Ses Çıkartmayan Suç Ortağıdır
İnsan denen mahlûk, sosyal hayatın içerisinde insanlarla birlikte yaşamak zorundadır. Bu birliktelik insanlara çeşitli sorumluluk ve duyarlıklılar yüklemektedir.
İnsanoğlu, insanlık tarihi boyunca değişik evrelerden geçmiş, günümüze gelene kadar insanlık ve erdem adına zor badireler atlatmıştır. İnsanoğlu kimi zaman üç maymunu oynamış; görmemiş, duymamış ve konuşmamıştır. Bu ona geçici bir rahatlık verse de insanoğlu anlamıştır ki, bütün canavarları taviz ana doğurmuştur.
İnsanoğlu, tarih boyunca birliktelikler kurmak adına bir araya gelmiş bu bir araya gelişin karşısında düşman adı verilen başka gruplar oluşmuş, çıkar çatışmaları da insanlık tarihi boyunca insanın peşini bırakmamıştır. İnsanoğlu yine öğrenmiştir ki: “ Bir davaya inanları kadar inanmayanları da hizmet eder. Asıl düşman kayıtsızlardır.”
İşte kayıtsızlığın bir örneği olarak suça ses çıkartmamak, zımnen ona destek olmak manasına gelir. Hukuk tabiri ile yardım ve yataklık etmek demektir. Şimdi en basitinden, yaramaz bir çocuk daldaki kuşu avlayacak. İhtiyaç değil, sadece yaramazlık için yapıyor, yani bir nevi cinayet işliyor. Burada çıkartılacak bir ses, ya kuşun kaçmasını sağlar ya da nişan alıp vurma hazırlığı yapan küçük caninin hedefini şaşırmasına neden olur.
Bu örneği, insan öldürmeyi düşünen cani ölçeğine taşıyalım, sonuç yine aynıdır. Bu örneği toplumu toplu halde katleden ahlaksızlık denen katliama taşıyalım sonuç yine aynı olacaktır. Rüşvet ile irtikâp ile rantiyecilik ile toplum ve şehir katledilirken susmak bu katliamlara ses çıkartmamak suç ortağı olmak manasına gelir.
İyi insanlar; güzeli, doğruyu, adaleti ve hakkı birbirine anlatır. Kayıtsız insanlar ise vurdumduymaz bir şekilde bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın der. Ama insanlık tarihi şunu göstermiştir ki yılan onu sokmasa da onun çocuğunu sokmuştur.
Ses çıkartmayıp suç ortağı olmak, bu işin duyulmayacağı anlamına da gelmez. Midas’ın kulakları her zaman vardır! Ve katil cinayeti işlediği yere tekrar döner! Tekrar döndüğünde ilk vuracağı da yine ses çıkartmayanlar olacaktır. Bu bir nevi her devrim ilk önce kendi çocuklarını yer önermesidir!
Bazı insanlar hep kaptan olurlar, dümen kıvırma söz konusu olunca! Böyle insanlar genelde kişiliğini makamlarından almışlardır. Yaptıkları birçok şey suçtur ama makam ve güç onlarda olduğu için insanoğlu çoğunlukla onlara karşı konuşmaz. Bu suskunluk onları daha da çok azgınlaştırır. Başlarlar yanlışlarını yalanla kapatmaya. Burada da şunu unutmamak lazım otoriteye körü körüne inanmak gerçeğin en büyük düşmanıdır.
Erbakan Hoca 28 Şubat sürecinde belgeleri imzalamamış iken, O’nu imzaladı diyerek tahkir edenlerin, dik durmadı diyerek fitne çıkartanların 2004 te aynı belgeye imza atıp, bu gün o konuda sessiz kalmaları onlar açısından anlaşılabilir! Asıl şaşılacak ve garipsenecek durum ise onların bu yaptıklarına sözüm ona kazanımlar adına ses çıkartmayıp bizim haspaya da yakışıyor tavrına bürünenlerdir.
İnsanlık tarihi insanoğluna öğretmiştir ki : “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” ve küfür devam etse de zulüm devam etmez.