Çocuklarımızın Okula Devam Edip Etmemesi!
Aileleri tarafından okula gönderilmeyen çocuk sayısının her geçen gün arttığı Esenler’de velilerin bu tutumu yetkilileri harekete geçirmiş durumda.
Velileri tarafından okula gönderilmeyen veya okuldan alınan çocukların tekrar okula kazandırılması için gerek ilçe Kaymakamlığımızın gerekse ilçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün çabalarını can-ı gönülden destekliyorum.
Yaptığı bir toplantıyla çocuklarını okula göndermeyen ailelere uyarılarda bulunarak, bu davranışlarının ileride nelere mal olabileceğini kendilerine anlatmış olmasından dolayı meslektaşım Sayın Madenoğlu’nu da kutluyorum.
Bilindiği gibi, Anayasamıza göre ilköğretim, kız-erkek tüm çocuklarımıza mecburidir. Yani tüm çocuklar 8 yıllık ilköğretim eğitimini almak zorundadırlar. Buna engel olmaya ise hiçbir velinin hakkı yoktur.
Açıkça söylemeliyim ki, doktor raporu ile belirlenmiş olan bazı özürlü çocuklarımız hariç, sebebi her ne olursa olsun hiçbir ana-babanın çocuğunun eğitimine engel olamaya ve onun geleceğe cahil ve bilgisiz bir birey olarak yetişmesine neden olmaya hakkı yoktur.
Böyle bir durum meydana geldiğinde takip edilecek yol elbette ki, önce ikna metotlarının denenmesi, bu iyi niyet çabalarının sonuç vermemesi halinde ise velilere yapılacak işlem elbette ki para cezası uygulanmasıdır. Sayın İlçe Kaymakamının da belirttiği gibi bu para cezası her bir çocuk için günlük 15 TL’dir. Tüm bu çabalara rağmen velinin çocuğunu okula göndermemekte ısrar etmesi halinde ise veli hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulmasıdır. Bundan da asla çekinilmeme gerektiği inancındayım. Bilinmelidir ki, yarınlarımız olan çocuklarımızın eğitimine engel olmak sadece o çocuğun geleceğini değil, aynı zamanda tüm ülkenin geleceğini karartmak demektir.
Bugünün büyükleri ve yöneticileri olarak amacımız ülkenin geleceğinin aydınlığa mı, yoksa karanlığa doğru mu götürmektir? Elbette ki tek düşüncemiz, ülkemizin geleceğinin daha aydınlık ve daha çağdaş olmasının sağlamaktır.
Şunu çok iyi bilmemiz gerektiğine inanıyorum, ülkenin geleceği olan yeni nesli eğitimden mahrum bırakan hiç bir toplumun ve ulusun geleceğe ümitle bakması asla mümkün değildir.
Hal böyle iken, “Bizde neden bilim adamları yetişmiyor? Biz batılı ülke insanından tembel miyiz, yoksa kafamız onlar kadar çalışmıyor mu? Neden biz de dünya insanlığına yararlı keşif ve icatlar yapamıyoruz ?” diye sızlanır dururuz.
Bugün devamlı olarak sızlandığımız bir konu vardır o da işsizliktir. İşsiz sayımızın her geçen gün gerek sayısal, gerekse oransal olarak arttığından yakınırız.
Peki, gerekli eğitimi almamış kişilerin toplum içinde verimli olabileceği bir iş sahibi olması mümkün müdür? Herkesin eğitim istemeyen işlerde çalışması mümkün olamayacağına göre, gerekli eğitimi almayıp cahil bırakılan çocuklarımız ileride kendi ayakları üzerinde nasıl duracaklar?
Büyük Önder Atatürk ne güzel söylemiş. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diye… Tabi ki, hayatta en güzel yol gösterici ilimdir, bilgidir. Geleceğimiz olan çocuklarımızı ilimden, bilimden nasıl mahrum bırakabiliriz, buna hangimizin hakkı var.
Bugün dünyada birçok örnekleri olduğu gibi eğitimden yoksun milletler, eğitimli ülkelerin ayakları altında ezilmeye hep mahkûm olurlar.
Geleceğimiz olan çocuklarımızı eğitimsiz bırakarak onları ileri toplumların ayakları altına sermeye hangimizin hakkı var?
Kurtuluş savaşı gibi eşine tarihte rastlanmayan bir savaşı vererek bağımsızlığını kazanmış ve hiç yoktan bağımsız bir ulus yaratmış olan atalarımızın kemiklerini sızlatmaya hangimizin hakkı var?
Bu yanlış tutum içinde olan velilerimiz bir değil, birkaç kez yaptıklarının gelecekte Türkiye için nelere mal olacağını düşünmeleri ve ona göre davranmaları gerekir. Böylece yaptıklarının yanlış olduğunu anlayacaklardır.
Umarım bu veliler en doğru olanı yaparlar. Çocuk benim değil mi, kimse karışamaz diyemezler. Devletin yetkilileri yasaların verdiği yetkileri, elbette ki kullanacaklardır. Ve o zaman da bu yanlışta ısrar edenlerin sızlanma hakkı olmayacaktır.
Bu kişiler Yüce dinimizin temel kitabı olan Kuran’ın “OKU” emri ile başladığını ve Yüce Peygamberimiz Hazreti Muhammed ( SAV) ‘in “İlim Çin’de de olsa gidip öğrenin” şeklindeki tavsiyesini unutmasınlar. Hazreti Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” sözünü iyi, hatırlasınlar.
Ve çocuklarını okula göndermeyen veliler çok iyi bilsinler ki, Devlet her türlü zorlayıcı tedbiri alarak bu çocuklarımızı okutmaya yetkilidir. Bu konuda gerek yasal, gerekse maddi açıdan güçlüdür. Ve bu konuyu kararlılıkla halledecektir. Sonunda zararlı çıkanlar, yanlışta ısrar edenler olacaktır.