Hayatın içinden
“Birden bire bir ses duyuldu binanın içinde. Kadının biri edepsizce bağırıp çağırıyordu. Bütün mahallenin yaka silkelediği tanıdık bir sesti. Yine kapıya çıkmış, içindeki kötü arzularını bir yığın çirkef sözlerle kusmaya çalışıyordu. Bu defa dairelerin kapı önlerine çöp koyup, sonrada onlara şer atmak istemişti. Onu tanıyanlar çabuk çıkardı foyasını. Kendi hazırlayıp oynadığı çöp olayına her zamanki gibi kimse inanmadı. Kendi kazdığı kuyuya düştü.”
Bu gerçek hikâye, bana daha önce yazdığım İÇ HUZURSUZLUĞU adlı köşe yazımı anımsattı. Sizin de ayağınıza takılan insanlar vardır. Kişisel çıkarlarla ahlak aynı mantık da değerlendirilmez. Çirkin görüntüler kesinlikle ahlakın içinde olamaz. Bazıları çel çöple uğraşırken, diğer dünya insanları hastalık, savaş, felaketler, susuzluk, sel, tayfunlar, fırtınalar, gıda ve su yetmezliği, enerji kısıtlığı vb. için yaşam savaşı veriyor.
Uzmanlar ve birçok gönüllü insanlar çok uzun süredir değişmekte olan bir dünyada yaşadığımızın mücadelesini veriyor. Dünya gerçekten sancılı bir döneme doğru gidiyor. Ciddi boyutta, iklim, ekonomi ve politik açıdan bir sancılı dönemdeyiz.
Katıldığım akademi konferanslarında, akademisyenler bilimsel araştırmalarıyla edindikleri bilgileri bizlere aktarıyorlar. Her insan, her vatandaş yaşadığı dünya için bir şeyler yapmalı. Ruhsal açıdan, spiritüel bilgiye sahip herkesin toplum ve dünya toplumları adına sorumlukları var. Dünya kurulduğundan beri yani ( MU) uygarlığından bu yana dünyayı hor kullandık. Şu anda kendi çağımızın sonunu yaşıyoruz.” İlahi Nizam Ve Kâinat” Kitabından 50 yıl önce bu bilgiler bizlere aktarılmıştı.
*İklim ve atmosferde görülen değişiklikler olacak
*Kış ortasında sıcak havalar görülecek
*Yaz ortasında soğuk havalar yaşanacak
*Bazı yerlerde uzun süre kuraklıklar
*Bazı yerlerde yağmur ve seller olacak
*Kuvvetli rüzgârlar tehlikeli haller alarak yeryüzüne büyük zarar verecek
*Depremler
*Gel git olmayan sahillerde denizler 8-10 metre yükselecek
Bunları yaşıyoruz. Günümüzde yaşadığımız doğal afetlerde, savaşlarda kullanılan nükleer güçler ve silahlardan yüzbinlerce insanı kaybettik ve kaybedeceğiz.
50 yıl önce bildirilen bu uyarıların çoğunu şu an dünyada yaşamaktayız. Bizim için şaşırtıcı değil diyebilirsiniz. Artık iki mevsim yaşıyoruz. Bilmeyen cahil insan bile bunun farkında. 2010 yılından sonra bu doğa olayları çok ciddi bir şekilde arttı. Durum sanıldığından da ciddi. Önemli olan ne yapabiliriz. Güneş fırtınaları son yıllarda çok artmasından dolayı bizlere olan etkileri. Bir kere uydu yayınları etkileniyor. Elektrik şebekelerin kapanmasına neden olabiliyor. Cep telefonları, internet ve televizyonlar bozuluyor. Uçakların uçuş rotaları değişiyor. Dolasıyla buna bağlı kazalar oluyor.
*Amerika’da Nigara Şelalesi soğuk havadan dondu.
* Hidroelektrik Santrallere kuraklık etkiledi. Türkiye ihtiyacı olan elektriği Azerbaycan’dan alacak.
*Ankara, İstanbul, İzmir’de tehlike kapıda. Su oranı % 30’ lara düştü. Hatta buna % 20 dememiz daha doğru olur. Çünkü % 10 balçık çamur.
*Kırşehir’de Seyfe Gölü haritadan silindi.
*Dünyanın nazar boncuğu diye anılan Konya ilinin Karapınar ilçesi sınırlarında Meke Gölü % 90 oranında kurudu.
*Van’ın Erciş ilçesinde uzun yıllar su altında kalan Osmanlı kalesi Van Gölünün sularının çekilmesiyle ortaya çıktı.
*Sapanca gölü kurudu. Kazakistan’da kuruyan Aral gölü! Alaska’da eriyen buzullar! Bosna Hersek son 120 yılın en tehlikeli yağışıyla sular altında kaldı. Kent adeta yok oluyor. Brezilya’da benzeri görülmeyen kuraklık var. Peru’da Ubinas yanardağı patladı. Dört bin kişi evinden oldu. Endonezya, İzlanda ve Papua Yeni Gine’de, İtalya’da, Japonya’da birçok yanar dağların patlamasından yüz binlerce insan evsiz barksız kaldı. Yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kaldılar. Bütün bunlara kasırgaları, savaşları, hastalıkları da ekleyelim. Çok uzaklara gitmeden 2014 yılında olanlardan bahsediyorum.
Belki de sizlere haber bülteni gibi geldi yazım. Düşünün, İstanbul’da -1- gün sular kesilince ne hallere düşüyoruz? Üç şiddetinde bir artçı depremde sokaklara dökülüyoruz!!!
Gelelim beslenmenin sancılarına. Dünya Bankası Başkanı, “Gıda savaşları yolda!” Diye açıklama yapmış. Sel ve kuraklık nedeniyle gıda fiyatları % 80 artacak. Bu demek oluyor ki, suyu bile zor alacağız. İşte yaşadığımız dünya sahnesi! Ne yazık ki siliniyor, kapanıyor, eriyip gidiyor dünyamız.
Duyarlı insanlarda var aramızda! Dünya ve insanlık için uğraşanlar fiziksel, duygusal, zihinsel tüm varlıklarıyla sıkıntılara, üzüntülere, sevinçlere koşuyorlar.
Bir söz vardır. Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane. Nar dediğinizi duyar gibiyim. Hayatımızın öyle anları vardır ki, bazen yapılan bir seçim binlerce sıkıntıyı, ıstırabı; sevince ve mutluluğa çevirir. Suriye’den ülkemize gelen iki milyona yakın sığınmacı var. Daha öncede atalarımız savaştan kaçarak göç etmediler mi? Mağdurların yaşamlarını, koşullarını kucaklayan gönül dostları her zaman vardır. En kaba, en barbar, bencil insanların karşısında, dünyada birçok insan ilim, edep, erdem ve kemaletten mahrum kalmamak için mücadele veriyor. İnsanlar rakamlara benzer, durumlara göre değer kazanır.
“Bir mezar taşıdır insandan yarına kalan; onu da başkası yaptırır gerisi yalan…”