İmam Hatip Okulları ve yüzdelik dilimler
Savaştığımız birçok konu ile akşam dost olabiliyoruz. Mücadele ettiklerimiz ile dost olurken aslında bunu bilinçli yapmıyoruz. Belki tutarsızlığımızdan, belki konuya bütüncül bir açıdan bakamayışımızdan zaman zaman hepimiz bu tuzağa düşeriz.
Bu ülkenin önemli bir gerçeği olan İmam Hatip Okulları meselesi de bu durumdan nasibini almaktadır.
İmam Hatip Okulları şüphesiz Cumhuriyet tarihinin yarısını aktif şekilde meşgul etmiştir. Özellikle bu okulların eğitime ne kadar katkı sağladıklarından ziyade bu okullarda verilen dini eğitim bir kesim tarafından her zaman sorun olmuştur.
Bugüne gelindiğinde ise yaklaşık 1.5 milyon öğrenci bu okullara gitmektedir. Açıklanan üniversite sonuçlarına göre de bu okulların başarı durumları, üniversiteye yaptıkları yerleştirmeler sıcağı sıcağına tartışılmaktadır.
Yine bu okulların ulusal ve uluslararası projelere katılımı ve yarışmalardan aldıkları sonuçlar da bu okulların nitelik durumunu tartışmaya açmaktadır.
Bir kesim “hoşaf projelerine birincilik verildi” diye İmam Hatip Okullarına saldırırken, karşı taraf da gerçekte aldıkları başarıları ve üniversite yerleştirmeleri ile cevap vermektedir.
Bu durum kendi içinde bir mantık ile devam etmektedir. Sorun yok…
Ancak İmam Hatip Okulları meselesi sadece bir istatistik meselesi değildir. Mark Twain üç çeşit yalan var diyor, “Yalanlar, kahrolası yalanlar ve istatistikler.”
Her zaman ifade ettiğimiz “öğrenciyi çoktan seçmeli sorular içinde mekanikleştirdiğimiz gerçeği” istatistiki bakış açısı ile ne yazık ki tahkim edilmektedir. Bizlerin bu hataya düşmemesi gerekir.
Zira bu okullara çocuklarını yazdıranlar sadece sayısal verileri dikkate alarak böyle bir tercih yapmamaktadırlar.
İmam Hatip gerçeği bu ülkenin bekası için çok önemlidir. Bu coğrafyada kalmanın, değerlerimiz ile meydan okumanın bir diğer adıdır İmam Hatip…
Bu gerçeği bilenler bu okullara muhalif olmaktadır. Muhalif olanların ısrarla bu okullara saldırmasının gizli nedeni bu okulların insanlığa kattığı değerdir.
Aksi takdirde başarısız olan ve bir nevi debelenen bir okula neden tekrar saldırma ihtiyacı duyulsun ki.
“İstatistikler en büyük yalandır” gerçeği ortada dururken bu okulların salt istatistiki başarısını öne çıkarmak bu okulların gerçek amacını ıskalamaktan başka işe yaramaz.
Eğer salt başarı ve istatistik üzerine oynanırsa değerler anlamında birçok insanı kaybedebiliriz.
Din, ahlak, vicdan, değer, medeniyet gibi çok önemli vurguları olan bu okulların bireye, aileye ve topluma katacakları ve kattıkları birkaç yüzdelik diliminden çok daha önemlidir.
İmam Hatip Okulları iki dünya anlayışı ile yaşanabileceğinin en büyük göstergesidir. Bu okullar yitik değerlerin tekrar kazandırılmasının adıdır. İmam Hatip gerçeği yüzdelik dilimlere sıkıştırılırsa sorunlu düzenin bir parçası olmaktan kurtulamaz.
Bugün İmam Hatip okulları ile dikilen fidanlar yarın büyük çınarlara dönüştüğünde bu çınarlar insanlığa gölgelik olacaktır.
Bir kesim bu okullarda okuyan bazı öğrencilerin ahlaksızlığından dem vurarak algı oluşturmaktadır. Evet doğrudur. Maalesef bu okullarda okuduğu halde ahlaki anlamda elimizden kayan çocuklar da vardır.
Ayrıca 28 Şubat süreci ile büyük bir darbe alan İmam Hatip okulları yeni yeni kendine gelirken bu okulların kendilerini göstermesi için okullara zaman tanınmalıdır.
Unutulmamalıdır ki “Ne olursan ol yine gel” mantığı ile hareket edildiğinde bu okullar hiçbir öğrenciyi kapıda bırakamaz, bırakmamalıdır.
Bugün Batı medeniyetinin içinde bulunduğu toplumsal krizden çıkabilmesinin hiçbir reçetesi yoktur. Bizim ise reçetemiz elimizin altındadır.
Sadece reçeteyi doğru okuyalım.