Yarış devam ediyor

29 Mart 2009 tarihinde ülkemizde yeni bir seçim daha yapılacak. Bu kez yapılacak seçim mahalli idarelere ilişkin.

Vatandaş bu defa kendisine direkt olarak hizmet edecek olan organları ve kişileri seçecek. Hem kendilerine direkt olarak hizmet edecekleri hem de görev sonunda hizmet alıp almadığını açıkça görebileceği, değerlendirebileceği, hizmet etmeyenlerden görev süresi sonunda yine oyları ile hesap sorabileceği kişi ve organları seçecek. Bunlar Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclisi Üyeleri ve Muhtarlar.

Adı üzerinde bu seçim Mahalli İdareler seçimi.
Bu organlara seçilmek için aday olma yarışı bir süredir Siyasi partilerde devam ediyor. Hemen her siyasi parti Türkiye’nin il, ilçe ve kasaba düzeyinde adaylarını resmen açıkladılar.
Bu yarış içerisine girenleri artık büyük bir koşuşturmanın beklediğini hepimiz biliyoruz. Adaylar, seçim süresince çok çalışacaklar, programlarını halkla paylaşacaklar. Tabii her yarışta olduğu gibi bu yarışta da ipi sadece bir kişi göğüsleyecek. Başkanlık kotluğuna X veya Y partisinin adayı oturacak. 30 Mart sabahı başkanlık koltuğuna oturanlar için asıl yarış, işte o zaman başlayacak.
Bu arada hemen her siyasi partide, partisinden umduğu, beklediği sonucu alamayanlar arasında, “Neden ben aday olamadım. Veya neden benim istediğim ve sevdiğim kişi aday olmadı gerekçesi öne itilerek, Kırgınlık ve küskünlükler etkin olacak. Hatta birbirlerine selam bile vermeyenler ortaya çıkacak.” Ama neticede her partiden bir kişi Başkanlık koltuğuna oturacak. Buda bilinen bir gerçek.
Aslında ortaya çıkması muhtemel olan bu kırgınlık ve dargınlıkların nedeni, kurum kavramı ile kişi kavramının aynı kefeye konmasından dolayıdır. Oysa kurumlar süreklidir. Kişiler ise gelip geçicidir. Bugüne kadar nice Belediye Başkanları, Meclis Üyeleri, hatta Milletvekilleri geldi geçti. Ama ortada bir gerçek var o da seçilen bu kişilerin görev yaptığı kurumların hala ayakta duruyor olmasıdır.
Diğer bir konu ise şu:
Türk seçmeni, bu yarışın galibini belirlerken göz önünde bulunduracakları en önemli konu “Kim bana daha iyi hizmet verir” olmalıdır ve olmak zorundadır da.
Ama toplumumuzda hep ahbap-çavuş ilişkisi ön plana çıktığından sandıktan çoğu zaman ilimize ilçemize veya beldemize en iyi hizmet edecek adayı çıkartamadığımız hep olmuştur.
Toplum olarak maalesef takım tutar gibi parti tuttuğumuz bir gerçektir. Halbuki yerel olsun genel olsun, seçimlerde partizanlığı, ahbap çavuş ilişkilerini bir yana bırakabilmiş olsak, ortaya bulunduğumuz bölgeye en iyi hizmet edebilecek adayı ortaya çıkabiliriz. Ama bunu yapamıyoruz. Toplum olarak bu hastalığımızdan bir türlü kurtulamıyoruz.
Asıl olan konulardan biri ise, Esenler’imizde geçmişte ölümlü acı örneğini yaşadığımız durumun tekrar yaşanmamasıdır. Ve o acı durumun benzerinin yaşanmaması için hemen herkesin üzerine düşen görevi titizlikle yapması gerekmektedir.
Başta ilçemizde yayınlanan ve siz okurlarımızın takdirini kazanmış olan gazetemiz İlk Haber, bu konu üzerinde hep hassasiyetle durduğunu ve önümüzdeki seçim sürecinde de duracağını burada belirtmek istiyorum. Önümüzdeki seçim sürecinde gerek ülke çapında, gerekse ilçemizde hiç bir tatsız ve istenmeyen olayların olmadığı, olgunluk düzeyinin en üst seviyede olduğu bir seçim dönemi ve seçim süreci yaşamak dileğiyle.