Kadın İnsandır

Çalışan Kadın Hakları Günü gelmeden önce sömürgecilerin ve yerli işbirlikçilerinin Suudi Arabistan menşeli yalan haberleri ve sapkınların sapık beyanları geldi. Global fitne ve sömürü çarkı medyası ile asparagası ile yalanı ile sömürü çarkının dönmesine gayret gösteriyor fitnesini yaymaya çalışıyor.

Birileri feminist salaklığı ve din düşmanlığının yansıması ile bu haberin içeriğine bile bakmadan afişte yazanı okuyup ironiyi anlamadan dinimize ve bu milletin geleneklerine saldırmayı marifet bilmişlerdir. Aslında, batı batı diye tepindikleri çağdaşlık diye sundukları ABD ve Avrupa’nın medeni değerlerini inşa eden düşünce formları tahrif edilmiş, Hristiyanlık ve Musevilik ile paganizmdir.

Bu üç düşünce anlayışında da kadının insan olup olmadığı tartışılmış ve kadın kurban seçilmiş iken İslamiyet hiçbir döneminde böyle bir sapkınlığı tartışma konusu yapmamıştır. Bunu bile bilmeden sözüm ona hak savunuculuğuna soyunanlar cehaletten değil nefse esaretin vermiş olduğu sapkınlıktan dolayı toplumun ahlaki ve dini değerlerine küfür etmeyi marifet saymışlardır.

Daha önce yazmış olduğum bir yazımda insan hakkı kavramı batılı bir anlayışın eseri olup bireyi öncelikli kılar! Bizim inanç sistemimizde, insanın mutluluğu toplumun mutluluğu ile doğru orantılıdır. Birey toplumla uyumlu olmak zorundadır, bu uyum kul hakkı olarak karşımıza çıkar ve kul hakkında bireyden çok toplum önemlidir diye belirtmiş idim.

Kadın hakkı da insan hakkı gibi aslında, batının bireyselleştirmeyi özgürlük diye sunmasının yansımasıdır. Bu anlayışta, insan değil, para öncelikli anlayışının yansıması olup sömürü çarkında günü birlik nefes aldırma sisteminin bir parçasıdır.

Bu özenti hak savunma arayışları sömürü düzeninin bir çarkı olmayıp bir işe yarasa idi son beş yılda 1134 kadın öldürülmez idi! Bunda suçu ülkeyi yönetenlere atıp sorumluluktan kurtulmak kolaycılıktır.

Elbette ülkeyi yönetenlerin suçu vardır. Ülkemizde hala, kendi kültürünün düşünce sistemini ve bunun paradigmasını kuramayanlar, işin felsefi derinliklerini düşünmeden kolaycılığı tercih edenler eli ile yönetilmekte. Laf ile peynir gemisi yürütülmeye çalışılmaktadır.

Yöneticilerimiz dindar nesil yetiştireceğim deyip imam hatip binaları dikmekte ama içini dolduramamakta, geleceğimize ufuk açacak müfredat ve ruhu ortaya koyamamaktadır. Sigara ile mücadele edilmekte ama içki tüketimi ve bağımlılık yapan yabancı madde kullanımı ortaokul seviyesine kadar inmektedir. Televizyonlarda kadınları rencide eden programlara ses çıkartılmamakta, kadına zulmeden zalimler kıytırık sebeplerle serbest kalmaktadır. Ekonomik düzen bozuk olduğu için kadını sermayenin ucuz emekçisi haline getirilmekte kadın meşru bir şekilde sosyal hayatın içine sokma girişimlerinden uzak durulmaktadır.

Peki kadın hakları savunuculuğu yapan aşüfteler ve çağdaşlık namına maskaralığı adet edinenler bunlardan farksız mıdır? İnsan onuruna yakışmayan sapkınlıkları, bu milletin özüne uymayan yaklaşımları hakmış gibi savunarak ulaşılması gereken hak ve özgürlüklerin önünde set olmaktadırlar.

Bu ülkede hala en revaçta kadın mesleği ev hanımlığı iken onları yok sayıp, lezbiyenliği ve bilumum sapıklığı, gezip tozmayı hak arayışı diye sunmak ikiyüzlülüktür ve kadını sömürü çarkının metası haline getirmenin en büyük göstergesidir.

İskandinav ve batı ülkelerini model olarak sunanlar oradaki bayanların sonlarından ve uğradıkları mobbinglerden bahsedemezler. Harcama yapabilmeyi özgürlük diye sunan özde sermaye tetikçisi sözde hak savunucusu olanlar, öldürülen, tecavüze uğrayan ve aile kuramadığı için yalnızlık bunalımında intihara sürüklenenlerin sayısını biliyor mu acaba.

Kafalarındaki kalıplar bu milletin kadınlarına dar geliyor onu göremeyenler, kadını kategorize edip asıl fıtri kimliğinden uzaklaştıranlar, topluma yeni anlayış adı altında toplumun ruh köküne kezzap dökenler kadına gerçek gerekli mutluluğu veremezler.

Birileri ahkam kesse de: Dişilik ve kişilik farklı şeylerdir! Dişilik argümanları ile kişilik kazanılamayacağını bilmeyenler veya kadını kişi değil dişi diye görenler anma hususunda çok ses çıkartır ama adamlık zor geldiği için bir gün hatırlarlar.

İnsan olmanın onurunu taşıyanlar ve kul hakkının ne olduğunu bilenler için özel günlere gerek yoktur.