Fransız Kalmak ya da Hidayet Kararması
Fransız kalmak Türkçemizde argo olarak kullanılan, konuşulan konu hakkında her hangi bir fikrin olmaması sonucu ortam da kendini yabancı hissetme hadisesi. Pratiğe önem verip teoriyi ihmal etme anlayışına verilen ad ve deyim.
Kelimenin manasına Fransız kalan ve Fransız kalmanın ne olduğunu bilmeyenlere Fransız kalıyorsunuz salvosu sallamak siyasi bilgisi olmayanlara ve dünya gerçeklerinden habersiz olanlara, siyaset ahlakına Fransız kalanlara gönül neşesi olabilir! Fransız’ın ülkemize Fransız kalması çok yadırganacak bir şey olmasa gerek! Ama asıl yadırganması gereken Haçlı seferlerini mazur görme, BOP eşbaşkanı olarak görevimiz var deme, Haçlı askerlerine evlerine sağ salim dönmeleri için dua etme,natonun Libya’da ne iş var deyip on gün sonra çark ederek oraya demokrasi ve özgürlük getirmek için gidiyor deme söylemleri ve oraya gemi gönderme halidir. Zina zaten yapılmıyor mu idi diyerek zina yasasını ülkemize Fransız olanlar istedi diye çıkarma eylemidir yadırganması gereken.
Artık gazetelere konu oldu adam evde kendisini aldatan karısını bastırmak isteyince yasal olarak sorun yok karşılığı alıp eve hırsız girdi diyerek eve baskın yaptırmaktadır. Yasayı savunan haya yoksunları ne kadar iftihar etse azdır! Zaten fahişeler de fahişeliği dünyanın en eski mesleği diyerek meşru görmeye çalışmıyorlar mı? !
Hidayet kararmasını hidayet ne demektir onu açıklayarak ve hidayetin basiret ve dirayet ile ayakta kaldığını hatırlatarak yazımıza devam edelim.
Hidayet: İrşat etmek, doğru yolu göstermek, rehberlik yapmak. Zıddı: Saptırmak, yanıltmak, dalâlete düşürmektir. Hidayet kelimesi (HDY) kökünden bir mastar olup terim olarak; küfür, şirk ve sapıklıklardan kurtularak, İslâm’ın aydınlık yoluna girmektir.
“Ey Muhammed de ki: Ey insanlar, size Rabbiniz tarafından bir hak geldi. Kim doğru yola giderse, kendi lehine doğru yola gitmiş olur. Kim de saparsa, kendi aleyhine sapmış olur. Ben üzerinize vekil değilim” (Yûnus, 10/108). “Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola sevk edecek, hiç bir kimse bulunmaz” (er-Ra’d, 13/33).
Cenab-ı Hakk’ın bazı kimselere hidayeti nasip etmemesinin sebepleri âyetlerde şöyle açıklanır: “Yalancılık ve küfürde ısrar etme” (ez-Zümer, 39/3). “Âşırı yalancılık” (el-Mü’min, 40/28). “Zâlim ve fâsık olma” (el-Âhkâf, 46/10, es-Saf, 61/5,7; el-Cum’a, 62/5; el-Münâfıkûn, 63/6).
Bir kimsenin, Allah dilemedikçe, Peygamber’in istemesiyle hidayete kavuşamayacağı ayetlerde şöyle ifade edilir: “Ey Muhammed şüphesiz sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin. Fakat Allah, dilediğini hidâyete erdirir. O, hidayete erecekleri çok iyi bilir” (el-Kasas, 28/56). “Onları hidâyete erdirmek sana düşmez. Allah dilediğini hidayete erdirir” (el-Bakara, 2/272),
“Sen ne kadar çaba göstersen de yine insanların çoğu inanmazlar” (Yusuf, 12/103).”Ne Peygamberin ne de Müminlerin, cehennemlik oldukları belli olduktan sonra, yakın hısımları da olsa, müşrikler için af dilemeleri asla doğru olmaz” (et-Tevbe, 9/113).“ Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.” (el-Maide,5/51)
Bunları bile bile sadece dünyalık makam ve mevkiler için para için gücü kutsayanlar hidayeti kararmaya başlayanlardır. Sınırsız gücün sahibine iman edip dünyalıklara tamah etmeyenler hidayet kararmasına uğramaz. Hidayet sahibi olan her şeyden önce bunun Rabbimizin ihsanı olduğunu bilir, kendi fikrine Fransız kalmaz. Bizim beynimizi yıkadılar saçmalıklarına sığınmaz. Hidayet üzere olanlar Allah’a inanır ve inanırlar ki Allah c.c. yardım etti mi onlara galip gelen olmaz.
Hidayet kararmasına girenlerin en belirgin işleri bağırmak, çağırmak ve şikâyet etmektir.
Hidayet sahibi olanlar Basra harap olurken oranın işgaline yardım etmez, hidayet sahibi olanlar İstanbul dünyada şehir olarak tarih boyunca anılan 4 kentten biri deyip bize Fransız olanlara yaranma adına Avrupa Kenti olma adına onun asıl kimliği olan İslambol ruhuna kezzap dökmez. Kenti rant yığını görüp emsalleri yüksek tutarak rant hortumculuğuna soyunmaz.
Dillerde hep Bad-ül Harab-ül Basra
Söyleyen ağalar oldu hep Kisra…