Çatışma…
Çatışma hayatın her alanında var olan ve daha çok bireysel anlamda kişinin kendisi ile yaşadığı insani bir depremdir.
Çatışmanın olmadığı bir hayat tasavvurunda değiliz. Çatışmanın olmadığı bir hayatın ne kadar üretken olacağı konusunda da şüphelerim var.
Ancak bir de kuşak çatışması var ki bu da bambaşka bir olgu. Binlerce yıl öncesinde gençler ile yetişkinler arasındaki uyuşmazlığın varlığı biliniyor. Yani yeni bir durum değil. Bir önceki nesil sonrakini beğenmiyor ve anlamıyor, sonraki de öncekini beğenmiyor. Bakıldığında olağan bir durum söz konusu…
Lakin günümüz kuşaklar arası çatışma ve ayrılığa bakınca eskiden tarif edilen ve pratikte görülen kuşak çatışması sütten çıkmış kaşık kadar masum görünüyor.
Zira günümüzde kuşaklar birbirinden öyle ayrı düştüler ki bırakın çatışmayı kuşaklar birbirini göremiyor bile.
Apayrı bir nesil, tanımlanamayan bir cisim gibi insanlığın üzerine geliyor.
Kuşaklar arası çatışma her durumda olumsuz bir durum olarak değerlendirilir mi? Bu soruya rahatlıkla hayır diyebiliriz. İyi yetişmiş bir kuşağın arkada bıraktığı kuşaktan daha hızlı olması, yeni kuşağın risk alması, yenilik ve arayış içinde olması gayet olağandır.
Bu durumda her kuşak kendi zaman dilimi içinde değerlendirilmelidir. Günümüzde bilginin bütün varoluşların mihenk taşı iken geçlerin bilgi ile hemhal olmamaları büyük sorundur.
Günümüzde gençlerin her toplumsal harekete adeta kurulmuş oyuncak gibi sürülmeleri ister kabul etsinler ister etmesinler çatışma yaşadıkları kuşağın derin hesapları ile olmaktadır.
Kabul. Eylem, ses, cesaret, güç, hareket gençlerin elindedir. Lakin akıl, strateji, derin hesap, ön görü, bilgi yetişkinlerin kontrolünde…
Bugün gençlerin hayalleri, hızları, hazza olan eğilimleri stratejik olarak incelenmekte ve ülkelerin cephe savaşlarında gençlerin bu yönlerinden istifade edilmektedir.
Kuşaklar arası çatışma hiç bu kadar riskli olmamıştır. Anlık tepkiler, bilgi olmadan analiz yapma hızları ve istekleri adeta mayın tarlasında yürümek gibi bir durum oluşturmaktadır.
Bugün iki kuşak arasındaki fark adeta birkaç asır mesabesindedir. Ebeveyn ve çocuklar çoğu zaman sadece aynı mekânı ve zamanı paylaşmanın ötesine geçememektedir. İki kuşak arasında inanılmaz bir boşluk meydana geldi.
Ergenlik tarifi şimdiki son kuşağı tarif etmekte oldukça yavan kalmaktadır. Farklı bir dünya geliyor ve bu dünyada ne yazık ki ergenler emir eri olacak ve bu kitleyi sürüp yönlendirecek olanlar ise çatışma içinde oldukları yetişkin kuşağı olacak.
Gerekli olan sakin kalabilen, eylem öncesi düşünen, bilgi ve tecrübe eşliğinde analiz kabiliyeti gelişen, okuyan ve sorgulayan bir gençliktir. Ve en önemlisi gençlere bir ideal aşılanmalıdır.
Gençlere dünyayı daha iyi yapmanın yolunun yıkmak ve yakmaktan geçmediği, iyi bir dünya için inşa etmenin gerekli olduğu anlatılmalıdır.