Mevcut Durum Analizi
Güzel ülkemiz, güzel olmayan günler yaşıyor, durum kurtarmayı veya günü kurtarmayı marifet sanan zihniyet mensuplarınca, her geçen gün birbirini aratıyor, işlerin düzelmesi adına hiçbir şey yapılmadığı gibi devlet adamlığı yerine, günün adamı olmayı tercih edenlerce zaman kayıpları ile birlikte can kayıpları yaşanmaya devam ediyor.
Analiz, bir konuyu temel parçalarına ayırarak, daha sonra parçaları ve aralarındaki ilişkileri tanımlayarak sonuca gitme yoludur. Bu tanım ile mevcut durumun analizini yapmak oldukça zor olacaktır. Ortada bir bütün olmadığı gibi parçalarına ayırmaya gerek kalmayacak kadar ayrık bir yapı mevcuttur. Koalisyon istemeyen bu yapı aslında tam bir koalisyondur! Her türlü düşünce ve fikir kaçkını bir araya gelmiş işlerine gelince herkesten fazla ideolog kesilebiliyor işine gelmeyince değişim ve dönüşüm diyerek yeni hayaller pazarlayabiliyor.
Analizi karmaşık kılan bu ayrık yapı, bir bütün gibi gösterilmekte, ayrık parçaların sinerji başarısı bütünlerin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır!
Analize, sinerjiden başlamak faydalı olacaktır. Bunun için maliyet, risk ve reel analiz yanında karyotip analiz yapıp, yapının kromozomlarına inmek gerekir! Bu sinerji bilgi, emek, ahlak odaklı olmaktan çok tamamen dopingli, dış kaynaklı ve para odaklıdır. Algılar ile yönetilmekte sadece ve sadece kötüler ile kıyas edilerek varlığını sürdürmektedir. İyi olan ile kıyaslanmayı ihanet olarak görmekte iyi olan ne varsa ondan kaçmaktadır.
Siyaset yönetimi için parçaları; ekonomi, eğitim, adalet, sağlık, bayındırlık, iç ve dış güvenlik olarak kabul edersek bunları irdelemekte fayda olacaktır.
Bu konularda muhalefeti çözüm önerisi yok diye eleştirebiliriz. Ama asıl eleştiri ve analiz icra makamına yapılmalıdır. İktidarı bu konularda analiz edersek, çok iddialı bir şekilde reel konjonktür desteği ve yüksek hedefler sunmasına, seçim başarılarına rağmen, ana parçaların hepsinde iyileşmeden çok kötüleşme olduğu aşikardır. Hep birlikte analiz edelim:
Ekonomi, tamamen sıcak paraya bağımlı, üretim den çok tüketime endeksli, gelir dağılımındaki adaletsizliğin tavan yaptığı, sadece rakamalar ile oynanarak ve de eski kötüler ile kıyas yapılarak iyi sanılan, havuç ekonomisi diye tabir edilen, kayıt dışılığın varlığı ile sürünen bir durumdadır. Tarım ve hayvancılık da bu bağlamda incelenecek olursa vahamet daha da anlaşılır olacaktır!
Eğitim, bina yapmaktan öteye gidilememiş, müfredatlar yazboz tahtasına dönüştürülmüş, gelecek için umut vaat etmeyen şekilcilik ve kopyacılık ile kandırılmaktan başka bir şey yapamayan acizler elinde milli olmayan bir yapıya doğru kaydırılmaktadır! Milli piyangoyu para getirdiği için milli sayanlar tarafından bu analiz haksız bulunabilir, saygı duyarım!
İmam hatip okulu açıp, birkaç bizden denilen zatı bir yerlere getirerek günü kurtaranlar hala müfredat oturtamamış, eğitim gönüllüsü yetiştirememiş, her işi taşerona devrederek goygoyculuk yapmayı marifet saymıştır. Tablet dağıtmayı maarif zanneden kafaya marifet bunun neresinde dersek ayıp etmiş oluruz.
Adalet, burada da durum eğitimden farklı değildir. Binalar yapılmış ama hak ve adalet kavramı kişisel egolara teslim edilmiş, kadim medeniyetimizin hak ve hukuk anlayışı yerine, hala batının batıl hak ve adalet anlayışı ile güçlünün haklı olduğu bir yapı kurulmuştur. Yasaların delinerek iş yapılıyor sanıldığı kafa yapısı hala rağbet görmekte, kötüler yasal boşlukları bilmekte, her türlü teknolojik bilgiye rağmen adalet geciktirilmektedir.
Sağlıkta da binalar yapılmış özel kurum ve kuruluşlar eli ile bir gelişme kaydedilmiş gibi görünse de sağlık bütçesi açık vermekten, hastalar soyulmaktan, çocuklar ölmekten, hayvanlar telef olmaktan kurtulamamıştır! Teknoloji sayesinde randevular hastaneden eve taşınmış, beklemeler evde beklemeye dönüşmüştür! Gündüz muayene olamayanlar gece acil bölümlerinde yığılmalara sebep olmuştur. Parası olanların rahat ettiği olmayanların ise çile çektiği vahşi sistem aslında pek değişmemiş durumdadır.
Bayındırlık ve iskân konularında, bize plan değil, pilav lazım zihniyeti partiler değişse de değişmemiş, hatta plansızlık plan yapılmış densizliği ile karşımız çıkartılmıştır. Kentsel dönüşüm denilerek şehirler parsel parsel satılmış, ucube gettolar site diye fahiş fiyatlar ile ve kredi soygunu ile vatandaşa satılmıştır. Deprem var denilerek depremde halkın sığınacağı yerler bile imara açılmış bozuk konut stokları yerine şehirlerin yeşil ve bakir alanları beton yığınları haline getirilmiş birilerinin parasal kazanımları ile vahamet saklanmaya çalışılmıştır.
Silueti bozan binalar için ahkâm kesenler, yüksek bina olmamalı diyerek gerçeği söyleyip bunu fiiliyata dökemeyenler işi zamanın ustalığına bırakmış söylenilen tüm laflar yenmiştir. Tarım arazileri imara açılarak kendine yetebilen ülke olmaktan gıda maddeleri ithal eder hale gelinmiştir.
İç ve dış güvenlik konusu ise söylenilenin tam aksine başarısızlıklar, hayal kırıkları, dışlanış ve kopuştan ibarettir. Kandırılma ve nedametler burada da kendini göstermektedir!
Mevcut durumda bir seçimden çıkılmış yenisine gidilmekte olup ülkede her zamankinden daha çok şehit verilmekte, sanki terör sadece hükümet yıkmak için varmış havası ile asıl gerçek saklanmaktadır! Taşeron terör bundan öncede var iken hiçbir hükümet kendini yıkmak için yapıldığını söylemez, söyleyemez idi. Terör noktasında tamamen önüne konulan dış projeyi uygulayan ve terörü nadasa bırakan anlayış bunun devlete ve birliğe değil kendine yapılan bir saldırı görmekte, çok sevdikleri büyük oyunu hala görememektedirler.
Kanaatimce bu mevcudun analizine göre bu yapıya seçim kazandırmak kekliği düz ovada avlamaya matuf bir çalışma olacaktır. Büyük oyunu görenler bunu görebilecektir.