Yönetim Aşkı
Yönetme ve yönetilme toplumların kaçınılmaz bir gerçeğidir. Dünyayı yönetmek, gelişmiş tüm toplumların kaçınılmaz bir şekilde arzuladığı bir beklentidir!
Bu beklenti bazen bir saplantı, bazen bir ütopya, bazen tarihi bir görev, bazen sosyolojik bir vakıa, bazen de günün gereklerinin ortaya koyduğu bir gerçektir.
Kendini yönetemeyenlerin, dünyayı yönetme arzu ve isteği bir gerçeklik ve gereklilikten değil olsa olsa soytarılıktan olur.
Yönetenler veya hükmedenler her zaman adil olmamış bundan sonra da olmayacaktır! Aziz milletimiz de uzun yıllar tarih sahnesinde yer almış ve dünyayı adaletle yönetmiştir.
Her toplumun, her inanç sisteminin, kendine özgü yönetim anlayışı vardır. Yönetimde değişmeyen tek şey, kendini yönetemeyenlerin başkalarını yönetme şansı olmadığıdır.
Bizim tarih sahnesinde, dünya yönetiminde, söz sahibi olduğumuz dönemler elbette askeri gücün etkisi olsa da bunun yanında belki de bundan daha fazla yönetimin yönetim anlayışındaki umdeleri olmuştur.
Bu umdeler varsa dünyayı yönetemesen de en azından kendi ülkeni yönetir ve kendi halkını memnun edebilirsin!
Bu umdeleri ben kısaca “aşk” diye tarif ediyorum. Aşkın “A” sı adalet (dürüstlük, hukuka saygı, denge), “Ş” si şahsiyet (güvenilir olma, alçak gönüllü, cömert, samimi, tevazu sahibi, bilgi ve bilgelik) ve “K”si korku (Allah korkusu, hesap korkusu).
Aşkın her harfi heceyi oluşturan bir bütündür. Biri olmadan hece olmaz, aş olur, ak olur, kaş olur ama aşk olmaz. Kaş olayım derken göz çıkartır, ak olayım derken kararır, aş olayım derken sefalet olur.
Adaleti, şahsiyeti ve korkusu olmayan bir yönetim anlayışı kötü bir yönetim anlayışıdır. “Aşk” barındırmayan yönetim anlayışı, bizim medeniyetimizin yönetim anlayışı olamaz.
Aşk esintileri estiren ama aşka erişemeyen her yönetim de medeniyet değerlerimize engel olan, en sinsi yönetim anlayışıdır.
Aşka ermek için tezkiye şarttır. Tezkiye, arınma ve gelişime açık olmadır. Tezkiye olmadan oluşan büyümeler özgürleştirmez, köleleştirir ve zalimleştirir. Köleden de yönetici olmaz, zulümle abad olunmaz!
“Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle denemiş, o da onları yerine getirmişti. Allah, “seni insanlara önder kılacağım” demişti. O “soyumdan da” deyince, “zalimler benim ahdime erişemez” buyurmuştu.” BAKARA s. 124. Ayet.