Sivil savunmanın önemi
Geçtiğimiz günlerde ilçemizde Sivil Savunma Günü ve Deprem Haftası kutlandı. Kutlamalar çeşitli toplantılar ve slâyt gösterileri ile hafta boyunca devam etti. Ülkemiz için, insanlarımız için sivil savunmanın önemi çeşitli yönleriyle katılımcılara anlatılmaya çalışıldı.
Ancak, hayati önem arz eden bu toplantılara halkın katılımı sağlanabildi mi? Hiç zannetmiyorum. Düzenlenen tüm toplantı ve gösterimlere yine birkaç memur ve öğrenci katılmıştır. Onlar da zorunlu olarak katılmışlardır. Bu toplantı ve gösterimlere katılımın az olmasının nedeninin seçim döneminde oluşumuzdan kaynaklandığını zannetmeyin. Her yıl aynı durum yaşanmaktadır maalesef.
Sıkıntı sadece bu tür toplantılara katılımcı sağlamada değil, aynı zamanda yasalar gereği kurulması ve sivil savunma konusunda eğitilmesi gereken ekiplerin oluşturulmasında da yaşanmaktadır.
Bu ekiplerde görev almak, kişilere adeta angarya veya işkence gelmektedir. Ekiplere isimleri yazılanlar listeden çıkarılmaları konusunda hemen ricaya gelirler. Oysa ileride bir hayat kurtarabileceklerini değerlendiremez veya önemsemezler.
Böyle olunca da bu ekiplerin oluşturulması ve güncelleştirilmesinde büyük sıkıntılar yaşanır.
Ekipler oluşturulduktan sonra da gerekli bilgileri vermek için düzenlenen eğitimlere gelmezler. Bunun için çeşitli bahaneler uydururlar. Oysa sivil savunma, ülkemiz ve insanlarımız için silahlı savunma kadar önemlidir. Hatta ondan daha önemlidir. Çünkü silahlı savunma savaşta cephede yer alır. Oysa cephe gerisinde bulunan kişilerin savunulması, kurtarılması gerekir. Bunu sağlayan da sivil savunma ekipleri ve sivil savunma konusundaki bilgilerdir.
Eğer gerek kimyasal, gerekse nükleer silahlar gibi kitle imha silahlarına karşı nasıl korunacağımızı bilmez isek cephe gerisinde kendimizi savunmamız ve hayatta kalmamız zorlaşır.
Ayrıca sivil savunma ekiplerinin ve bilgisinin sadece savaş sırasında değil barış zamanında da gerekli olduğu bir gerçektir. Deprem, sel, yangın gibi tabii afetlerde arama ve kurtarma çalışmaları sivil savunma ekipleri ve bilgisi ile olur.
Bu kadar önemli bir konuda duyarsız olan halkımız bir tabii afetle karşılaştığında veya bir dış saldırı tehlikesi ile karşılaştığında hemen bir şeyler öğrenme telaşına düşer. Ancak o zaman da iş işten geçmiş, geç kalınmış olur.
Çoğu zaman da bu bilgiyi o anda kendisine verebilecek kişi veya kuruluşu bulamaz. Çünkü o zaman bilgilendirme zamanı değil, uygulama zamanıdır. Oysa en güzel bilgi zamanında öğrenilen bilgidir.
Özellikle 1999 depreminden sonra tabii afetlere yönelik olarak bazı belediyeler ve gönüllü kuruluşlarca çoğu gönüllülerden oluşan Arama ve Kurtarma ekipleri oluşturuldu. Ancak henüz bunların sayıları yeterli değil. Kaldı ki, toplumun tümünün değilse bile çok büyük bir kesiminin sivil savunma konusunda bilgisi olması gerekir. Çünkü bir tabii afette veya savaş sırasında kurtarıcıyı beklemek yerine kendimizin kurtarıcı olması, hem kendimize hem de ailemizle yakınlarımıza büyük faydalar sağlayacaktır.
Trafik kazalarında bile bilgisizlikten kurtaralım derken öldürdüğümüz veya sakat bıraktığımız insanlara şahit oluyoruz. Davranışımız iyi niyetli ama, bilgisizliğimiz felakete yol açmakta.
Umarım bundan sonraki yıllarda bu konuya halk olarak daha duyarlı oluruz ve ileride hem kendimizin hem de çevremizdekilerin hayatını kurtarma konusunda bilgiler edinme ihtiyacını duyarız. 8 Mart dünya kadınlar günü kutlu olsun.