Öncelik Kötülüğün Deffi Olmalı
Söz ve fiillerin amaçlarını kavrayacak şekilde keskin derin anlayış manasına gelen fıkhın genel kaidelerinden biri :“Def’-i mefâsid, celb-i menâfiden evlâdır.” Yani, kötülükleri defetmek, menfaat sağlamaktan daha iyidir. Zarardan korunmak, gelecek kazançtan daha iyidir.
İleride ne olduğu belirsiz bir menfaat için, mevcut bir menfaat feda edilemez. Bir şeyde fesatla, menfaat karşılaşmış olsa, menfaat elde etmeye bakılmayıp fesadın ortadan kaldırılmasına çalışılır demektir.
Umuma zarar veren şey şahsın yararına da olsa ortadan kaldırılır. Bu kaide mecelle kaidesidir, öyle ki aynı kanunun başka maddesi “zarar kadim olmaz” der. Yani genel olarak zararlı bilinen şeylerin işlenip yapılmasına cevaz verilmez.
Bu, hemen hemen her devir ve idare sisteminde böyledir. Müstesna olarak, böyle bir şey’e müsamaha edilmiş veya yapılırken görülmemişse, umumî kaideyi bozmayacağından geçmişine bakılmaksızın kaldırılır.
Bu uzun girişi günümüz durumunu daha iyi izah edebilmek adına yaptım. Gittiğimiz her yerde her ortamda bu kadar gelişme var, bu kadar güzelleşme var, bu kadar iş yapılıyor, hayır hasenat arttı, din hürriyeti aldı başını gitti diyorlar. Kimi saflığından, kimi cahilliğinden, kimi pişkinliğinden, kimi iyi niyetinden, kimi bilgisizliğinden, kimi idraksizliğinden, kimi ümitsizliğinden ama kahir ekseriyeti şuursuzluğundan, keskin derin anlayışına sahip olmamalarından böyle söylüyor.
En zorba iktidarlar döneminde bile iyilikten nasibini alanlar olmuştur. En beceriksiz iktidarlar bile bir şeyler yapmıştır. Yapılanı yapılmadı demek insanlığa sığmaz. Ama yapılan iyilikler yanında kötülükleri görmezden gelmekte ne insanlığa ne de Müslümanlığa sığar!
Hayır, hasenat kurumları, evleri, mekânları, bu kadar arttı, mütedeyyin insanlar bu kadar arttı içeriğini tartışmıyor bunlara tamam diyoruz. Peki, hiç olmadığı kadar kilise evler arttı, kötü işlerin yapıldığı evler arttı, yolsuzluk ve hukuksuzluk sıralamasında bir iyileşme yok.
Televizyon ekranları hiç bu kadar rezilliğe şahit olmadı, din hiç bu kadar içi boşaltılarak servis edilmedi, din adına dine zarar veren şarlatanlar hiç bu kadar rahat pazarlanmadı, boşanma oranları rekor üzerine rekor kırıyor, peki bunlar ne olacak? Susunca bunlar düzelecekse biz de susalım!
Mili gelir arttı deniyor ama biliyoruz ki bunun halka yansıması yok, gerçekliği yok. Artık sanal ortamda “Milli Gelir 10.000 dolarmış bana bu kadar düşmediğine göre hakkımı yiyenlere haram olsun” mesajları dolaşıp duruyor.
Ne hikmetse Milli Şefin zorbalıklarını millete anlatarak pirim yapanlar, tarih ibret alınmak içindir, bu millet ibret alıyor ve o zihniyete iktidar vermiyor! Siz şunu söyleyin o dönemde bu ülkede bu kadar gay var mı idi, fuhşiyat bu kadar aleni yapılabiliyor muydu? Din zülüm altında idi ama saf halini koruyor idi hiç bu kadar özünden koparılmamış, Ab fonları ile semavi dinler şaklabanlıklarına meze olmamış idi. Her türlü menfi duruma rağmen bu kadar toprak satışı olmamış idi. Onlar her halde sırta alınıp götürülmeyeceğini bilmiyorlar idi!
Yüce kitabımızda iyiliğin emri ve kötülükten sakındırılması bahsinin geçmesi, toplum huzurunun, kötülükler azaldıkça artmasından dolayıdır. Yalan yanlış rakamlar ile belli bir zümreyi rahat ettirerek kalkınma olmaz, adaletsizlik ve kötülükler de ortadan kalkmadan da toplum mutlu ve bahtiyar olmaz.
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir”.Tevbe S.71.Ayet