Bu kadarına da pes doğrusu!
Gazetemiz, halkın gerçek duygularına tercüman olması, ilçemizin ‘yok’larını gündeme taşıması bu ve benzeri konulardaki objektif yayını siz değerli okurlarımızdan her zaman destek bulmuştur.
Gazetemizde “Ölümüne vurgun yapıyorlar” başlığı altında yayınlanan haberimiz Esenler gündemine adeta bomba gibi düşerken, bunun sessiz sedasız geçiştirildiğine şahit olurken ilçemiz halkının nasıl soyulduğuna da şahit olduk.
Haberimizi okuyanların nasıl hayretler içerisinde donakaldığını görür, “bu kadarı da olmaz, olmamalı” veya “pes doğrusu insan hayatı bu kadar ucuz mu?” dediğini duyar gibiyim.
Konu nedir, önce onu açıklayalım:
Esenler esnafının en büyük dertlerinden biri hemen hepimizin bildiği gibi yıllık olarak verilen ve her yıl yenilenen işyerlerine geçici ruhsat konusudur. Esnafımız bu ruhsatların bir defada daimi olarak verilmesini istiyor. Çünkü her yıl ruhsat almak için aynı bürokratik işlemleri yapmaktan haklı olarak her daim şikâyet ediyorlar.
Esnafın bu şikâyeti 29 Mart yerel seçimlerine de yansıdı.
29 Mart 2009 yerel seçimler sürecinde daimi ruhsat ile ilgili kendisine gelen şikâyetler karşısında seçimlerden galip çıkması halinde “tüm esnafa daimi ruhsat vererek geçici ruhsat uygulamasını kaldırıp esnafı rahatlatacağım” diyen Göksu, Başkanlık koltuğuna oturmasının ardından sözünü tuttu ve esnafın isteğini yerine getirdi. Ruhsat alabilmek için evraklarını temin edebilen esnaf, daimi ruhsatını alabiliyor. Ancak, Esenler esnafının bu isteği hemen yerine getirilebilecek türden bir istek değildir.
Nedeni ise şöyledir;
Bir iş yerine daimi ruhsat verilebilmesi için öncelikle o iş yerinin bulunduğu binanın ruhsatlı olması gerekir. İkincisi ise bina bittikten sonra binanın gerek konut gerekse iş yeri olarak kullanılması için bina iskân ruhsatı veya bina kullanım ruhsatının alınmış olması gerekir.
Tabii tüm bunların yapılabilmesi için de vatandaşın yasada belirtilen belli miktardaki ruhsat harcını devlete ödemesi şartı aranır. Diğer bir anlatımla bina kullanım ruhsatının veya diğer deyişle iskân ruhsatının verilebilmesi için söz konusu olan bina, ruhsatına ve projesine yüzde yüz olarak uygunluğu şartı aranır.
Yani binada, ruhsatında ve projesinde belirtilenin dışında, ek kat veya çıkıntı olmaması, yine yapı ruhsatında ve projesinde belirtilen inşaat alanı miktarını aşmaması, katların belirlenen miktardan fazla olmaması gibi şartlar aranır.
Bir bina, yukarıda belirtilen yasal koşulları taşıyorsa ancak o iş yerine daimi çalışma ruhsatı verilebilir.
Bir diğer yol ise 9207 sayılı İşyeri Açma ve Çalıştırma Yönetmeliği gereğince bir işyerinin bulunduğu binanın depreme dayanıklı olduğuna dair rapor alınarak daim ruhsat verilebilmesidir. 9207 sayılı yasaya istinaden bir binaya depreme dayanıklıdır raporunu Yapı denetim firmaları ya da Üniversitelerin inşaat alanında eğitim veren Fakülteleri, yani inşaat fakülteleri verebilmektedir.
Bu durumlar ilgili yasada açıkça belirtilirken öyle sanıyorum ki, Sayın Başkan seçim sürecinde Esenler’deki yapılaşmadan ve Esenler’deki binaların yüzde seksen beşinin kaçak olduğunu biliyor olmuş olsaydı, esnafa bu yönde bir söz vermeyecek ve asla böyle bir riskin altına girmemiş olacaktı.
Sonuçta esnaf, Seçimlerden zaferle çıkan Başkan’a seçim sürecinde verdiği vaadini hatırlatarak daimi ruhsatların verilmesini talep edince Belediye, binalara depreme dayanıklılık raporu alarak bu işin çözülmesi yoluna gidilmesine karar verdi. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi Esenler esnafının bu isteği hemen yerine getirilebilecek türden bir istek değildir.
