Farkında olmak
Yıllar önce avukat bir anne ve babanın çocuğuna ders vermek için evlerine gitti. ÖSS yi kazanmasını isteyen ailesi, dershaneye göndermelerine rağmen bir sonuç alamamışlardı. Evde ders vermeye gelen öğretmenler, şımarıklığından başa çıkamayınca korkup kaçmışlardı.
(Eski Türk filmlerinde bu olaya çok rastlamışızdır.)Yeni gelen öğretmene aile, “Ne yap et bu çocuğu eğit!” dediler.
Dersi anlayacak kapasitede olmasına rağmen genç, öğretmenini dinlemiyordu. Ders saati, bir saat daha uzatıldı. Öğretmen gence dikkatli baktı. Hayatını çekip çeviremeyecek büyük zorluklar yaşıyordu sanki.
Onunla bir anlaşma yapmaya karar verdi. “Hangimiz bir hata işlersek, birbirimize ceza vereceğiz. Verilen ceza asla red edilmeyeceği gibi, kimlik durumuna göre de ayırım yapılmayacak!”
Genç şaşkın şaşkın öğretmenin yüzüne baktı. Öğretmen kendini onunla eş değerde tutuyordu. Çok düşünceli mediatif bir ruh hali vardı gencin. Anlaşmayı kabul etti. Öğretmenin anlattığı dersi dikkatli dinlemeye başladı. Öğretmen de gencin gözlerinin içinde, hata yapmamak için çaba sarf ettiğini görüyordu.
Ruhuna bu özelliği yayıldıkça ona, “Dünyayı etkileyebilecek bir insan olursun.” dedi. Genç şaşırdı.
Nasıl olacak ki?
“Kendini her şeyin üstesinden gelebilecek kadar, yeterli bulduğunda anlarsın.”
İnsan olmanın özü kendini yönlendirmektir. En derin korkumuzda bizim yetersizliğimiz değil mi?
Benimle, öğretmen olmanıza rağmen bir anlaşma yaptınız Üstelik, bana hiç kızmadınız, diğer öğretmenler korkup kaçmışlardı?”
“Bir insan kendi korkusundan kurtulduğu zaman, varlığı ile kendiliğinden insanları özgürleştirir. Korkak bir insan için dün, yarını esir alır.”
Yıllar sonra gençle karşılaştığında, okumuş meslek sahibi olmuştu.
Öğretmenine;
“Benim içimdeki potansiyeli görmüştünüz. Bu düşünceniz ruhuma yerleşti ve hayatımdaki bütün farkı yaratan oydu. Hayatımın en derin ve gerçekten gidişatını değiştiren benimle konuştuğunuz o zamanı hiç unutmadım. dedi.”
Bu olayı bana kendi yaşamında hayatın en derin ve gidişatını değiştiren deneyimlerden yararlanan, emekli bir öğretmen anlattı.
Hepimiz ergenlik çağındaki bu gençlerin içlerindeki potansiyel gücü çıkarabiliriz.
Onlara, davranışlarından ayrı bakmak için içimizdeki o büyük gücü kullanalım. Elbette meslek hayatınızda başınızdan size hiçbir seçenek tanımayan şeylerde geçmiştir.
Fakat onlara tepki verecek seçme gücüne sahibiz. Bu öğretmen, kişisel farkındalığı ile kendi irade gücünü kullanmıştı.
Şu başıboş sıra dışı işlerle uğraşan gençlere bakıyorum. Kendilerini güvensiz hissetmelerinin, ürkek davranmalarının bilgece hiçbir yanı yoktur. Nereye yelken açacaklarını bilemiyorlar. Aynı esen rüzgârla bir gemi doğuya, öteki batıya yelken açar. Yolumuzu belirleyen fırtına değil, yelkenlerin yönüdür. En büyük korku karanlık değil, insanın ışığıdır. Harika, yetenekli ve olağanüstü çocuklar yetiştirmek için saatin geç olduğuna aldırmayın, o yelkenin kumaşını dokumaya başlayın…