Zamanı Yakaladığını Sanmak
Etrafımızda sonradan görme ya da eski hallerinden eser kalmayan pek çok yaşça büyüklerimi gördükçe onların bu varlık (makam,mevki ,para ve şöhret)içindeki yokluklarına(fikir ve irade) üzülüyor, Rabbimden onlar gibi olmamam için dua ediyorum.
Bu büyükler benim ve birçokları için idol kişiliklerdi. Davaları dertleri, umutları vardı ve topluma karşı sorumluluklarının bilincinde idiler. Ama o Özallı yıllar ve şimdiki Akp’li dönemler onların yaprak yaprak döküldükleri mücahitken müteahhit oldukları dönemlerdir. Artık mücadele azimleri yok, tek dertleri yeni bir iş, yeni bir eş ya da yeni bir araba almak! Bu vurdumduymazlık ve başıboşluk onları o kadar dumura uğratmış ki ne dediklerinin kimin peşinde gittiklerinin farkında değiller. Bizleri zamanı yakalamamak la suçlarken kendileri hala geçmişte kalmış üç beş aksiyoner hareketle avunup onlarıda yok etme pahasına taşeronları sevip kolluyor avukatlıklarını yapıyorlar. İşleri STK’lara havale etmiş durumdalar; ayda yılda bir oralarda gözüküp üç beş kuruş ta para verdiler mi değmeyin keyiflerine.
STK demişken birçoğu kirli paralarla yada kirli emellerle kurulmuş tüketim masrafları faydalarından çok, sadece bazı zevatı istihdam amaçlı ve cafcaflı isimler taşıyan kulüplerdir.
Cemaat ruhunu, ittihat fikrini ve idol kişilikleri bozan yenilik adı altında teslimiyet ruhunu aşılayan kuruluşlardır. Hemşeri dernekleri ve mesleki dernekleri bu STK’ lar dışında tutuyorum. Kastettiğim STK ibaresi son beş on yılın ürünüdür. Bu adlandırmadan sonra kurulan ve neye hizmet ettikleri belli olmayan, sadece dikiş tutturamayıp son çare umursuzların takıldıkları ve genellikle düşünce ya da derinlik gibi isimler kullanan ve uluslararası unvanlar taşıyan ama daima gücü kutsayan şebekelerdir.
Bu şebekeler, sohbet iklimin genel kültür toplantılarına döndüğü, sıcak ve dokunaklı evlerdeki samimiyetin lüks deri toplantı koltuklarında harcandığı, sevgi ve saygının yerine dalkavukluğun prim yaptığı örgütlerdir. Kabul etmeseler de değişim adına köklerine ve kadim değerlerine savaş açmış sadece üç beş kişiye hizmet ve para aktarma konumuna gelmişlerdir. İşin acı yanı bunlarda hep idol ağabeylerimizin yer almasıdır!
Bu kadar destekleri üç beş umursuza heba edenler eski dostlukların hatırına rezilliklere ses çıkarmamakta, yapılan zulümlere seyirci kalmaktadır. İstanbul’un göbeğinde Çeçen mücahitler öldürülürken Putin ile en çok iş yapan işadamının eski arkadaşlarının da en iyi kankası olduğunu ve bu işin içerden desteklendiğini düşünememektedirler. Ya da Zalimova destek ve övgü düzen eski vekil arkadaşlarına ses çıkartmamaktadırlar.
İbrahim (as) tek başına ümmetti deyip onun karşı durduğu ve günahkarlığın başkaldırının sembol binalarının ismini binalarına verenler ve onlarla hala dostluk kuranlar “İstanbul’un Siluetine dokunmayın” etkinliğinde ne kadar başarılı olabilir. Ne olduğu belli olmayan Kanal İstanbul ve devamı projelere içerleyen saçma bulanlar oradan arsa kapatıp Karunluğa merak saran ağabeylerle bağlarını sorgulamadan yada mücadeleden korkmadan nasıl başarılı olabilir. Bina alma ve rant kapma peşinde olanlar tabiat varlıkları koruma kurulları ortadan kaldırılıp ormanlar rezil edilirken İstanbul’a iki kent ormanı kurulacak manipülasyonuna dalgamı geçiyorsunuz lan diye haykırabilir.
Zamanı yakaladığını sanan büyüklerim siz kusura bakmayın önünüzdeki samanları zaman zannediyorsunuz. Biz zamanın sahibine güveniyor ve iman ediyoruz ve hala göl kenarlarında nehirler düşlemeye devam ediyoruz!