Ey iman edenler, iman edin… !!!
Ey iman edenler! Allah’a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab’a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır. (NİSA S.136. Ayet)
Kendine bağlı olanları uyaran ve daima uyanık olmaya davet eden Rabbimizin bu beyanı, uyarı olduğu kadar aynı zamanda yarattıklarını da ne kadar iyi tanıdığının ve Kitabımızın tüm zaman ve nesillere hitap ettiğinin en büyük işaretlerindendir.
Ülkemizin ve içinde bulunduğumuz zamanın acayiplikleri dikkate alınınca, insan olarak unuttuğumuz bu uyarının hatırlanması gereği hâsıl olmuş gözüküyor.
İman ettiğini söyleyen bizler gerçekten iman etmiş miyiz buradan başlamak lazım. Atalarımızın dini üzerine gelenek katkılı bol bol muhafazakârlık zehri ekilmiş inancımız bizi mümin yapmaya yeterli mi?
Kitabımız bize ey iman edenler derken şu şartları taşımamızı istemektedir:
-Amentü şartlarına şüphesiz iman! Allah’a (c.c), Meleklerine, Kitaplarına, Peygamberlerine, Ahiret Gününe-Kadere (Hayrın ve Şerrin Allahtan Geldiğine) inanmak. Bunları lafızdan öte yaşamayı ve uygulamayı istemektedir.
-Namaz kılmayı, hayır ve hasenat yapmayı, sadık amel işlemeyi, cihad yapmayı, kâfirleri dost edinmemeyi, zulmetmemeyi, haksız yere mal yığmamayı, haddi aşmamayı ve diğer Müslümanları kardeş bilmeyi iman edenlerin vasıfları olarak belirtmiş, bu vasıflar et, kemik ve kan olarak amentü şartları olan ruhla birleştirip bir şekle büründürmüştür.
Yani imanın kimde olduğu bellidir! Birilerinin keyfine bırakılmamıştır. İman etmenin onurunu yaşayanları da Rabbimiz boyası ile boyamıştır!
Bu uyarıyı günümüze taşıyacak olursak: Başbakan, Sayın Ahmet Davutoğlu’nun “İmar artışını öğrenip, oradan arsa almak haram kazançtır” açıklamasına muhatap olanlar bu uyarıya açık açık muhataptırlar.
Yaşadığımız şehir bize emanet iken bu şehri rant gibi görüp kafalarına göre her daim imar değişikliği yapanlar bu uyarıya muhataptır.
Kadim değerlerimiz bize, ehliyet liyakat çerçevesinden görev verilmesini emrederken yandaşına, yalakasına ve kullanabileceği adamlara buraları tahsis edenler bu uyarının muhatabıdır.
Rabbimiz kâfirleri dost edinmeyin derken, onlar ile dostluktan makam ve mevki edinenler, onların programlarını Müslümanlara kurtuluş reçetesi diye sunanlar bu uyarının muhatabıdır.
Haksız yere mal yığmayın denirken, kazandığı haram ile lüks hayat içinde geçmişini unutup, globalizm etkisini iliklerine kadar hissedip, bunu başarı diye sunan zavallı, bu uyarı sanadır.
Haddi aşıp, mal yığıp, şakulü kayınca kendini uyaran kardeşlerine gazlanıp hırslanan zavallı, Müslümanları kardeş bilmen gerektiği için bu uyarı sana.
Bir zamanlar yaptığı iyilikleri hala Müslüman kardeşlerinin başına kakar gibi yıllar boyu abilik, reislik gibi makamlar ile geçinenler boğazlarından yıllar boyu emek namına bir şey geçirmeden geçinenler bu da zulümdür bu uyarı size de hitap etmektedir.
Yine kitabımızın bir uyarısı ile kendi kendimizi uyaralım, uyaralım ki uyanık kalalım :“İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece “İman ettik” demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?” Ankebut S. 2. Ayet