Erken emeklilik
“Adam elindeki defteri kapattı. Hesapları, karaladığı kâğıtları yırttı. Ödeyemediği faturaları üst üste yığılmıştı. Sonra daracık mutfakta eşiyle çene çalmaya başladı. Bu durumda olmaya dayanmak çok zor! (Kadın ödenmemiş faturalara imalı bakıp;)
__ Sanki kutupların soğuğu var bu evde değil mi? Dedi.
__ Nasıl konuşma o? Çok film izlediğin belli oluyor.
__ Hadi lafı geçiştirme. Ezberledim artık senin bu atlatmanı.
__ Kendi özünü anlatmak istediğin zaman, kendi sözlerini kullan!
__ Tamam! Ne vardı bu kadar çabuk emekli olacak? Bak kavgaya başladık bile. Gücün kuvvetin yerinde maşallah, yeni bir işle uğraşsaydın!!!. (canı sıkılmıştı adamın)
__ Sıkıntıdan, geceleri sabaha kadar televizyon karşısında oturuyorum.
__ Sanki yatınca rahat mısın. Uykuya dalıncaya kadar, dönüp duruyorsun yatakta!
Umulmaz bir sessizlik çöktü. Üzgün üzgün masaya dikti gözlerini. Sesi mızmızlaştı.
__ Daha genciz. Yaşlanınca ne olacak halimiz?
__ Yaşlanınca da balığa git, kahvede otur, torunları sev!
__ Belki de çocukların anahtarlarının biri bize verilecek.
__ Hımm kim bilir belki!
__ Orada da yaşantımız şeffaf olmayacak.
__ Kurallar. Onların çevrelerini tanımak zorunda değiliz ki!”
Öyküden anlaşıldığı gibi, erken yaşta emekli olmuş insanların konuşmalarında yaşamlarının bütününde, ilkeler çevresinde entegre olması (uyum sağlaması) vardır.
Erken emeklilikteki bu artan hız ve onun getirdiği esnekliğin sürdürülmesi, büyük sorun getirecektir.
Eğer, uzun yaşamak istiyorsanız işten emekli olsanız da, anlamlı projelerden asla emekli olmayın. Değerli projenizle ailenize, gelecek kuşağa derin anlam katma duygunuz olmalı. Bunun için kendinize yeni uğraş alanları bulmalısınız.
Erken ölmek istiyorsanız, torunlarınızı görmek için emekli olun, balık tutmaya gidin, kahveye gidin ve ilaçlarınızı alıp oturun. Bu derin bir gerçek. Sözlerime kanıt istiyorsanız; (Hans Selye’nin Stres Without Disteress) adlı kitabını inceleyin.
Vücudumuz da bizi ayakta tutan fiziksel kas liflerimiz vardır. Önemli olan duygusal sosyal kas lifi, zihinsel kas lifi ve ruhsal kas lifini geliştirip ayakta tutabilmektir.
Düşünce ve duyguyu birleştirmek, iyi bir denge, yargı ve bilgelik yaratır. Bu üç alternatif genelde kişinin kendi içinde başlar. Gelin bütün bunları bir sonuca bağlayalım. Herkes hayatta iki yoldan birini seçer. Biri sıradanlığa giden çok arşınlanmış tembelliğin yoludur. Diğeri ise büyüklüğe giden yoldur. Sıradanlığa giden yolun potansiyelini kıskıvrak bağlar. Bu yolda yaptığınız işler size ve çevrenize ilham verir. Ne diyebilirim ki! Hayatta yerinde oturup paslananlarda var, aşınmış olarak ölmeyi tercih edenlerde! Fakat herkesin ortak söyleyeceği bir cümle daha var. O da: “Neredeysem ordayım, çünkü orada olmayı kendim seçiyorum.” İyi seçmeler.