HZ. Ömer’in Görev Anlayışı
Bu topraklar çok verimlidir. Çok verimli olduğu için de bütün sırtlanlar en azından bir parça koparmak için ülkeyi çekiştirip duruyor.
Her şey yetişir bu toprak üzerinde. Yerin üstündeki zenginlik kadar da yerin altında zenginliklerin emareleri bulunur. Zaten bu topraklar bu kadar zengin olmasaydı mücadele görülmeyecekti Anadolu’da.
Her şey yetişir dedik de bir aydın pek yetişmez bu topraklarda. Yetişen aydın veya aydın olduğunu söyleyenlerin ayakları bu topraklara bassa bile aklı dışardadır.
Bizde aydın denilince kendi kültür ve değerlerine savaş açan kişi akla gelir nedense. Ve aydınımız zikzak çizerek ilerler. Yani tutarlı aydın bulmakta zorlanırız.
Aydın dediğin düşünür, düşünce üretir, günlük basit tartışmalara girip fikir beyan ederek fikrini zayi etmez. Aydın makro düzeyde yön çizer ve de aydının dostu olmaz.
Ama bu verimli topraklarda ne hikmetse arızalı aydın yetişmiştir. Arızalı aydın tipi de aslında düşünülerek inşa edilmiştir.
Aydın tipi arızalı iken bir de aydın olmayan ama iyi kötü ışığı olan bazı tipler vardır. Bunlar okumuş, eli kalem tutan tiplerdir. Devlet bu tiplerden istifade eder. Devlet istifade edince bunu da millet adına yapar.
Ama ister aydın ol, ister ışığı olan tip ister de sıradan evine ekmek götüren kişi ol her daim gerekli olan şey tutarlı ve ahlaklı olmaktır. Çizgisini hiçbir zorlukta bozmayan kişi her kim olursa olsun bence erdemlidir.
Eğer zor oyunu bozmuyorsa ve dünyalık nedenlerden dolayı çizgisinde sapma meydana gelmiyorsa o kişi düşman safında (!) bile olsa değerlidir.
Şimdi dün bu milletin değerleri ile adeta savaş halinde olan ve müesses nizamın dilini seve seve konuşanlar devran değişince hiçbir şey yokmuş gibi ortaya çıkıyorlar. Bu tipler adeta kapı diplerinde mır mır edip yer, konum dilenen ve kraldan daha fazla kralcı oldular.
Ve de gemiyi ilk terk edecek olanlar hatta gemiye bir de delik açarak gemiyi batıracak olanlar da bunlardır ne yazık ki.
Bu herifler inanılmaz atak, yırtık, utanmaz olabiliyorlar. Derileri kalın olduğu için değerli, vakur ve onurlu olan birçok kimsenin de önüne geçebiliyorlar.
Oya biz biliyoruz ki adaleti ile dünyaya nizam veren Hz. Ömer, Ridde olaylarına katılan ancak tövbe edip pişman olmalarına rağmen hiç kimseyi devlet yönetimine almamıştır.
Ridde Savaşları, Hz. Muhammed’in (sav) vefatı sonrasında kitlesel dinden dönme (irtidad) olaylarını ve bunun üzerine, ilk halife Ebu Bekir tarafından 632-633 yıllarında yapılan askeri operasyonlardır. Zekât vermeyerek ve yalancı peygamberlik iddiaları ile ortaya çıkmışlardır.
Hz. Ömer ise çok tecrübeli ve zeki biri olan Tuleyha b. Huveylid’i sırf Ridde olaylarına katıldığı için vali yapmamıştır.
Çünkü İslam’ın en zor dönemlerinde Müslümanların aleyhine tutum içine giren kişiler bütün meziyetlerine rağmen sağlam karakterli olarak düşünülmemiştir Hz. Ömer tarafından.
Peki, bize ne oluyor da sicili karanlık hatta kötü olan onca kişiye yol veriyoruz. Bu memlekette o kadar mı adam kıtlığı var.
Hz. Ömer’den daha mı adiliz?
Yola çıktıklarınıza dikkat etmezseniz o yol hiçbir zaman bitmeyecektir. Zira devlet, millet gibi önemli konularda zaten oldukça fazla defolu insan bulunurken bir de görev verdiklerinize dikkat etmezseniz dünü mumla arar hale gelirsiniz.