Gündemin Esiri Olmak
Gündem eskilerin tabiri ile ruzname; yaşanan günlük olaylar ve toplantılarda görüşülecek konuların bütünü demektir.
Gündem her zaman doğruları ve olması gerekenleri vermez. Tarihi güçlüler yazar diyen azgın emperyal yaklaşım gündemi biz belirleriz der. Gündem biyolojik bir mikrop gibi toplumu sessizce sarar. Gündem teknoloji vasıtası ile tüm toplumumun hücrelerine siner, bundan ancak bilinçli teşkilatçılar ve değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi bilincinde olanlar kurtulur!
Değişimden bahsedip kendi yaptıklarından başkasını ya da önüne konulan yemekten başkasını veya verilen görevden başkasını yapamamaktır gündemin esiri olmak. Kısacası hem yürüyüp aynı anda sakız çiğneyememektir en basitinden. Alçalan insanların yükselen değerlerinden uzak duramayıp çoğunluğun peşine takılmaktır. Kökünü beğenmeyip işine gelince geçmişine sövmek başı sıkışınca geçmiş hasreti ile yanıyormuş görüntüsü vermektir gündemin esiri olmak.
Gündemden çok büyük ilim ve fikir adamları bile etkilenir. Bunun en iyi örneği meşrutiyet yıllarında görülmüştür. Jöntürk denen çapsızlar neyse bizim örnek aldığımız birçok münevver insan cumhuriyetçilik hastalığına yakalanmış ve Abdülhamit Han’ın tahttan indirilmesi hususunda çaba sarf etmişlerdir. Pişmanlıkları ise gündem durduğunda ortaya çıkmıştır. Benzer bir anafor 28 Şubat sürecinden sonra da görülmektedir. Bazıları demokrasi hastalığına yakalanmış olup yıllardır karşı çıktıkları adamlardan daha fazla demokrat oluvermişler abd taraftarlığı ve işbirlikçiliği yapanları milletin adamları diye takdim rezilliğine düşüvermişlerdir.
Bu vatandaşları demokrasi de kesmemiş olsa gerek Bop sürecindeki görevleri gereği Mısıra laiklik dersi vermeye de başlamış durumdadırlar! Sanki Mısır laik değildi! Bu olay bu anafordan çıkışın başlangıcı olacak gibi görünüyor. Bazı hastalara aşı etkisi yaptı bu varta!
Olayları sadece gazetelerden veya önüne sunulan haberden görenler, tarihsel perspektif veya Milli hasletlerden uzak yaklaşımlar sergileyenler hitabet müsvettelerinin boyalı basın aldatmacalarının esiri olmaya mahkûmdur. Ya da dünyalık nimetler; makam, mevki, hürmet ve özel ihtimamlar ile insanlar gündemin esiri oluverir.
Bizler milletin gerçek adamlarını ve gerçek örneklerini iyi biliyoruz. Onun için gündem belirleyenlerin oyununa gelmiyoruz. Bizim değişmeyen gündemimiz ve değişmeyen ideallerimiz var. Kolaycılığa ya da önümüze konulan yapay konulara ve sahte kahramanlıklara inanmıyoruz. Şeytanla ortaklık yapıp cennet bahçelerine ulaşılmayacağını iman derecesinde iyi biliyoruz.
En son İsrail ile ilişkilerin ikinci katip seviyesine indirilme operasyonu ilk defa olan bir şey olmadığı daha önce 3 kere yapıldığını iyi biliyor yeni bir şeymiş gibi şov yapanlara acıyarak gülüyoruz.
Kameralar önünde askeri ve ekonomik ilişkiler dondurulacak diye kükreyip bir saat geçmeden sadece askeri ilişkiler diye yazılı açıklama yapıldığını biliyor ve Mavi Marmara 2 saat SOS verirken kılını kıpırdatmayanların şimdi avukat kesilmelerini esefle kınıyoruz. Buna benzer bir operasyon Kıbrıs meselesinde de gündeme gelmişti. Protokolle Güney Kıbrıs’a her türlü kolaylığı sağlayanlar kamuoyunu oyalamak adına deklarasyon yayınlayarak gündemi geçiştirdiler. Komşularla sıfır problem deyip tüm komşularımızla problem ve sıkıntıya düşenler gündemi belirlediklerini zannedip gündemin esiri olduğunun farkına varmayanların sahte güçlerine acıyoruz.
2004 ikiz yasaların imzalanması neticesinde uluslararası gündeme boyun eğme karşılığında gündem belirlediklerini zannedip halkı boyalı basın desteği ile kandıranlar kendilerine ait olmayan gündemin esiri olduklarını ne zaman anlayacaklar merak ediyoruz. Uyanmaları için dua ediyoruz.