İlim Adamı Meselesi
Her şeyden önce “ ilim, ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…” hakikatine uygun ilim adamları bu yazının konusu içine girmektedir. Yoksa Google allameliği taslayan ya da kâinatın haykırdığı hakikatleri yeni bulmuş edası ile papağanca tekrarlayan ya da dünyayı tesadüfe bağlayan kartvizitinde çeşitli unvanlar, titriler yazanlar değil.
İlim adamı, çift kanatlı olmalı hem dini hem fenni ilimlere haiz olmalı. Sosyal hayatı bilmeli, toplumun duyarlılık ve hassasiyetlerini takip etmeli zaman ve zemine göre irşadını yapmalıdır.
Yakın zamanımızda dini ilimlerde hatırı sayılır bilgiye sahip bir muhtereme, at yarışı helal midir diye sorarlar. O zat ilim olarak derya lakin sosyal hayattan uzak olduğu için, ganyan, ikili gibi kumar işlerini bilmiyor ve at yarıştırmak sünnettir deyiveriyor. Kumarbaz bulmuş bedava fetvayı durur mu, bunu her tarafa yayıveriyor. İlim, bilgi kadar, dikkat ve rikkat ister.
İlim adamı, dirayetli olmalı. İktidar ve para babalarının peşinden gitmemeli. Şer karşısında dik duruş sergilemelidir.
Abdurrahman Gürses Hoca Efendi hacca gitmeyi çok arzular fakat imkân bulamaz. Tam bu sırada Hoca Efendi’ye cemaatinden biri: “Hafız’ım, hacca götürsek gider misim?” diye sorar. O da, “evet giderim” der. Deniz yoluyla giderler. O zamanlar hac yolculuğu aylarca sürmektedir.
Hoca Efendi’yi hacca götüren zat yol boyunca ve hac esnasında; “Hafızım gel Kur’an oku, hafızım gel, hafızım git, hafızım yat, hafızım kalk” der, gelene söyler, “bu benim hafızım” der. Hoca Efendi müthiş sıkılır. Bir şey söylemez.
İstanbul’a gelince Halıcılar caddesinde iki katlı evi varmış, hemen emlakçıya gider: “Şu evi satar mısın” der. O da: “satarım” deyince, “Hemen sat” der, parasını alıp doğru kendisini hacca götüren zata gider. O yine; “gel hafızım, gel” der. Hoca Efendi: “Sebebi ziyaretim şu: Hacca gittiğimiz için bana soruyorlar: Gidiş geliş ve oradaki masraflar dâhil, hac kaça mal oluyor, diye ben de cevap veremiyorum. Onun için bunu zat-ı âlinizden öğrenmeye geldim” der. O da o günkü harcanan miktar ne ise söyler. Bunun üzerine Hoca Efendi: “Parayı masanın üzerine bırakır, ben ne senin hafızınım ne de başkasının hafızıyım, okuduğum aşr-ı şerifleri de kendi geçmişlerimin ruhuna bağışladım, al paranı!” der, çıkıp gider.
Bu zamanda bu dirayeti gösterecek ilim adamlarına ihtiyacımız var. Yoksa nereden geldiği belli olmayan sözüm ona hayır paraları ile gözü ve gönlü şaşan, olur olmadık, bilip bilmedik her şeye dua eden iktidar yalakalığı hoşuna giden dirayetsizlere ihtiyacımız yok.
Mağaralarda, tren vagonlarında, medrese i Yusufiyelerde din ve ahlak dersi verenler nerede, şimdi beş yıldızlı otel gibi binalarda çığırtkanlık ve yalakalık peşinde koşanlar nerede. Onun için keyfiyet yok, kemiyet çok. Sözüm ona inkişaf var ama kalite yok. Dikilen bina kadar adam yetişmiyor! Umera kapısında izzet arayan sözüm ona ilim adamları bunu bile göremiyor.
Şeyh Sadi Şirazi :“Önceleri kalpleri mana âleminin gizemi ile dolu, görünüşleri perişan ama içleri düzgün insanlar vardı. Şimdilerde ise içleri perişan, görünüşleri düzgün insanlar türedi ”demiş. Şimdi mana alemi bozuk urbası düzgün, ilmi hançeresinden aşağıya inmeyen sadece ilim adını verdiği ezbercilik ile işkembe büyütenler çoğalmış vaziyette.
İlim adamı, terbiye sahibi ve örnek insan olur.
Hz. Ali (as): Belimi İki şey kırdı. Hayâsız âlim ve züht hayatı süren cahil! Âlim hayasızlığından dolayı halkı (Haktan) nefret ettirir. Cahil ise ibadeti ile (onları) batıla davet eder. Hayasızlık, fuhşiyattan olduğu kadar ilim adamı için yönetici kapsında beklemektir, yöneticiden izzet ikram beklemektir de.
“Dinin felaketine yol açan üç sebeb vardır: Günahkâr fıkıh alimi, zalim devlet başkanı ve cahil müçtehittir.” (Feyzü’l-kadir, 1/52)
İlim adamı bilir ki dinimizde ruhbanlık yoktur. Gereğinden fazla abartılı övgülere izin vermez.
“…İzni olmadan O’nun katında kim şefaat edebilir?..” (el-Bakara, 255) gerçeği ortada iken “Rahmân’ın (has) kulları onlardır ki, yeryüzünde tevâzû ile yürürler…” (el-Furkân, 63)
“Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma!..”(el-İsrâ, 37) uyarıları yapılırken iktidar nimetleri ile saltanat kuranlar alim olabilir mi?
“…(Ey Rabbim!) Beni Müslüman olarak vefat ettir ve beni sâlihler arasına kat!” (Yûsuf, 101) duası var iken, kimse ilmine güvenip te teologi ya da ruhbanlık kisvesi ile bezirgânlık yapmasın.
Rabbim herkese hayırlı ilimler versin, ilim adamlarına saygı duymayı, onlarında ilimlerine saygı duymalarını nasip etsin.