Protesto ve Eleştiri Kültürü
Trump denen şeyin aldığı Müslüman ülkelere tecrit kararı başta Amerika olmak üzere dünyanın birçok yerinde protesto ediliyor ama işin ilginç yanı Müslüman ülkelerden pek bir ses çıkmıyor, tepki ve refleks gözükmüyor.
Nedeni belli! Uymuşlar imama, imamlar ya uyuyor, ya abdesti yok ya da sadece vaaz vermeyi biliyor! Anlaşılan o ki ümmet şuurundan önce adam olma ve aksiyon alabilme şuuruna ihtiyaç var!
Protesto kelime anlamı olarak: Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız, yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme. Herhangi bir davranışın haksız, yersiz, gereksiz görülerek onaylanmadığını bildiren resmî açıklama. Değerli evrak niteliğindeki borç senedinin ödenmemesi durumunda, özel bir biçime bağlı ve belli hukuki sonuçlar doğuran bildirim.
Kelime anlamlarına bakacak olur isek protesto durarak dahi olsa bir hareket, bir direniş gösterebilme bilincidir! Maalesef bu bilincimiz dahi yok!
Protesto deyince “Waldo sen neden burada değilsin” aklıma gelir ve daha o yıllardan Amerikan emperyalizminin Meksika ile sorun yaşadığı ve zamanın emperyalist iştah açısından pek değişmediğini görürüm.
Henry David Thoreau’nun siyasi literatüre kazandırdığı “sivil itaatsizlik” deyimi protesto anlayışına bir şekil ve kalıp vermiş şiddeti yasaklamıştır. Thoreau: En iyi yönetim en az yönetendir der ve Şeyh Edebali’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” düsturunu kendi ifadesi ile vicdanı, insan onurunu ve bunlardan hepsinin öncesinde bireyin özerkliğini esas alınmalıdır der.
Daha önce yazmış olduğum Eleştiri ve Hiciv adlı yazımda yazmış olduğum gibi: Eleştiri, herhangi bir kişiyi, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlışlarını dile getirerek göstermek amacıyla yazılan kısa metinler veya ifadelerdir. Hedeflenen öğeyi doğru ve yanlış yönleriyle tanıtmayı amaçlayabileceği gibi, bu öğenin doğru tanıtılmasını sağlamayı ve bir değerlendirmeyi de hedef alabilir.
Eleştiri bir şeye kıymet verme ifadesidir aynı zamanda. Bunun için kritik te denmiştir. Kritik ifadesi de Yunanca “Kritikos” kelimesinden türeyen critik hükmetme kelimesinden türemiştir. Eş anlamlı tenkit kelimesi de “nakd” kelimesinden türemiştir o da paha biçme ve değer verme ifadelerini içerir!
Müslüman toplumlarda protesto ve eleştiri kültürü tam oturmadığı için itirazlar belli bir süre sonra direk isyana yönelmeye, marjinal hareketler olarak ortaya çıkmaya başlamıştır.
Oysaki İslam; Müslümanlara “Her kim Allâh’a ve Rasûlü’ne itâat eder, Allah’tan korkar ve O’na karşı gelmekten saygı ile sakınırsa, işte kurtuluşa erenler bunlardır.” (Nûr, 24/52) buyurulmasına rağmen, Peygamber Efendimize dahi yapılan protesto ve eleştirilerin (Hudeybiye ve vaazlar esnasındaki itirazı sorular) var olması gerçeği ortada iken, itaat kelimesine yüklenen yanlış anlamlar ile ve başka başka kültürden gelen tek adamcılık anlayışı sonucu protesto ve eleştiri kültürü gelişmemiştir.
Düşünsenize Allah’ın c.c. seçtiği mübarek bir insan bile eleştiri protesto ve boykotlara maruz kalıyor ama bunu kişiselleştirmeyip kendisine bunları yapanlara dua ediyor. Üç beş kırığın seçtiği veya bir yere yerleştirdiği adam müsveddeleri kendilerine yapılan eleştiri ve protestoyu dine yapılmış, uhreviyet sarsılmış havası ile bastırmaya çalışıyor. Eleştiriye tahammül gösteremeyip bırakın protestoyu eleştiri yapanı bile eziyorlar.
Eleştiri ve protesto kültürü gelişmemesi neticesinde toplum hep başkalarından bir şey bekler hale gelmiş, içten içe yana saman alevi gibi yanmış daha sonraları geri dönüşü olmayan ateşler yakmıştır.
Kişinin yaptığının karşılığını alacağı unutulmuştur! En ufak bir rahatlık döneminde bile özlediğimiz düzen gelmiş, işimiz bitmiş, rahata ermiş daha bu dünyada cennete kavuşmuşuz edası ile hareket edilmektedir.
Özlediğimiz düzenin gelmesinde bizim bir çabamız yok ise o düzenin rahmetinden bize bir bereket gelmeyeceği kesindir.
Oysa Nebevi toplum inşasında bireyler her türlü itirazı terbiye ve nezaketle yapabilme erdemine ulaşması istenir, haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytanlık olacağı öğretilir idi.
Protesto ve eleştiri kültürünü geliştirmez isek layemut ve layusel adamların iki dudağı arasında, onlara yalakalık yapanların kusmuklarında bir hayat süreceğimiz kesindir.
Rabbim hakkı hak bilip tabi olanlardan, batılı batıl bilip karşı duranlardan eylesin. Protesto ve eleştirimizi hakkı tebliğ ve hakka davet çizgisinden ayırmasın.