Vah İstanbul vah!
Son yağan yağmurlar sonrasında başta Silivri, Selimpaşa, Çatalca, Pendik ve İkitelli olmak üzere İstanbul’un bir çok yerini sel suları doldurdu. Koskoca Megakent İstanbul’da yüzlerce ev yıkıldı, yüzlerce araç denize sürüklendi.
Hatta TEM otoyolu bile bu sel felaketinden nasibini aldı ve yer yer geçit vermedi.
Peki bu felaketin baş sorumlusu mevsim ortalamalarının çok üstünde yağan yağmur mu? Elbette onun da etkisi var, ama baş sorumlu yağmur değil!
Siz her tarafın beton yığını haline gelmesine göz yumarsanız ve suyu emecek toprak bırakmazsanız baş sorumlusu, yağan fazla yağmur değildir.
Siz yıllardır buradan su gelmiyor, o halde bir şey olmaz zihniyeti ile kuru dere yataklarının ağzını yol yaparak veya bina yaptırarak kapatılmasına göz yumarsanız, bunun baş sorumlusu yağan fazla yağmur değildir. Halbuki tabiat o kuru dereyi bir gün kullanmak üzere düzenlemiştir. Ve belli ki, geçmişte de defalarca kullanmıştır. Yoksa o kuru dediğiniz dere yatağı, durup dururken oluşmamıştır.
Siz her tarafın betonlaşmasına göz yumar ve koskoca megakentte ağaç bırakılmamasına ses çıkarmazsanız, hatta ormanlık alanların tahrip edilerek betonlaşmasına ses çıkarmazsanız, bunun baş sorumlusu fazla yağan yağmur değildir.
Siz oluşabilecek sel sularını tahliye edebilecek yeraltı kanalları yerine günü geçiştirme anlamında alt yapı tesisleri yapar ve iş yapıyor görünürseniz bunun baş sorumlusu yağan fazla yağmur değildir.
Siz evlerin subasmanlarını arazinin topoğrafik yapısına ve ileride olası bir felaket karşısında tehlikeyi mümkün olduğunca önleyecek seviyede yaptırmaz ve sadece toprağın yüzü ile aynı seviyede yapılmasına göz yumar, ses çıkarmazsanız bunun baş sorumlusu fazla yağan yağmur değildir. Adı üzerinde su basman. Bizde ise bu sadece toprak çıkan olarak kullanılmaktadır. Toprak seviyesinde bırakılır. Oysa bunun yüksekliği olası bir sel felaketinde suyun eve girmesini önleyecek veya girse bile en az zarar verecek seviyede olmasını sağlayacak yükseklikte olmalıdır.
Siz dere ağızlarına bina yapar ve yapılmasına ses çıkarmazsanız, dereleri daraltır veya üzerini kapatırsanız felaketin baş sorumlusu fazla yağan yağmur değildir.
Tabiatın dengesini bozduğunuz zaman bilin ki, gün gelir o tabiat sizin ondan aldığınızı fazlası ile sizden geri alır.
Bunun baş sorumlusu sorumsuzca davranan ve ileriyi göremeyen veya adam sende deyip görmezden gelen, başta Büyükşehir Belediyesi ile sorumlu belediyeler olmak üzere, tüm yetkili ve ilgili devlet kurumlarıdır.
Her aşırı yağmur öncesinde basından duyarız veya okuruz. “Meteorolojiden verilen bilgiye göre falan yerde aşırı yağmur yağacağı gerekçesi ile vatandaşlar gerekli tedbirleri alması için yetkililerce uyarıldı.” Peki bu gerekli tedbirler nelerdir. Kimse bilmez. Esasen zamanında yetkililerce gerekli tedbir alınmadığından o saatten sonra hele hele vatandaşın alabileceği bir tedbir de yoktur. Sadece yapabileceği evi sel tehlikesi ile karşı karşıya ise orayı terk edip bu konuda daha güvenli yer olan bir akrabasına veya tanıdığına ait bir eve geçici olarak sığınmaktır. Başka yapabileceği bir şey de yoktur.
Halbuki zamanında sorumlu kuruluşlar gerekli tedbiri almış olsalar idi, vatandaşın bir tedbir almasına büyük ölçüde gerek kalmazdı.
Şimdi suçu ya daha önceki yerel yöneticilere atarak veya yağmur tahmin edilenden daha fazla düştü o nedenle bu oldu demek sureti ile yağmura yüklemeye kalkıyoruz.
Herhalde otoban yolu bir buçuk metre su altında kalan tek ülke bizizdir. Veya birkaç ülkeden biriyizdir.
Her felaketin arkasından yetkililerimiz “Büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık.Allah bir daha böyle bir felaketi ülkemize, şehrimize yaşatmasın.Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Tüm felaketzede vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyoruz. Devlet yaralarını sarmak için her zamanki gibi vatandaşımızın yanında olacaktır.” Nevinden nutuklar atar. Ancak gerekli tedbirlere gelince işte o tedbirleri yeterince almaz.
Halbuki yara sarmada kullanacağı paraları sağlıklı alt yapı oluşturmada ve gerekli tedbirleri almada kullanmış olsa olası afetler bu kadar derin yaralar açmaz.
Umarız bazı şeylerden ders almayı öğreniriz. Ve hataları tekrarlamayız.