Mars’ta su bulmak veya işin suyunu çıkarmak
Yaradılış gerçeğini görmek istemeyip inanmak istediklerine inanmanın hazzı ile bilimsellik palavraları ve şer odaklarının desteği ile keşifler yapılıp duruyor!
Amacım bilinmeyenlerin bilinmesi, bulunmayanların bulunması gayretlerini küçümsemek veya yermek değil. Birililerinin insanoğlunun bu ihtiyacını yanlış ideolojilerine basamak kılması ve insanlığın hakikati bulmasının önüne set çekmesidir.
Bu, bir nebze, rahmetli Zarifoğlu’nun deyimi ile “ Asıl marifet buluttadır ama herkes yağmura şiir yazar” dizelerinde olduğu gibi marifet sahibini bulma arayışıdır. Biliriz ki “O” aramakla bulunmaz bulanlar ise yine arayanlardır.
Mars ta su bulundu diye yapılan haberler tamamen sansasyonel ve tahmine dayalı haberlerdir ama kimse bu kısmını bilmez! Tıpkı altmışlı yıllarda aya çıktığını iddia eden mekanik gücün bu kadar teknolojik ilerlemeye rağmen günümüzde neden hala aya ayak basamayışı gibi.
Mars yüzeyinde akıntı izi bulunduğunu söyleyip bunun su olduğunu iddia etmek her şeyden önce element tablosunda bir sürü sıvı element varken bir yerinden element uydurmak gibi bir şeydir.
Bu yapılıp söylenenlerin hepsi varoluşu ve Allah’ı inkar etmek için uydurulan şeyler. Bu tür açıklamalar ile akıllarınca tesadüf ihtimallerini arttırabileceklerini zannediyorlar!
Yeryüzünün kendi kendine oluşabilme ihtimalinden bahsedebilmek için her şeyden önce matematikte 1050 de 1 den küçük olasılıkların ihtimal hesabına dâhil edilmediğini bilmek lazım. Dünyadaki bu düzen ve mekanizmanın oluşabilmesi için 1050 rakamının en az bir o kadar daha üstünü almak icap eder!
En yakın galaksinin uzaklığı ve bilmem kaç ışın yılı mesafelerde olması gibi argümanlar ortada iken(163 bin ışık yılı), dahi diye sunulan adamların uzaylıların işgaline hazır olun türünden beyanları da ateist, kolonici, embesil zihniyetin işin suyunu çıkartma çabasından başka bir şey değildir!
Diğer cenah işin suyunu, küfrü inadi olarak çıkartmaktan ve bu hususta çalışmaktan geri durmamaktadır. Bizim cenah dediğimiz kitle ise maalesef işin suyunu ve cılkını çıkartmakta onlardan geri kalmamaktadır!
İdari ve siyasi organizmalar batının batıl anlayışlarından etkilenmekte bunlara bağlı birçok fikri oluşumlar artık kaderi sorgulayıp Yaratıcıyı bir şey bilmeyen, bir şeye karışmayan durumuna getirmeye ve halka bu anlayışı zerk ederek kolonici kafaya zemin hazırlamaya çalışmaktadır.
Diğer bir kısmı ise Rahmani sanatı okuyup yorumlamak yerine, bunun için aklı başında sunumlar hazırlayıp insanoğluna hak ve hakikati açıklamak yerine; ezberci, çıkarcı, menfaatçi kafa yapısı ile bilim adına ne varsa uzak durmakta, hazırdan bol kepçeden harcamaktadır.
Bilim çağında, İslam’ın nurunun bütün berraklığı ile parlaması gerektiği bir dönemde Kuran –ı Kerim bilim kitabı mı? Hidayet kitabı mı? Tartışmaları ile vakit kaybediliyor! İnsanlığa rehber olarak gelen kitabımızda hepsinin yeri vardır ve herkes nasibi ölçüsünde bundan alacaktır. Cifir ve ebced ile uğraştığımız kadar bilimle, sünnetullah ile uğraşıp insanlığa bir şeyler sunabilirsek eminim kulluk görevlerimizi çok daha hakkı ile yapmış oluruz.
“Allah’ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!” (YUNUS S. Ayet:100). Ayet göstermektedir ki; iman sadece kendi fikrimizle bulduğumuz bir şey olmadığı gibi aklımızı iman yönünde kullanmaz isek pislikten kurtulamayacağımızı göstermekte akıl kullanmayı ve tefekkürü bir ödev olarak önümüze koymaktadır.
“Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse ise: Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm, dedi. (Süleyman) onu (melikenin tahtını) yanı başına yerleşmiş olarak görünce: Bu, dedi, şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınamak üzere Rabbimin (gösterdiği) lütfundandır. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki, Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, çok kerem sahibidir.”( NEML S. Ayet:40)
“Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” (NAHL S..Ayet:8)
Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler kısalacak.” (Buhari, Fiten, 25; Ahmed bin Hanbel, Müsned, 2/313)
Ayet ve hadisler, bilim için bize ışık tutarken özellikle bu çağda insanlığın tümüne ulaşmayacak, insanlığın içinde olduğu buhrana çözüm olmayacak her türlü izah ve açıklamalar iman kavramanın suyunu çıkartmak olacaktır.