En Kolayı Yönettiğini Sananı Yönetmektir
Daha önceleri “Yöneticileri Yönetmek” adlı bir köşe yazısı da yazmış, orada: Ama yönetici yönetim erkini kullanamıyor ve taşıyamıyor ise onu orada çalışanlar yönetmeye başlar demiş idim.
O yazımı: Yazımızı bir nükte ile nihayetlendirelim: İlk meclisteki milletvekilliği sırasında Mehmet Akif i ziyarete gelen dostları kendisine, o günlerde isimleri çok geçen bazı devlet adamları hakkındaki düşüncelerini sormuşlar. Akif in cevabı bir tavsiyeden ibaret olmuş: Ülke geleceğinden ümit kesmek istemiyorsanız büyük adamları yakından tanımayınız diyerek bitirmiş idim.
Ülkemizin içinde bulunduğu gelişmişlik düzeyi jeopolitik ve konjonktürel durum algı operasyonlarına açık hale getirmiş, hakikat yitirilmiş, her gün değişen gündemlerle birlikte hak batıl birbirine karışmış durumdadır.
Yönetim bir bilimdir. Çobanlıktan aile reisliğine, oradan ülke yönetimine kadar esasları, unsurları, etkileyen faktörleri olan bir mekanizmadır. Büyüdükçe sistem kurulması gerekli olan bir hareket tarzıdır. Hem de müdahaleci bir tarzdır!
Yönetim bilimi; planlama, organizasyon, personel, sevk ve yönlendirme, koordinasyon, denetleme ve bütçeleme süreçlerinin bileşkesidir. Ama değerler bütünüdür! Değerleriniz yani vazgeçilmezleriniz belli değil ise yönetmiyor yönetiliyorsunuz demektir.
Yönetimsel değerlerimizi; inancımız, dünya görüşümüz, ilişkilerimiz, hedeflerimiz, karakterimiz, davranış biçimimiz, tarzımız, kontrol anlayışımız ve idari felsefemiz belirler.
Bir değeri olmayan veya değeri sadece sözde olan ya da değerleri sürekli değişen, yönetim biliminin içerdiği unsurlardan bir veya birkaçı hususunda beceriksiz olan biri çok iyi yönetici oluyorsa emin olun ki onu da birileri çok iyi yönetiyordur.
Yönettiğini sanan yöneticiyi tanımak zor değildir. Anlamak için altta yazacaklarım var mı yok mu bir bakmak lazım!
-Bulundukları makama, zorluklardan çok kolay kurtularak gelmişlerdir! Ya da birilerince atanmışlardır.
-Makamı elde edecek liyakat ve ehliyetten uzak olup, onu destekleyen dış destekçilerin katkıları ile gelmişlerdir!
– Makamlara gelişleri hep şaibeli olmuş olup, servet ve birikimleri de şaibeye açıktır.
-Söyledikleri ile yaptıkları arasında uçurum vardır. Doğru şeyler söyler, yanlış şeyler yaparlar.
-Destekçileri; yönetim kadrosunda olanlar daha düne kadar istemeyip küfredenlerden ya da seçtiği kendi gibi çapsızlardan oluşur, alt kadro ve tedarikçiler de gerçeklerden çok hikâye ve algılar ile avunur.
-En çok bunların reklamı yapılır! Tanıtım ve reklam harcamaları çoğu zaman icraatlarının önüne geçer.
-Esasa taalluk etmeyen kazanımlar çok olsa da dönüp bakıldığında, temel değerlerden uzaklaşılıp geleceğin kaybedildiği, vicdan ehli herkesin kabul edeceği bir hakikat halini alır.
Yönetildiğini bilip gününü gün eden yönetici mi yoksa, yönetildiğini bilmeyip ahkam kesen yönetici mi daha kötüdür, onun kararını da sizlere bırakıyorum.