Hayran Seyran Bayram
Yaradana Hayran olup onun eserlerini hakkıyla seyran edenler gerçek bayrama ulaşır. O yüzden Hz. Ali: “Günahsız geçen her gün bayramdır” demiştir.
Hakka ve eserlerine hayranlığımızı yitirip onun eserlerini seyretmeyi bıraktık bırakalı bayramlarımız da bayram olmuyor! Ya da seyranın diğer anlamı gibi geziniyor hem de boş boş geziyoruz!
Müslümanlar olarak hayranlığımız süper güçler, topçular, popçular, israf kokan şatafatlı binalar ve programlar, güzel konuşan ama güzel şeyler yapmayan hokkabazlar oldu. Hal böyle olunca da seyrettiğimiz, zalimler ile müttefik olan şah ve vezirlerin kandırılması, kara para aklama merkezi ve muhafazakârlığın atı olan topçular, muhafazakârlığın filleri popçular, israf abidesi kale hükmündeki kişiliksiz şehirler oluyor, bayramlar hep başka bahara kalıyor.
Hayran olunması gereken Rabbimiz ve onun buyrukları olması gerekirken oyun ve oynaşta seyrana dalıp kendimizden geçince kimi zaman atlar, kimi zaman filler, kimi zamanda kalenin soğuk duvarları altında ezilip kalıyoruz.
Hayran kaldığımız şey Rabbimiz olmayıp onun eserlerini seyran etmekten uzaklaştığımız içindir kişiliksiz piyonlar olarak oradan oraya hamle yapıyor, belki vezir oluruz diye oradan oraya sürülüyor ama oyun bitince şahında piyonun da düşmanında aynı torbaya konulacağını unutuyoruz. O yüzden torbaya konulmak bayram gibi geliyor!
Rabbimizin kusursuz yaratmasındaki “sebepler” ve “her şeyi bir ölçüye göre yaratması” ilkelerini es geçip “oku” “ düşün” ve “ibret al” fonksiyonlarını icra etmediğimiz için muhteşem sanatın cazibesinde onun gölgelerine hayran olup duruyoruz.
Oysa “O, her şeyi ölçüyle yapıp doğru yolu göstermiştir.” Ala suresi 3. Ayet
Sanatın cazibesi ile çelişki ve uygunsuzluk olmadığını görsek bile gerekli fonksiyonları icra etmediğimiz için nefislerimizin ve güncel öğretilerin baskısı ile Rab ve İlah olarak hakkı ile idrak edemiyoruz. Hiçbir şey yaratmayan şeyleri Rabbimize ortak koşuyoruz. Hal böyle olunca bayramlar bayram olamıyor!
Okusak göreceğiz ki bu durumu Rabbimiz bize bildiriyor.” (Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rızık veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim malik (ve hâkim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çıkarıyor, diriden ölüyü kim çıkarıyor? (Her türlü) işi kim idare ediyor? «Allah» diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakınmıyor musunuz?” YUNUS SURESİ 31 Ayet
Yine okursak göreceğiz ki; “ Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed’e Furkan’ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı bulunmayan, her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir.” Furkan Suresi 1-2 Ayet
Özgürlük ve sorumluluk kavramlarını Rabbimizin öğretisinden değil başka kaynaklardan aldığımız müddetçe başka şeylere hayran olacak, boş boş seyredip sahte bayramlar ile avunup duracağız.
Sanatçının sanatından şüphe etmesen de, sanatın ne için yapıldığını düşünmeden geçen her bayram bir önceki bayramı aratacaktır.