Hakaret
Türkiye Büyük Millet Meclisinde seviye epey düştü. Ağza alınmayacak küfürler hakaretler ve şikâyetler karşılıklı salvolar halinde terennüm ediyor. Hakaret her şeyden önce acziyetin ifadesi, cehaletin göstergesidir. Hakarette genelde kışkırtma önemli bir etkense de insan sabır göstermeli nerede olduğunu unutmamalıdır.
Kızgınlık ve kızmak insani bir tutumdur. Ama hoş görülmemiş ve tavsiye edilmemiştir. Kızmamak değil öfkeyi yenmek başarıdır. Etrafımızda ger gün yüzlerce yanlış şeyler oluyor bunlara kızmamak elde mi? Ama sabır daha erdemli daha güzel bir yoldur. Musibete sabırsızlık daha büyük bir musibet doğurur. Bunları kendime de söylüyorum.
Hakaret çoğunlukla şikâyetten ve iftiradan sonra gelir. Şikâyet haklı olsun olmasın yersiz ve zamansız gelirse peşinden hakaret hemen yetişir gelir. Bunu halkımız öğrenmiş olmalı ki mesela artık kolay kolay idarecilerin yanında kimse laf söylemiyor ama arkasında da demediğini bırakmıyor. Kimse hakaret yemek istemiyor çünkü! Bu durumda içe kapanık dedikoducu bir toplumun oluşmasına sebep oluyor. İdareciler hakarete varmayan şikâyetlere hakaretle cevap vermese toplum riyakâr olmak durumunda kalmaz.
Dine, mukaddesata, vatana, ilme ve tarihe iftira atanlara sert davranmak tavır koymak gereklidir. Lakin tavır koymak hakaret ve küfür olmamalıdır. Hele hele haklı olduğun pozisyondan seni haksız duruma düşürecek bayağılık ve pespayelik içine girilmemelidir.
Müslüman Allah (c.c.) için sever ve buğz eder. Allah (c.c.) için öfke din gayretindendir. Bir hadis mealinde “ İnsanlar çeşitli mizaçtadır.” Kimi geç kızar, öfkesi tez geçer. Kimi çabuk kızar, çabuk yatışır, bu ise kendisini telafi eder. Kimi de tez kızar geç yatışır. En iyisi, geç kızıp öfkesi çabuk geçendir. En kötüsü de, çabuk kızıp geç yatışandır.” buyurulmuştur.
Kızgınlık anında yapılması gerekenler de şöyle anlatılmıştır: “Öfke, şeytanın vesvesesinden hâsıl olur. Şeytan, ateşten yaratılmıştır. Ateş, su ile söndürülür. Sinirlenince, abdest alın.” “Sinirlenen, ayakta ise otursun. Öfkesi geçmezse yan yatsın.” Ebu Davud
Abartılı duygular aktarım yapılma ihtiyacı duyar. Abartılı duygular geçmişte biriken duyguların bileşkesidir. Karşındaki adama söylemek isteyip te söyleyemediğin şeyleri biriktirirsen abartalı bir yük haline getirirsen o yük altında ezilirsin, hakaret edersin. Ama şikâyetçi olduğun hususları biriktirmek yerine açık yüreklilikle her defasında yüzene söylersen şikâyetçi veya eleştirici olmuş olursun. Düzeyli şikâyet ve eleştiri yapamayanlar hakaret yolunu tercih eder.
İnsan topraktan yaratılmış olduğundan dolayı torak gibi çeşit çeşittir. Kimisi kumlu, kimisi humuslu, kimisi kaya, kimisi çamur. Toprak içinde maden barındırır insan da bu madenlerden içinde barındırır; kimi altın, kimi gümüş, kimi bakır gibi olması bundan dolayıdır. Kimi çiçek sulamayı sever ama su kendine de değer çamurlaşır, kimi suyun çokluğuna kendini kaptırır heyelan olur akar gider.
Çamur olmamak için ve heyelana kapılmamak için toprak üzerinde ot ve ağaç büyütmeli. Verimli olmalı, üretken olmalı her şeyden önce toprağın da altının olduğunu unutmamalıdır!
Şunu da unutmamak gerekir: “Mey biter saki kalır, her renk solar haki kalır. İlim insanın cehlini alsa da, hamurunda varsa eşeklik baki kalır.”