Garip gripler
Bundan yaklaşık on yıl öncesine kadar grip dendiğinde akla, özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde, üşütmeden kaynaklanan, hafif ateşle ve aksırık tıksırıkla devam edip iki üç gün içinde geçen hafif hastalık akla gelirdi.
Bu hastalığa tutulanlar genellikle de doktora gitmez ve ilaç kullanmazdı. Ya sıcak ya da özellikle içinde C vitamini bulunan gıdalar alır, bir iki gün istirahat eder ve yakalandığı gribi atlatırdı.
Çünkü bilirdi ki, insandan insana geçmekle beraber yani bulaşıcı olmakla beraber grip ölümcül bir hastalık değildi.
Ancak son yıllarda garip gripler ortaya çıkmaya başladı. Önce ‘Kuş Gribi’ denen bir tür grip ortaya çıktı ve tedbir alınıp tedavi edilmediğinde ölümcül hale gelebiliyordu.
Aşı bulma çalışmaları ve tedavi yöntemlerinin belirlenmesi için tıbbi çalışmalar yapılarak tam bu hastalığın önüne geçildi derken bu defa da ‘Domuz Gribi’ denen ve daha da tehlikeli bir grip çeşidi ortaya çıktı. Üstelik kuş gribinden daha tehlikeli bir grip çeşidi olarak.
Önümüzdeki yıllarda daha ne tür gripler ortaya çıkacak ve insanlık için ne tehlikeler taşıyacak bunu bilemeyiz… Umarız bu tür ölümcül yeni gripler veya hastalıklar tüm insanlığı tehdit etmez.
Tabii bu tür bilinmeyen garip gripler ortaya çıkınca da bir çok kişinin kafasında “Tıp ve teknoloji alanında gelişmiş ülkeler bu hastalıkların mikrobunu üreterek, diğer ülkelere gönderiyorlar mı?, Yani bu hastalıkların mikropları bu ülkelerce bir çeşit kimyasal silah olarak kullanılmak üzere tıbbi laboratuarlarda üretiliyor mu? Böylece dünyada hâkimiyetlerini, kurmak mı istiyorlar?” düşüncesi ortaya çıkıyor.
Bu olasılık küçük de olsa bir ihtimal ancak, bu tür yeni yeni hastalıkların ortaya çıkmasının başlıca nedeni tamamı hormonlu olan gıdalardır. Bu gıdalar vücudumuzun, organizmamızın normal işleyişinin bu hormonlu gıdalar nedeni ile düzeninin bozulmasıdır.
Eskiden sadece mevsiminde bulunan sebze ve meyveler bu gün artık her gün marketlerde, pazarlarda, manavlarda ve seyyar satıcılarda satılır hale geldi. Fiyatları mevsimine göre değişse de artık her türlü sebze ve meyveyi buralardan almak mümkün.
Mevsimi dışında yetişmiş olan sebze ve meyveler de suni bazı ilaçlar, hormonsal bitki gıdaları gibi teknikler kullanılarak üretilmektedir. Üretim böyle olunca da bu gıdalar organizmamızın işleyiş dengesini bozmakta ve böylece adını o güne kadar duymadığımız hastalıklar ortaya çıkmaktadır. Genellikle de ortaya çıkan bu hastalıklar, zamanında müdahale edilip tedavi edilmez ise ölümcül olabilmektedir.
Tabii çeşitli etkenlerle havamızı, suyumuzu kirlettiğimiz ve daha sonra da bu kirli havayı soluduğumuz, bu kirli suyu içmek zorunda kaldığımız da dikkate alınır ise dünyanın tabii dengesinin ne kadar vahim şekilde bozulduğu daha iyi anlaşılır.
Ayrıca zamanımızın, özellikle büyük yerleşim merkezlerinde ortaya çıkardığı yaşam şartlarındaki zorluğun meydana getirdiği stres ve sıkıntının da vücut dengemizin bozulmasında rol oynadığı muhakkaktır.
Oysa her şeyin tabii düzeninde gittiği dönemlerde dünya daha bir yaşanılır idi. Adı duyulmadık ölümcül hastalıklarla sık sık karşılaşmıyorduk. Sanırım böyle giderse gün geçmeyecek ki, yeni yeni tehlikeli hastalıklar ortaya çıkmasın.
Tüm bunlardan sonra söylenecek en önemli şey “Aman griptir ne olacak, geçer.” demeyelim en kısa sürede en yakın sağlık kuruluşuna başvuralım. Aman ne olacak demenin sonucu eyvah demek olmasın.