Risk Yaklaşımı ve Anlayış
Gerçekler çoğu zaman, bakmak, görmek ve izlemek arasındadır.
Siyasette kanımca en büyük riskler, hatanın kendinde olduğunu unutma ve bir dine sahip olunca ahlaka ihtiyacının olmadığını sanarak, seviyeyi düşürmedir.
“Liderlerin kalitesini anlamanın en kısa yolu etrafındakilere bakmaktır.” Niccola Machıavelli
Son yıllarda hem pragmatist(bir düşünce işine yaradığı sürece doğru), hem de diyalektik (her şey karşıtların çatışmasından doğar) felsefesine inanan, bilgelik ve kadim değerler üzerine değil, günü birlik ezberlere dayalı, kolaycılık içeren anlayışlara muhatap olmaktayız.
Bu anlayış biçimi, tamamen ruh kökümüzle bağımızı koparmak için kalbini ve vicdanını ihmal eden, usulden ve akıldan uzak, kazan kazan diye kendini tarif eden, medeniyet ıskartalarınca canlı tutulmakta, medeniyet havariliği adı altında medeniyetimiz katledilmektedir.
Bizim medeniyetimiz; istikamet(dürüst ol), adalet(vicdanlı ol), merhamet (faydalı ol), menfaat (zarar vermeme), hürmet(saygılı ol) düsturlarını salık verir.
Çağlar geçse de insan değişmeyecektir! Şunu unutmamak lazım gelir; haset de huzur, cimri de vefa, kederliden arkadaş, yalancının merdi, kötü huyludan da efendi olmaz. Haine de görüş sorulmaz. Bizim medeniyetimiz, insanı insan yapan medeniyettir!
Emperyalizm yoksullaştırarak, soysuzlaştırarak(maddi ve manevi değerlerde çözülme), milli direnişleri yıkarak gücüne güç katar. İşbirlikçi yönetimler ile kavramların bozulması, fikir kirlenmesi ve terör ile fitne salar. Bu konularda emperyalizme yardım edip sonradan kafa tutmak olsa olsa yel değirmenleri ile savaşmak olur!
Teşehhüt miktarı teşebbüh (taklit etme), istikamet bozulması demektir!
İşbirlikçiliğin sonuçları: işsizlik, açlık, borçlanma, maneviyatsızlık ve kurumsal yapının bozulmasıdır.
Amerika’da imtiyazlı sınıfı tanımlamak için WASP (White, Anglo Sakson, Protestan) tanımı yapılır. Medeniyetimize hizmet ettiğini söyleyen ezberciler Amerikan kafası ile imtiyazlı sınıflar ortaya çıkartarak medeniyetimize nasıl yardımcı olacaktır!
“Din ve namusu olanlar kazanamaz, fakir kalmaya mahkûmdur. Böyle kimseler ile memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Etrafımızdaki birilerini kısa yoldan zengin edelim, bu suretle zenginleşme kolay ve çabuk olur anlayışı, emperyalist bir algının sonucu değil midir? Bu algı ile ülke kalkındırmak mümkün müdür? Denenmişi denemek akıllı adamın yapacağı şey midir?
Konu anlaşılsın diye girizgâhı biraz uzun tuttum ama anlaşılamama riski için genel geçer olmayan, sağlam bilgiler ve kaideler ile konuyu pekiştirmek istedim!
Ekonomik olarak ta siyasi olarak ta risk, kazancın beklenilen düzeyden farklı olma durumudur! İktisatta risk; sistematik risk( faiz oranı riski-satın alma riski-piyasa pazar riski), sistematik olmayan risk (finansal risk-faaliyet riski-yönetim riski-sektör riski) olarak ayrılır.
Siyasette, sistematik riskler, seçmen görüşleri, iktidarın icraatları, muhalefetin muhalefet ediş tarzıdır. Sistematik olmayan riskler ise her partinin söylem ve eylem birlikteliğinden kopuk faaliyetlerinin hepsidir.
Siyaseti daha doğrusu seçimleri, bir yatırım projesi olarak değerlendirecek olur isek faydalı ömür denen ekonomik ve teknik faaliyet sürecini iyi değerlendirmek gerekir!
Yatırım projelerinde de siyasette de ekolojik, ekonomik ve sosyal kültürel bir sürdürülebilirlik istenir. Uzun yıllar iktidarda kalıpta hala yapacağım, edeceğim gibi lafların sürdürülebilir olmadığı, pozisyonun açık verdiği aşikârdır. Yapılan projelerin fizibilite ve rantabıl olma özellikleri yok ve sadece işine gelen rakamlar telaffuz edilip gerçek bilanço ortaya koyulmuyor ise risk büyüktür ve saklandıkça da riskten öte zarara sebep olacağı iyi bilinmelidir.
İktidar; değişen koşullara uyum sağlayamıyor, oradan oraya savruluyor ise bunun en büyük nedeni kaynak ve enerjisini verimli kullanamamış olmasıdır. Atıklarını azaltamamış, temiz kaynaklarını koruyamamış, zararlı ve tehlikeli yapılardan uzak duramamış, sağlık ve güvenlik risklerini azaltamamış ise savunduğunu söylediği kadim değerlerin öğretilerinden çok, eziklik içinde, başka medeniyetin düşüncelerinden etkilenmiş demektir.
İktidar, tasarımını sürdürülebilir olma üzerine değil, günü kurtarma üzerine kurgulamış ise dış kaynakların yarı yolda bırakabileceği riskini göze almış olmalıdır. Kendini bu günlere getiren dış kaynaklara kendi öz kaynakları ile cevap veremiyor ise suçu kendinde aramama riskini hemen hatırlaması gerekir!