Acı değil mi?
Son zamanlarda tekrar alevlenen başörtü meselesi ülke gündemine yine oturduğu için bu konuya bir kez daha değinmek, istedim. Çünkü sırf başörtüsü yüzünden okuyamayan genç kızlarımızın acılarını yakından biliyorum. Başörtüsü yüzünden umarım kızlarımız bundan sonra okulundan alıkonulmaz ve vatana millete faydalı birer insan olarak eğitimlerini sürdürebilirler.
Hemen hepimiz biliyoruz ki yıllardır bu konu kimi kesimlerce ideolojik olarak değerlendirilirken, konuya taraf olan olmayan birçok kesim tarafından da farklı görüşler ortaya atılmaktadır. Yıllardır öyle içinden çıkılamaz bir hale gelmiş ki, geride kalan birçok hükümet birçok Başbakanlar dahi buna bir çözüm bulamamış.
Ülkemizin değerli yazarları konu hakkında çeşitli fikirler ortaya atmış, yazmış- çizmiş ama bugüne baktığımızda bir arpa boyu bile yol alınamadığını açıkça görüyoruz.
Malum, başörtüsüyle ilgili yazıp çizenler, televizyon ekranında tartışanlar arasında, ‘kamusal alanda kalksın diyenler de var, bu yasak devam etsin diyenler de var. Bilindiği üzere kamusal alan, milletimizin hizmet aldığı yerlerdir. Çocuklarımızın eğitim ve öğretim gördüğü yerlerdir.
Kamusal alan, malum ancak yüce Türk Milletinin varlığı ile var olabilen yerlerdir. Bu kurumların başında bulunanlar ise halkın hadimi ve hizmetinde olması gerekenlerdir.
Hal böyleyken, millete tepeden bakan ve sen kamusal alanda başörtünle çalışamazsın, memursan başını örtemezsin, öğrenci isen okuyamazsın denebiliyor. Peki, bunları kim söylüyor, devletin kurumlarının başında olan idareciler söylüyor.
Bir kurumun başında olanlar maalesef, bu tarz davranışı ile ideolojik ve bazı mülahazalar ile bu millete cahilliği reva görüyorlar.
Oysa ki İslam dini değerler manzumesi içerisinde olan bir başörtüsü meselesi yüce Allah’ın kitabı olan Kur’an da bildirdiği bir emirdir.
Kur’an kadınlarımıza, analarımıza, bacılarımıza, kızlarımıza bu örtünün nasıl olacağının tarifini yapmış, yani bir namaz gibi, bir zekât gibi ve bir hac farizası gibi olmazsa olmaz kılmış, İslam’ın değerlerinden, şartlarından tartışılamaz olan vahiy olarak insanoğluna tebliğ edilmiştir.
Durum apaçık böyleyken, günümüz Türkiye’sin de dünyevi insan söylemi ve kaidelerine bile kutsallık atfedilebilmekte, yüce Allah’ın emir ve kaideleri üzerine tartışmalar çıkartılabiliyor, yasaklar konulabiliyor maalesef. Bu durum hepimiz biliyoruz ki günümüz Türkiye’sine yakışmıyor.
Hal böyleyken hala analarımızın, bacılarımızın eşlerimizin başını örtme ibadetini yerine getirmelerine imkân verecek demokratik bir ortamın oluşmamış olması ülkem adına üzüntü verici değil mi?
Bir yanda okula gidememiş olan kızlarımıza “Haydi kızlar okula” diyerek ülkemiz çapında okuma- yazma kampanyaları düzenlenirken, kimi siyasi partilerin hala bu yasaktan hoşnut olmaları üzücü değil mi?
Ülkeyi idare etmeye talip olan kimi partilerin halk nazarında yasaktan yana görülmeleri ve bir takım ilkeleri ileri sürmeleri ve hatta zaman zaman daha da ileri giderek neredeyse inkârcılık konumuna gelmeleri acı değil mi?
Kimi siyasi parti yetkililerinin halkın değerlerini ve hassasiyetlerini hâlâ idrak edememiş, anlamamış ve içlerine sindirememiş olmaları, halktan kopuk bir şekilde yaşıyor olmaları, kendi yaşadıkları gibi siyaset yapmaları acı değil mi?
İnanıyorum ki,
Eğer toplumun büyük çoğunluğu tarafından bu kutsal emir üzerine yaşandığı ve öyle de amel edildiği bir anlaşılsa ülkemizde başörtü diye bir mesele kalmayacak. Hoşcakalın…