Vahşetin böylesi

4 Mayıs pazartesi gece yarısına doğru tüm Türkiye kelimenin tam anlamı ile büyük bir vahşetle sarsıldı. Mardin-Mazıdağı ilçesinin bir köyünde meydana gelen ve düğün törenini basan caniler, kadın-kız, çocuk-yaşlı demeden tam kırk dört cana kıydı. Hatta kıyılan canlar arasında hamile olan kadınlarımız bile var.

Bu vahşetin nedeni, “Kızınızı bizim oğlumuza değil de başkasına verdiniz ?” diyerek 44 cana hiç acımadan kıydı caniler.

Bu ne geleneğe sığar, ne töreye, ne ahlaka ne de dine. Bu tamamen vahşiliktir. Bunu yapanlara insan demek mümkün değil. Bırakın insan demeyi hayvan demek bile hayvanlara hakaret olur. Çünkü kendi hemcinsini bir hiç uğruna katleden bir hayvan yoktur.

Amaçları sadece iki gencin mutluluğuna katkıda bulunmak olan kişileri vahşice öldürmenin adını ne koyabiliriz başka?
Hatta namaz kılmak için Allah’ın huzurunda saf tutmuş kişileri katletmenin adını ne koyabiliriz? Anneleri, babaları ile buraya gelmiş ve hiçbir şeyden haberi olmayan masum çocukların vahşice katledilmesine ne ad koyabiliriz? Buna vahşilikten başka bir isim bulamıyorum. Buna cahillik de deyip geçemeyiz. Böyle sudan sebepten işlenen bu vahşetin cehaletle falan da ilgisi yok.
Buna töre cinayeti deyip geçemeyiz. Çünkü bunun töre ile de ilgisi yok. Çünkü dünya yüzünde hiçbir töre böyle bir vahşete asla izin vermez. Hele de Türk töreleri hiç izin vermez. Buna ancak vahşilik denir!

Şimdi birçoğunuzun “Keşke idam cezası kaldırılmasaydı da bu vahşeti yapanlar darağacında sallandırılabilinseydi. Hem de Mardin ilimizin meydanında sallandırılsalardı. Herkese ibret olsun diye.” söylenir gibi olduğunu duyuyorum. Zira ben de bu satırları yazarken aynı duygular içindeyim.

Daha demokratik, daha insancıl bir toplum olalım dileği ile idam cezasını kaldırdık. Ama demokratik olmak, insancıl olmak, hoş görülü olmak eğitim ile ilişkili bir durum. Bu gün idam cezasının uygulandığı ABD bizden daha mı az demokratik veya insancıl. Bu tür bir vahşeti orada yapanlar gereken en şiddetli cezaya, gerekirse idam cezasına çarptırılıyorlar. Ve sonlarını ya elektrikli sandalyede veya zehirli gaz odalarında tamamlıyorlar. Kısacası idam ediliyorlar.

Ceza hukukunda esas olan cezaların caydırıcı olmasıdır. Cezalar ne kadar caydırıcı ise o kadar etkilidir. Caydırıcılık sadece suçu işleyenler açısından değil suç işleme eğiliminde olan potansiyel suçlular açısından da önemlidir. Hatta bunlar açısından daha da önemlidir. Çünkü bu potansiyel suç işleme eğiliminde olanların caydırılması sureti ile toplumda suç işleme oranı azalır.

Suç işleme eğiliminin azaltılmasında en önemli unsur hiç şüphesiz eğitimdir. Bu eğitimin sağlanmasında okullarımıza, öğretmenlerimize, üniversitelerimize, din adamlarımıza ve aydınlarımıza büyük görevler düşmektedir.

Hatta özellikle eğitime yönelik faaliyetlerde bulunan toplumsal kuruluşlarımıza büyük görev düşmektedir. Toplumumuzu eğitebildiğimiz ölçüde bu tür akıl almaz, mantıksız davranışların önüne geçilebilecektir.

Bu vahşette ölenlerin tümüne Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar ve ölenlerin yakınlarına baş sağlığı dilemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Olayı yapanların çok kısa sürede yakalanmış olması tümümüzün yüreklerine su serpmiştir. Umarız bu vahşet tablosu bu tür olayların sonu olur.