Kadınlarımız, baş tacımız olmalı
Her yıl 8 mart günü tüm dünyada Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır. Bu günün kutlanmasının nedeni kadınların sorunlarına dikkat çekmektir.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde statüsünde yeralan ülkemizde ne yazık ki kadınlarımızın çözüm bekleyen halâ bir çok sorunu bulunmaktadır. Kadınlara uygulanan şiddet, kadın sorunlarının ilk sırasında yeralmaktadır. Ülkemizde kadınlarımıza karşı uygulanan şiddet, özellikle kırsal kesimde yaşayan veya kırsal kesimden şehirlere göç ederek gelmiş olan ailelerde daha belirgin haldedir.
Hemen her gün görsel veya yazılı basınımızda kocası, kayınpederi, babası, erkek kardeşi hatta oğlu tarafından dövülen, sokağa atılan kadınlarımız ilişkin haberleri okuyoruz veya dinliyoruz. Veya cinsel tacize hatta tecavüze uğrayan, tecavüz edilerek öldürülen kadınlarımıza, kızlarımıza ait haberlere şahit oluyoruz.
Bunun başlıca nedeni şüphesiz eğitimsizliktir. Tabii bu eğitim başta ailede başlar. Eğer bir erkek çocuğu babasının annesine veya kız kardeşine uyguladığı şiddete şahit olarak büyüyor ise büyük ihtimalle ileride aynı şeyi o da eşine, kızına veya kız kardeşine uygulayacaktır.
Anadolu’da özellikle kırsal kesimde hemen her işi yapan kadınlarımızdır. Tarlada çalışan, hayvanlar ile uğraşan, ev işlerini yapan, hatta odunu toplayan odur.
Kadınlarımıza yönelik önemli haksızlıklardan biri de töre cinayetleridir. Hiçbir suçu olmadığı halde sadece töre öyle istedi diye öldürülen kadınlarımız ve kızlarımız var. Hatta bu cinayeti kadınlarımızın kardeşine işleterek her ikisinin de geleceğini yok ediyoruz. Hem de ne uğruna, körü körüne cahillik uğruna.
İçinde bulunduğumuz yirmi birinci yüz yıla rağmen hala kız çocuklarının okumasının yanlış veya günah olduğunu düşünen aileler var. Oysa dinimizin temel direği olan Kuran “oku” diye başlar. “Erkek sen oku” diye değil. Oysa zamanımızda özellikle kadınlarımızın okuyarak ayakları üzerinde durması zorunlu hale gelmiştir.
Ayrıca çocukları yetiştirenler annelerdir. Onlar ne kadar bilgili ve kültürlü olurlar ise gelecek neslimiz o kadar iyi yetişir. Ve o kadar kısa sürede gelişmiş, çok gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşırız.
Tarihimizi incelediğimizde millet olarak kadınlarımıza ne kadar değer verdiğimizi gösteren bir çok olaya şahit oluruz.
İçinde bulunduğumuz bu yüzyılda halen kadınlarına seçme ve seçilme hakkı tanımayan ülkeler var. Büyük Önder Atatürk bu hakkı kadınlarımıza yaklaşık seksen yıl önce tanımıştır.
Diyeceksiniz ki, buna rağmen parlamentoda, belediye meclislerinde ne kadar kadın temsilci var ? Haklısınız. Bu sayının azlığı yine biz erkeklerin ayıbıdır. Çünkü o listeleri hazırlayanlar ne yazık ki, biz erkekleriz.
Unutmayalım ki, annelerimiz de bir kadındır. Ona duyduğumuz saygı ve sevgiyi eşlerimize, kızlarımıza, kız kardeşlerimize de göstermek zorundayız. Aksi halde annemize gösterdiğimiz sevgi ve saygının da samimiyetten uzak olduğu görülür.