Doğrudan Öte Salih Bilgi
Bilgiye çok kolay ulaşılıp, emek sarf etmeden gerekli olgunluğa erişmeden oldum zannedenlerin olduğu, hak ve batılın birbirine karıştırılmaya çalışıldığı bir dönemde sahih bilgi çok daha fazla önem arz etmeye başlamıştır.
Sahih sözcük anlamı olarak; her türlü hastalıktan uzak, kusurdan uzak, yanlışı eksiği olmayan, kuralına uygun, hakikat, kesin bilgi manalarına gelmektedir.
Sahih bilgiye ulaşmanın birinci adımı “Ve onlar ki hem sana indirilene iman ederler, hem senden önce indirilene. Ahirete de bunlar kesinlikle iman ederler.” BAKARA S. 4. Ayetin rüknünü yerine getirmek, ikinci adımı ise “… Fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınırım…” duasını içeren hadisin manasını anlamaktır.
Bilgi edinme yolları kabaca, duyu organları yolu ile vahiy yolu ile ve akıl yolu ile olmaktadır.
“Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” ISRA S. 36.Ayet duyuların öğrenme ile irtibatını göstermeye kâfidir.
“Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.” ALAK S.1-2 Ayet öğrenmenin vahiy ile ilişkisini anlatmaya yeterlidir!
“Andolsun biz, aklını kullanacak bir topluluk için o memleketten ibret alınacak apaçık bir delil bıraktık.” ANKEBUT S. 35. Ayet aklı kullanmanın öğrenme yolu olduğuna işarettir.
Aklını kullanmak ise öğrenmek, öğrendiğini anlamak, anladığını yapmaktır. Kıyas yapabilmek ve hüküm verebilmektir.
Kıyas yapabilmek, hüküm verebilmek için doğru(sahih) bilgiye, istikamete, eleştirel zekâya ve iyi niyete ihtiyaç vardır.
Medya kanalları kanalizasyon görevini icra edip duyuları kirletiyor. Her türlü deformasyon, her türlü dejenerasyon sıradan bir şeymiş gibi icra ediliyor. Medya doğrulardan çok, doğruları saklamaya çalışan yönlendirilmiş haberler ile bilgi edinme yollarında mikrop üreterek idrak yolları iltihabına neden oluyor.
Bilgi edinme yollarından ikincisi olan vahiy ise bizatihi din adamı kisvesindeki çapsız beşik ulemaları yüzünden kapatılıyor veya karartılıyor. Milletimiz son 300 yıllık batılılaşma sürecinde en çok ta vahiy ile irtibatında ve buluşmasında ilim ve irfan sahibi öncülere ihtiyaç duymuş maalesef öncü konumundakilerin istisnalar hariç bunun gereğini hakkınca yapamamışlardır.
İlim, bilim, fikir ve zikir adamı vasıfları taşımayanlar âlim diye karşımıza dikilip hikâyeleri gerçek diye sunmaya çalışıyor. “Hakk’ı batıla karıştırıp da, bile bile hakkı gizlemeyin.” BAKARA S.42. Ayeti cahillere değil bilenlere sorumluluk yüklemektedir!
“Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.” PLATON
Akılla öğrenmenin önünü kapayan, duyu ve vahiy kaynaklı bilgi akışının sıkıntılı olmasının yanında “helal yeme” hususundaki zafiyettir. Bilgi edinme yolları kirlenince sahih bilgiye ulaşmak da zorlaşıyor.
Etrafımıza bakınca görüyoruz ki helal yeme hassasiyeti kaybolan nice ilim sahibi makam ve mevkii gitmesin diye sahih bilgilerin önüne set kurmakta, ilim adamı dirayetinden çok kapıkulu pespayeliği sergilemektedir.
Maalesef iman ettiğimiz kitabımızın ilk emri “oku” iken okumamak ta sahih bilgiye ulaşamamamızın önünde koca bir sorun olarak durmaktadır. Okumayanlar; yorum yapamamakta yorum yapsa dahi içi boş olmakta veya medya kanalların kanalizasyon çukurlarından birinden aldığı algıya bulanmış pisliği hakikat diye sunabilmektedir.
Doğrudan da öte sahih bilgiye ulaşmaz isek Hz. Ali’ nin: “Söylediğiniz doğru ama niyetiniz batıl” derken ne demek istediğini anlayamaz, fitne bataklığında debelenip dururuz.