Mutlu insan
Zaman zaman köşemde, benim için çok anlamlı olan konulardan bahsettim. Aslında yazdığım kitaplarım ve makalelerim akademik tartışma getirecek düşünceler değil. Sadece bir bakış açısıdır. Esasen sizin dışınızda olan bir şey de değildir. Kim olduğunuzla ilgili ayrı tutulamaz esas gerçeğiniz üzerinizdeki bakış açısıdır. Buda bütün hikâyelerimi sizlerin yaşamlarınızdan esinlenerek yazdığımın bir gerçeğidir.
“Şehirler arası otobüste yolculuk yapan altmışlı yaşlarında bir kadın, uzun süre elindeki gazeteye bakıyordu. Yan koltukta oturan bir başka yolcu, dikkatini etkili edebilecek derecede kadına çevirdi. Kadın istifini bozmadan gazeteye bakmaya devam etti. Sonunda ona bakan yolcu dayanamadı sordu.
“Elinizdeki gazeteyle ne yapıyorsunuz?”
“Hiç okuyorum!!!”
“Gazeteyi ters tutarak mı okuyorsunuz?”
“Nerden anladınız?”
“İnsanların başı aşağıya bakıyor da ondan.” Kadın okuma bilmediğini saklamaya devam etti.
“Şey ben tersten nasıl okunur diye onun için bakıyordum.” Ön taraftan bir başka yolcu.
“Okuma bilmiyorum desene bacım! dedi. Yanında oturan genç birisi daha kötüsünü yaparak dedesine omzuna vurup;
“Sen okuyorsun da ne oluyor ki? Dede. Dedi.
“Okuyorum ama unutuyorum. Dedi adam.
“Okuyucular ikiye ayrılır. Hatırlamak için okuyanlar, unutmak için okuyanlar.
“Az bilmek için çok okumak gerek evlat! Diye dede torununa lafı yapıştırdı. Kızgınlığı devam ediyordu yaşlı adamın. Sert dille gazeteyi ters tutan okuma bilmeyen kadına. Sende ancak kendini kandırırsın. Senin gibiler satır aralarındaki o boşlukları ancak okur. Dedi.
Böyle sıra dışı dalgalanma neredeyse bütün otobüsü saracaktı. Otobüs muavini onları susturmayı başardı.
“ Kendini kurnaz bilen insanlar okumayı küçümserler. Basit insanlar ona hayran olurlar. Akıllı insanlar ise ondan yararlanırlar.” Francis BACON
Uzun yıllar önceydi. Ortaokulda Türkçe öğretmenimin söylediği bir söz; içimdeki gerçeği çıkarmama her zaman yardımcı olmuştur.” Hayatımda her gün yemek yemeği unutabilirim, fakat her gün okumayı, araştırmayı ve gözlemlemeyi asla unutmam.”demişti. Sınıfta kaç arkadaşımın kulağına bu söz küpe oldu bilemem. Oysa ben yılarca dediğini yaparak, her gün okumak için zaman ayırdım kendime. Fakat yıllar sonra yemek yemeye de zaman ayırdım. Baktım ki yediklerim yağ olarak sadece bende kaldı. Oysa okuduklarım ve gözlemlediklerim okuyucularımla, sevdiklerimle bütünleşerek çoğaldı.
CONFUCIUS şöyle der. “ Bütün gün yemek yemedim, bütün gece uyumadım, düşündüm. Hiç faydası olmadı. En iyi şey öğrenmekti.”
Bende bu yüzden kendime ait bir şey ortaya koymak istedim.
Sizin de bir hayalimiz varsa, ısrarcı ve tutarlı olun. İşte o zaman fırsatlar her yerde karşınıza çıkar.
Ve sizde yaptıklarınızla çoğalabilirsiniz. Bildiklerinize her gün yenilerini ekler ve bunları paylaşırsanız, hayrete düşecek kadar değiştiğinizi görürsünüz. Ne demiş atalarımız:
“İyi bir kafaya sahip olmak yetmez, onu iyi kullanmak lazım.” Bakın bilgisayarla iletişim kurmak için yazılımı anlamak zorundayız. İnsanlarla da etkin iletişim kurmak için onların metoprogramlarını (iç temsillerini) anlamak zorundayız.
Bazı insanlarla el sıkışırken şunu yaşayabilirsiniz. Bir ağacı ölü dalıyla el sıkışıyor gibi hissetmek. Hayat yok, sıcaklık yok, bir enerji yok. Şunu da yaşamış olabilirsiniz. Öyle biriyle tokalaşırsınız ki adeta enerji akışı olur. Enerji transferini hissedersiniz. O bir sıcaklık, samimiyetlik, sevgi olarak yayılır. Onunla konuşursunuz ve adeta beslendiğinizi hissedersiniz. O soğuk insanlar enerjinizi çalarken, diğeri size enerji verir. Ağızlarından çıkan sözler, sanki karları erimiş dağdan akan billur bir pınar gibidir. Bu tür şeylere ulaşmak belki de değerli edimlerle olur.
Bir Arap atasözü vardır. “Altın da, gümüş de senin olsun, ama bize bilgeliği ver.”
Yıllar sonra öğretmeninle karşılaştım. Ülkemize hizmet veren çok öğrenci yetiştirmiş. Böyle bir öğretmenin öğüdü kısaydı. Fakat örneği uzun ve etkiliydi.
. Her zaman suyun safı, altının safı ve insanın safı makbuldür. Hiç okyanusun suyuyla, çukurdaki su bir olur mu? Ayrılık vakti geldi. Gitmek için yerimden katlım. Elini öperken yüzüne bakınca, kalbindeki sırrın ışığını gördüm. Çünkü yüzü nur içinde kalmıştı. Şimdi sesini, sözünü duyuyor kulağım…