Kırılma noktası
İstanbul siyasetinde sıcak gelişmeler oluyor. Bunu bilen veya bilmeyen var diye düşünüyorum ve bilmeyenler için bu yazıyı kaleme almak istedim.
Hem İstanbul’da hem de Esenler’de etkisi hissedilecek olan Ak Parti İl Kongresi 27 Haziran’da yapılacak. Buradan çıkacak sonucu, açıkça kırılma noktası olarak nitelendiriyorum. İstanbul bir ilk olacak ve ardından bütün Türkiye’yi etkileyecek, dalga dalga yayılan sonuçlar çıkabilir. Unutulmamalıdır ki, İstanbul siyaseti ülkemizin tümünü etkilediği gibi, bir anda mevcut tabloyu %100 değiştirebilecek sonuçlar ortaya çıkabilir ve muhtemeldir de.
Şu anda iki aday var; genel merkezin açıkladığı ve desteklediği iddia edilen mevcut İl Başkanı Aziz Babuşçu ve yönetimi, diğeri ise teşkilattan sorumlu eski İl Başkan Yardımcısı Metin Külünk. Şu anda görevde bulunan il başkanı geçtiğimiz yerel seçimlerde başarısız neticeler alan, Ak Parti açısından bakıldığında birçok ilçeyi tabiri caizse CHP’ye kaptıran, artı bugüne kadar oylarını yükseltemediği ilçelerde bir varlık göstermeyen bir görüntü sergiledi. Bütün bunlar yaşanırken geride bıraktığımız Mart ayında yaşanan yerel seçimlerde aday belirleme sürecinde Esenler ilçemizde olduğu gibi, bütün ilçelerde, bir takım yanlışlar yapan ve teşkilatları yok sayan, tabana kulak vermeyen uygulamalar içersinde olan gene aynı yönetim.
Başarısızlık üzerine inşa edilen ve yürütülen çalışmalar sonuç vermeyecek, geçen zamana kaybedilen desteğe hayıflanma üzülme vakti geldi. Ak Parti’yi zorlu bir sınav bekliyor; taban mı, yoksa tavan mı kazanacak, bekleyelim görelim. Geçmişte olduğu gibi bazı partiler gibi, tabela partisi mi olacak veya öyle mi yapılmak isteniyor? Bu planlı programlı yürütülüyor demedi demeyin, alın benden o kadar.
Evet, taban il başkanı olarak Metin Külünk diyor ve istiyor yeter diyor. Sevilen kişiliğe sahip olan Metin Külünk kitleleri harekete geçirebilecek lider vasfı olan bir kişilik, bence il başkanı olursa Ak Parti 2002 ruhunu yakalayabilir. Bu yazımda taraflı davranıp yazdığımın farkındayım. Ancak İstanbul siyaseti hemen öyle geçiştirilebilecek bir ilimiz veya hemen üzerinden geçilecek bir konu değil.
Sn, Erdoğan Neden Külünk’ü istemiyor?
Bu soruya çok kısa ve öz bir şekilde şunun için veya bunun için istemiyor deme imkânım yok.
Ancak Ak Parti teşkilatlarında Külünk’ün istenmemesinin birkaç nedeni şu şekilde anlatılıyor.
Külünk Teşkilatlar tarafından sevilip sayılıyor. Hiç bir genel başkan lider özelliği çok yüksek olan ve parti teşkilatları tarafından sevilip sayılan birisini İstanbul İl Başkanı yapmaz.
Bu ve benzeri birçok gerekçe öne sürülerek Külünk’ün il başkanı olamayacağını söyleyenler var ise de, Külünk’ü destekleyenler ise bugüne kadar her bedeli ödedi neden Metin Külünk değil de, bir başkası demekten kendilerini alamıyorlar.
Bu yüzden bende yeter diyorum. Çünkü 8 yıldır içinde bulunduğum ve il genel meclis üyeliği yaptığım Ak Parti düşüşte. Klasik tabirle çan eğrisinden aşağı doğru gitmeye başladı. Bu gidişatı hazmedemiyorum. Tabanına ters düşen bir parti görünümünde. Bu görüntü teşkilat içersinde rahatsızlıklara sebep oluyor, kırgınlıklara dargınlıklara küsmelere neden oluyor. Şunu özellikle vurgulamak isterim ki, hiç kimse adam yerine konulmamayı hazmedemez.
Bende kabul etmiyorum. Benim hayat felsefem ve ilkelerim açık olmak net aleni dobra dobra. Bu arada şunu da belirtmeden kendimi alamıyorum, hayata dair oyumu zarfa koyup kullanmam mevcut il yönetimini seçen delegelerdendim. Emeklerime yazık, ben hakkımı helal etmem. Zamanı geldi çekilin kardeşim, tabanı küstürmeye üzmeye hakkınız yok, bu hakkı kendinde kimse görmesin. Yok saymaya moralini bozmaya, kırılmayan kalmadı yeter bence söz teşkilatların olmalı. Artık bu yönde hareket eden parti ve partiler kendilerini bir dahaki seçime taşıyacaktır ve iktidarda kalmaya veya iktidarı elde edecektir.
Evet, Ak Parti açısından böyle devam etmez diyorum ve yapılan yanlışı görüyorum.
Ama bunu dinleyen kim?
Dinlemezler ortada bir plan var, anlayın artık Ak Parti ikinci parti konumuna düşürülecek, Sayın Başbakanımız da siyaseti bırakacak bu böyle biline…
Değerli dostlar İstanbul’da hak eden etmeyen bir olamaz. Kimse de kendini Ak Parti’nin sahibi olarak görmesin. Ak Partililer veya AKP’liler, gibi nitelendirmeler değerlendirmeler de bulunmasın, kategorize edip sınıf ayırımı yapmasın.
Çünkü bu partiyi halk kurdu ve büyük bir taban oluştu ve bunu neticesinde teşkilat meydana geldi. Tabelayı da sırça köşklerde oturanlar, tabanla inatlaşıp geçtiğimiz 12 Haziran günü Ak Parti il binası önünde toplanan Metin Külünk il başkanı olsun diyenler, Ak Parti, genel merkezden, başkan yardımcısı ile görüşme talebi isteyen kalabalık guruba ret cevabı veren, aşırı özgüven yüklü zihniyet görüşme nezaketinde bulunmadı. Bilmeliler ki, bu güveni onlara, oraya gelen halk ve teşkilat mensupları sağlamıştır.
Son olarak şunu ifade edeyim ki, taban teşkilat bu gibi söylemler sadece hamaset nutukları olarak kaydediliyor diye düşünüyorum. Başka bir şey değil herkes buna hazır olsun bu kadar karamsarım Ak Parti’nin miadı mı doldu acaba? Saygılarımla