Anlatamadım galiba…
Esenler Belediyesi’nin “Esenler 2010’a 100 Bin Kişiyle Katılıyor” Projesi ile ilgili yapılan ihalenin ve Saadet Partisi Esenler İlçe Başkanı Burhan Kocaman’ın iddialarının doğru veya yanlış olduğu konusunu 4734 Sayılı Kamu ihale kanunundan bahsederek anlatmaya çalışmıştım daha önceki yazımda.
Ve kendimce vatandaşın anlaması konusunda gayet açık yazdığıma inanmıştım. Ancak bana gelen telefonla ve maillerden anlaşıldığına göre yazımı okuyan birçok vatandaş ne demek istediğimi anlamakta güçlük çekmiş ve daha açık olarak tekrar yazmamı istemiş.
Okurlarımın isteği doğrultusunda söz konusu olayı bir daha irdeleyerek yine ilgili kanunlar çerçevesinde tekrar kaleme almak istedim.
Şöyle ki;
Esenler Belediyesi, 12.01.2010 tarihinde “Esenler 2010’a 100 Bin Kişiyle Katılıyor” Projesi ihalesini yapıyor. Ardından Saadet Partisi Esenler İlçe Başkanı Burhan Kocaman ihalenin usulsüz olarak US Medya ve İletişim Sanatları Limited Şirketi’ne verildiği şeklinde gazetemize bir açıklamada bulunuyor. Kocaman’ın iddiasına göre, ihale alelacele tek bir firmaya veriliyor.
Oysa,
Bir işi ihaleye çıkarmanın amacı, o işi istenen şartlara uygun ve en ucuz yapacak kişinin seçilmesidir.
İhaleyi yapan devlet kurumunun, işi ucuza yaptırtarak masrafını mümkün olan asgari düzeye çekmektir. Yani, kurumsal harcamanın asgari seviyede tutularak devlet kaynaklarının har vurup harman edilmesinin önüne geçmektir. Zaten Devlet İhale Kanunu’nun amacı da budur.
Bunu gerçekleştirmek için de bir işin ihalesine, en az üç firmanın katılması gerekmektedir ve bu Kamu İhale Yasası’nın olmazsa olmaz genel koşuludur.
Elbette tek bir firmanın ihaleye katılarak bir işi alabileceği yasal koşullarda vardır. Ancak bu koşullar içine söz konusu bu ihale girmemektedir. Bakıldığında, Esenler Belediyesi’nin yapmış olduğu ve US Medya ve İletişim Sanatları Limited Şirketi’ne verdiği ihale temel de yasal dayanaktan yoksun görülmektedir.
Yine Sayın Kocaman’ın iddiasına göre ihale, Esenler Belediye Meclis Üyesi ve Başkan Yardımcısı Sayın Faruk Aydın’ın, Belediye Meclis Üyesi seçilmeden önce ortak olduğu bir şirkete verilmiştir. Bu etik midir? Bunu yine kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Belediye Kanununun 28.Maddesinde aynen şöyle diyor:
“Belediye Başkanı görevi süresince ve görevinin sona ermesinden itibaren 2 yıl süreyle, Meclis üyeleri görevleri süresince ve görevlerinin sona ermesinden itibaren bir yıl süreyle, Belediye ve bağlı kuruluşlarına karşı doğrudan veya dolaylı olarak taahhüde giremez, komisyonculuk ve temsilcilik yapamaz.”
Bu hükmün amacı:
Belediyeler tarafından yapılan ihalelerde usulsüzlük yapılmaması ve ihaleye fesat karıştırılmasının önlenmesidir. Kaldı ki yasa sadece görevde iken değil, görevden ayrıldıktan sonra dahi belli sürelerde bu tür ilişkileri yasaklamıştır. Bu hüküm ve bu hükmün amacı çerçevesinde söz konusu ihale incelendiğinde ihalenin yasallığı oldukça su götürür. Burada, Belediye Başkan Yardımcısı Sayın Faruk Aydın’ın dolaylı olarak Belediye’ye karşı bir taahhüde girip girmediği konusu, oldukça tartışmalıdır.
Sayın Aydın ‘Ben zaten bu firmadan Meclis Üyesi olmadan önce ayrılmıştım. Bu nedenle bu firma ile hukuki ilişkim yoktur. Neden sorumlu olayım veya ihale neden yasal temelden yoksun olsun’ diyebilir. Nitekim kendisi böyle bir açıklamada da bulunmuştur. Bu savunma bile dikkate alınarak ihalenin hukukiliği tartışılabilir.
Ancak, meselenin tartışılmayacak ve savunulamayacak bir yönü var ki, o da ihalenin söz konusu firmaya verilmiş olmasının ahlaki ve etik olup olmadığıdır. İşte bu durum asla tartışılması mümkün olmayan bir durumdur. İhalenin belirtilen firmaya verilmiş olması, hele hele tek bir firmanın çağrılarak, verilmesi hiç mi hiç etik değildir.
Not: Sayın Faruk Aydın’ın söz konusu ihaleyi 21/b maddesine göre yaptım şeklindeki açıklamalarına bakıldığında hem kanunla hem de kendisiyle çeliştiğini görüyoruz.
Oysa kendisinin bahsettiği 4734 sayılı ihale kanunun 21/b maddesi şöyle diyor
Doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması.
Peki, Esenler’de böylesine aciliyet gerektiren bir durum vukuu bulmuş mudur? Bunu da siz okurlarımın takdirlerine bırakıyor, bu sefer konuyu daha açık olarak anlatabildiğimi düşünüyorum.