Özgecanlar’ı görün…
Bu konuda yazmayı düşünmüyordum. Acısı, akıl almaz bir şekilde yaşananlar, hala gündemdeki yerini korurken, Özgecan olayı hakkında konuşmaktan çok, ders çıkararak toplum olarak bir şeyler yapılması gerektiğini düşünüyordum. Tabi ki bu yapılacaklar yetkililerin eliyle, bütün topluma yayılan politikalar halinde olmalı. Çünkü güçlü politikaların sonuçları da farklı olacaktır.
Düşüncelerine güvendiğim bir arkadaşım, bu olaylar bir sonuçtur demişti. Nasıl yani dediğimde, toplum yapısının, eğitim seviyesinin, sağduyulu kontrol gücünün derecesinin toplumsal sonuçları demişti. Bu bakış açısını düşünürken, bir şeyler yazmaya karar verdim.
Yıllar önce, eski başbakan şimdiki cumhurbaşkanının bulunduğu, Süleymaniye’de bir bayram sabahında, Diyanet İşleri Başkanı şu olayı anlatıyordu cemaate:
Hz. Ali anlatıyor:
“Bir gün Ömer’i, binekli olarak ve telaş içinde, hızlı hızlı giderken gördüm;
“Ya emire’l-müminin nereye gidiyorsun?” diye sordum.
“Devlete ait develerden biri kaçmış, onu aramaya gidiyorum” diye cevap verdi.
O zaman ben: “İnan ki, senden sonra bu milleti idare edecek olanlara ağır bir yük bırakıyorsun! Herkes senin yaptığını yapamaz!” dedim. Bunun üzerine şöyle konuştu:
“Hz.Muhammed aleyhissalatü vesselamı, hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!”
Aynı Diyanet İşleri Başkanı, Özgecan olayı ile ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler geçiyordu:
“Artık devlet ve toplum olarak nerede nasıl hata yapıldığının ve insan yetiştirme düzenimizin sıkı bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum”
Evet artık toplum olarak insan yetiştirme düzenimiz gözden geçirilmelidir.
Yıllar önce insan yetiştirme düzeninde önlemler alınsaydı, bugün sonuçlar çok daha farklı olabilirdi. Eğitim ve hukuk toplumu oluşturma gayretleri olmalıydı.
Özgecan olayı bir örnek. Dünyada kadın cinayetinde ilk sıraları zorladığımız son yıllarda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı şiddet gören kadın ve şiddete başvuran erkekler için elektronik bilekliği öneriyordu. Yan yana gelince polise haber verecekmiş bileklik. Adam zaten polise teslim olacağını bilerek şiddet uyguluyor. Eğitimsiz, rehabilite olmamış bir kafa hangi bilekliği umursayacak?
Bizim toplumumuz sağduyuludur, müslümandır teraneleriyle vakit geçirmenin sonuçlarını görüyoruz. Tecavüz haritasında; gelişmiş eğitimli toplumların alt sıralarda, müslümanım diyen toplumların üst sıralarda olması bu tezi çürütüyor. İnsanların eğitime ihtiyacı var. Allah korkusunu bilebilmesi için, “akletmiyor musunuz ? ” sorusuna cevap bulabilmesi için, eğitimli kafa yapısı gerekir müslümanım diyene…
Ahlakilik kavramı evrensel bir kavramdır. Bunun müslümanı, hristiyanı vesairesi olmaz. İnsan eğitimi kaynağını nereden alırsa alsın, düşünce temelinde, ahlak, saygı, hoşgörü, haddini bilmek temelinde şekillenmiyorsa, insana zarar verecektir.
Toplumun temeli ailedir. Ailenin bozulması toplumun bozulması demektir. Aile bireylerinin eğitimi, düşünceyi ileriye götürecek çalışmaların yapılması, eğitimde “okul” kavramına önem vererek eğitim reformunun yapılması en önemli işler arasındadır. Ailenin korunması ve aile üzerine geliştirilecek politikalara büyük ihtiyaç var.
Bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Adalet Bakanı var. “İNSAN” temelli oluşturulacak politikaları yapmakla yükümlüler. Bu politikaları toplum olarak uygulamaya koymaya tüm kesimler destek verir.
Sayın yetkililer, bir şey dikkatinizi çekti mi? Önem vermediğiniz yerlerden patlak veriyor bu ülkenin acıları.Yetki kadar, yetkiyi sorumlulukla kullanmakta önemli.
Politikaların artık insan beynine odaklı, acıyı akıl almaz bir şekilde göstermeyecek önlemlere ihtiyaç var.
Geleceği öldürmeyin.
Bebek erkekler büyüyünce, ÖzgeCANLAR yakmasın.
Özgecanlar’ı görün.
Onların yaşam hakkı var…