Yöneticileri Yönetmek
Şirketler, dernekler, belediyeler, kamu idareleri ve bilumum örgütler yönetim şeması içerir ve bir yönetici tarafından yönetilir. Bundan şaşıracak bir şey yoktur. Dışarıdan her şey yolunda gözükür. Ama yönetici yönetim erkini kullanamıyor ve taşıyamıyor ise onu orada çalışanlar yönetmeye başlar. Çoğu iyi niyetli olsa da bir kısmı oligarşik erk kurma ve buna bağlı nemalanma çabası ile bu eylemi yapar.
Bu durum bir kriz durumudur! İşten haberi olmayan yönetici sadece koltuk işgal etmekte ve yürüyen gar dolap görevi görmektedir. İşlerin yürüyebilmesi için yönetilenin kriz yönetmesi ve görünmez bir el olarak yönetme el koymasıdır olay. Yoksa yalakalık yapmak iş yapıyor görünmek çin iş yapmak değildir yöneticiyi yönetmek!
Bunun en büyük nedenlerinden birisi iyi yönetici iyi personel kadar çok bulunmamaktadır! Hele hele yönetici denen kişi organizmanın basamaklarını birer birer tırmanmamış paraşütle makama inmişse işi zordur. Hele hele bir de ukala biri ise, işten ve kaliteden haberi yok ise, personele önem vermiyor iyi ilişkiler ve iletişim kuramıyor ise teknik ve teknolojiden haber yok ise artık yönetmiyor yönetilmeyi hak ediyordur!
Buradan kötü yöneticilere bir basit formülde kopya verelim.
İyi bir idareci, örgütte altı “i” yi iyi idare eden kişidir: (1) İnsan, (2) İş, (3) İlişki, (4) İletişim, (5) İmaj, (6) İşyeri.
Etrafınıza bir bakın çok göreceksiniz müdürden çok şey bilen ve sonuç alan memur, amirden çok şey bilen ve yapan şöför, koskoca başkanları parmağında çeviren bürokrat memurları. Hatırlarsanız emret bakanım ve başbakanım adlı komedyalar tam bu konuya parmak basıyordu.
Şimdi bu yazıyı yazmaktaki asıl amacım iyi niyetle yöneticilerini yönetenleri kınamak için değildir. Yönetemiyorsan yönetilirsin bu bir kanundur!
Asıl amacım son zamanlarda sıkça rastladığımız, yok bakan adına yok vali adına yok başkan yok bilmem ne adına diye bir sürü yönetmelik ve yönerge havalarda uçuşuyor. Resmi olmayan ağızdan resmi işler makamların emir var diye sunuluyor sen kimsin diye soran olmuyor.İşler yürüsün diye kanun ve nizamlar haricinde işlere imza atılıp duruluyor. Beyler siz iş bilmez yöneticilerinizi yönetin ülkeyi yönetmeye talip olmayın!
AB adına bir sürü haltlar yeniyor siz sadece işlerin yürümesini düşünüyorsunuz. Sözüm ona insanlarımıza iyilik adına yapılıyor, ama insanlarımız mağdur ediliyor. Başta da dediğim gibi bürokratik oligarşi içine giriyor ve kanunsuzlaşıyorsunuz. Kurum ve kuruluşların üzerinde akreditasyon kurumları, kredi alabilmek için bile danışmanlık kurumları hep beceriksiz yöneticileri yönetmek adına iş görülsün adına yapılıyor!
Bir de komedi gibi AB ye girmek için yanıp tutuşanlar şimdi AB battı batıyor ayakları ile girmiş oldukları karanlık yoldan sıvışmaya çalışıyorlar. Ama oligarşi çarkındaki yönetim kurulu üyelik maaşlarından vazgeçemedikleri için batık AB dayatmalarından da vazgeçmiyorlar!
Yazımızı bir nükte ile nihayetlendirelim: İlk meclisteki milletvekilliği sırasında Mehmet Akif i ziyarete gelen dostları kendisine, o günlerde isimleri çok geçen bazı devlet adamları hakkındaki düşüncelerini sormuşlar. Akif in cevabı bir tavsiyeden ibaret olmuş:
— Ülke geleceğinden ümit kesmek istemiyorsanız büyük adamları yakından tanımayınız.