Her Amaç Bir Sondur
İnsanın öleceğini bilerek yaşaması gibidir, kendine bir amaç hedefleyip, o amaca erişince sona gelmesi, çünkü insan bilir, amaçsız da sona gelinir! Amaç bir son, politika ise bu sona ulaşabilme aracıdır.
Vuslata eriş ise usule riayet ediştendir. Yönetmeyi bilmeyen itaat eder. Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz, eksik ilim ve kadro ile hedefe varılmaz.
Köşe yazılarımı genelde siyaset, ekonomi, şehir ve eğitim konuları ekseninde yazıyorum. Ekonomi noktasında ülkemizin geldiği durum ve yaşananları görüp söylenilenleri duyunca kendi açımdan daha amaca ulaşmadığımın farkına vardım.
Faiz dünya geçeğidir söylemi ile başlayıp, ben faizin bu kadar fazla olmasına karşıyım ile devam eden ve faiz karşıtlığı sanılan ama sürekli faiz ve rantiyeye hizmet edilen bir süreç sonunda, sadece hatırlatma yapmakta fayda vardır. Çoğu haram olanın azı da haramdır! Faiz yiyenler ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi kalkarlar. Bu onların: “Alım satım da ancak faiz gibidir.” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alış verişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faize bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah’a aittir. Kim faize geri dönerse artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır. Allah, faizi yok eder de, sadakaları artırır. Allah, günahkâr kafirlerin hiç birini sevmez.(Bakara 2/275-276).
Sona gelmediğini ve amaca ulaşamadığını anlayan insan, niyetinin halis olduğunu biliyor ise yolun başına döner ve döşediği köşe taşları ile tekrar yoluna devam eder. Şimdi yola döşediğim köşe taşlarına bakıp niyetimin halis olup olmadığına karar verin.
Eksensiz ekonomi(Mayıs 18) başlıklı yazımı yazalı aylar oldu hala eksene oturan bir şey olmadığı gibi iyice raydan çıktı.
Ekonomide büyük resim(Nisan 18) başlıklı yazımda: “Bu anlayış ile isteseler de faiz ile baş edemeyecek, borcu büyütecek, bildikleri halde büyük resmin vahşi batı denen Siyonizm ve kapitalizm olduğunu acı ile göreceklerdir. Birileri değişip dursa da onlar değişmiyor, medeniyetlerinin izini sürüyorlar.”
Ekonomik gidişat belirsizlikler barındırıyor (Şubat 18) başlıklı yazımda: “Ekonomik gidişat için Yusuf a.s. gibi rüya yorumlamaya gerek yok! Onun (a.s) öngörüleri gidişatı anlamamız için bize yetiyor. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Şu anki gidişat sinyallerini 2008 de vermeye başlamış idi. 2001 krizinde dibe vuran ekonomi sıcak para girişleri ile 2008 e kadar gelebilmiş idi!
Derviş Fischer ekonomi modelini yani IMF programını en iyi şekilde icra eden AKP hükümetleri rakamlar ile oynayarak, sanal büyümeler ve katma değeri olmayan yatırımlar ile göz boyayarak, sıcak paranın rehaveti ile ekonomiyi bugünlere getirdi.
Sıcak paranın rehaveti suyu ısıtılan kurbağanın rehaveti ile aynı etkiye sahiptir! Giriş yapmış aşağıdaki satırlar ile bitirmiş idim.
İtiraz edenlere, senin ekonomin sana, benim ekonomim bana diyerek geçiştiriyor, anlamaları için 3-5 yılın geçmesini bekliyorum! Ekonomiyi çözüp düzeltmek yerine 3-5 yıl sonra yedi düvele karşı savaştık bahanesine sığınıp gerekli önlemleri neden almadınız sorularını da cevapsız bırakacaklarını çok iyi biliyorum.”
Neden gelişemiyoruz (Ekim 17) başlıklı yazımda: “Son yıllarda rakamlar üzerinden sanal bir gelişme olduğu söylense de toplumsal kalkınma ve sosyo ekonomik açıdan kalkınmaktan öte, geriye doğru gittiğimiz gözükecektir.
Toplum, gelecek üzerine düşünmek yerine, plan program yapmak yerine, geçmiş ile övünüp moda ve magazin ile iletişim araçlarının kanalizasyona dönmüş kanallarında gününü gün etmeyi ve modernizmin oyuncaklarına sahip olarak kalkınıp geliştiğini zannediyor. Algı operasyonlarına kurban gidiyor.”
Enflasyon vergi (Ekim 17) başlıklı yazımda: “Stagflasyon, durgunluk içindeki enflasyon demektir. Şimdi birileri ülkemizde enflasyon yok diyebilir! Hatırlatmak isterim ki enflasyon sabit gelir üzerine salınmış bir vergi gibidir! Daha açıkçası her vergi dillendirilmeyen enflasyondur!
Tulumbanın suyunun bitmesi ve akabinde yeni torba yasa içinde gündeme gelen MTV artışı ekonomi ve ticaretin laf ile sıcak para ile bir yere kadar gittiğini göstermiş oluyor. Geri çekilmesi düşünülse de bu işin ölümü gösterip sıtmaya razı ediş olacağı unutulmamalı. Torbada ki diğer artışlarda es geçilmemelidir!
Biz anlatmaktan bazıları ise anlamamaktan bıkmıyor! Ekonomik olarak büyüdük dediklerinde bile biz rakamlar ile bu işler olmaz, ekonomik büyüme: yüksek istihdam düzeyini garanti eder, yapısal değişim kolaylaşır, gelir farklılıklarından doğan çatışmalar yumuşar, iş kaybı riski azalır, çalışma ortamı iyileşir, sosyal güvenlik ve sosyal imkânlar gelişir. Bunlardan hangisi oldu? Sadece zadegânların ve hortumcu faizcilerin kesesi büyüdü.”
Ekonomi ve milli birlik üzerine adlı yazımda: “Ülkemiz hemen hemen her konuda olduğu gibi ekonomide de zor günlerden geçiyor, bunun en büyük sebebi dış güçler olması kadar, dış güçlerin desteği ile bugünleri hazırlayan iş bilmezlerin yönetici koltuklarında olmasıdır.” Diyerek başlamış “Krizi, fırsat gören fırsatçılardan değil, hak ve adalet temelli bir ekonomi oluşturabilme ufkuna yelken açma fırsatı bilenlerden olma duası ile…” diyerek bitirmiş idim
“İlim çok rivayetle değil ALLAH korkusu ile olur.” Abdullah İbni Mesud