Binanın raporla ilgili teknik yönü
Bir binaya sağlam raporu verilebilmesi için binanın belli yerlerinin röntgeninin alınması gerekir. Bunun nedeni demir aksamı usulüne uygun döşenmiş midir? Bunun kontrol edilmesidir.
Yine bu binadan beton örnekleri alınarak bunların yetkili laboratuarlarda tahlil ettirilmesidir Böylece beton aksamının tekniğe uygun olup olmadığı belirlenir. Ayrıca bu tahliller ile binada zaman içinde meydana gelen yaşlanma ve yıpranmalar ile bunun binanın sağlamlığına olan olumsuz etkisinin derecesi belirlenir.
Ancak bu tür tahlil öncelikle sadece bir binanın altındaki dükkânla değil, tüm bina ile ilgili olarak yapılır. Yani binanın her katının belli bölümlerinin röntgenleri alınır. Yine binanın her katından beton örnekleri alınarak tahliller yapılır. Bu da tabii oldukça masraflı ve zaman isteyen bir iştir.
Peki, Esenler’deki tatbikat nasıl?
Gazetemizde yayınlanan “ölümüne vurgun yapıyorlar” başlık haberi okuduğumuzda Esenler’deki bu tatbikatın hiç de tekniğe ve yasaya uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Haberden anlaşıldığı gibi sadece iş yeri kontrol edilmekte binanın diğer katları ile ilgili hiçbir işlem yapılmamaktadır. Bu aynen doktorun elinde ve kolunda sakatlık yok o halde sen hasta değilsin, tüm vücudun sağlam diye rapor vermesi gibi bir şey. Yani binanın hiçbir röntgeni çekilmiyor. Hiçbir yerinden beton örneği alınmıyor. Ve binanın sağlamlığına karar verilerek depreme dayanıklılık raporu düzenleniyor.
Hatta bazı Yapı Denetim Büroları iş yerini şöyle bir gezip “Binada çatlak görülmediğine ve depremde oturma yapmadığına dair gözlem raporudur” şeklinde baştan savma bir raporla işi geçiştiriyor.
Gerekli teknik incelemeler yapılmadan böyle bir raporun verilemeyeceğini kendisi de biliyor ama belli ki, işin içine para girince haksız kazanç bile olsa her şey hallolabiliyor. Peki, nasıl bir cesaret. Cahil cesareti desen değil. Bilgili kişi cesareti desen hiç değil. Her halde sadece kazancın verdiği cesaret olsa gerek. .
Bu usulsüz uygulama bize şunları göstermektedir. Birincisi 17 Ağustos 1999 depreminden hiçbir ders almadığımızı, ikincisi maddiyatın her şeyin üzerinde tutulduğunu. Hatta paranın insan hayatından bile, önemli olduğunu.
Allah korusun, olası bir İstanbul depreminde bu binalar çöktüğü ve bu iş yerlerinde insanlar öldüğü zaman bunun hesabını gerek bu dünyada yargı karşısında gerekse öbür dünyada nasıl verecekler bu insanlar. Bu durumdan ortaya çıkan ders şu, tahsille her zaman gerekli eğitimin kazanılmadığıdır.
Belediye de sorumludur
Şimdi Belediyemizin yapması gereken bu raporların gerekli teknik ve yasal incelemeler yapıldıktan sonra verilip verilmediğini araştırmaktır. Bunun için de binanın röntgenleri ile laboratuar tahlil sonuçlarını isteyerek bunun kanıtlanmasını talep etmektir.
Eğer rapor usulüne ve tekniğine uygun değil ise bu iş yerine iş yeri ruhsatı vermemek ve bu raporu düzenleyen ile düzenletenler hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına ve Bayındırlık Bakanlığına suç duyurusunda bulunmaktır.
Aksi halde bu usulsüz raporlara dayanarak işlem yapanlar da düzenleyenler kadar sorumlu olacaktır.
.
Bu usulsüzlükleri yaparak halkı ve esnafı soyanlara yuh olsun diyoruz ve bu konu ile bu usulsüzlükleri yapanları sonuna kadar takip edeceğimizi ve esnafımızı bu kişilere karşı uyanık olmaya davet ediyoruz. Bu tür raporlarla halkı ve yetkilileri kandırmaya çalışan açıkgözlere bir sözümüz daha var. Napolyon gibi “Para, para, para” diyeceğinize biraz da “İnsan sevgisi ve insana saygı” sözcüklerini tekrarlayın