Güce dayanma hali
Gücünden güç alma, nemalanma ve menfaat elde etme gibi bir takım çıkar beklentileri, insanda bu arzuyu her geçen gün biraz daha güçlendiriyor.
Toplumun büyük bir çoğunluğu kaygan siyasi zeminde sağa sola savrulurken, duygusal bağların kalktığı dava, vatan ve millet aşkı gibi ifadelerin içinin boşaltıldığı, dejenere edildiği kötü bir dönemi yaşıyoruz milletçe. Bu bağlamda daha birçok şeylerin söylenebileceği ise bir gerçek.
Hal böyle iken,
Değerlendirmem o ki, toplumumun büyük bir bölümü siyasi tercih yaparken önce güçlü mü, değil mi? diye bakar hale geldiğini, bugün görmek mümkün. Geçmişte belli bir fikir ve düşünceye sahip olanların kaygan olan bu siyasi zeminde geçmişteki tüm düşüncelerini bir kenara bırakarak veya unutarak nasıl savrulduklarını üzülerek izliyor ve görüyorum.
Kaygan olan bu siyasi zeminin daha da sürmesi halinde, geçmişte gerek sağdan gerekse soldan olsun hür düşünce yapısına sahip olan kimi insanların bugün erimeye yüz tuttuğunu, bu yelpazede savrularak nasıl kaybolduklarını görüyor ve izliyorum.
Bugün yaşanılan bu acı tablonun ülkemizin geleceği adına büyük bir kayıp olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bu durumun sosyal ve ekonomik koşulların belirlenmesinde de önemli bir unsur olarak karşımıza çıktığı muhakkaktır.
Ülkemizin içinde bulunduğu tablo karşısında bir takım çevrelerin ani zenginleşmeleri, nüfus sahibi olmaları, herkes gibi benim de dikkatimi çekiyor. Zira bu zenginleşme Türkiye ile birlikte ve ona bağlı olarak olması gerekir aslında. Ama böyle olmuyor maalesef.
Ülkenin zenginleşmesi bir tarafa, siyasi kurumlara dayanarak ve dirsek temasıyla maddi gücü elde etme çabasında olanlar, bu yarışta bir hayli yol katettikleri bir gerçek. Güçlünün yanında yer alarak kimilerinin bu zenginleşmesi nereye kadar sürecek onu da bekleyip birlikte göreceğiz.
Bugün asıl sorun işsizliktir ve bu durum ülkemizde içinden çıkılamaz bir hale gelmiştir. Üretim olmadığından, yeteri kadar istihdam sağlanamadığından ve sermaye belirli kişilerin elinde olduğundan zengin, her geçen gün daha da zenginleşmekte; fakir ise daha da fakirleşmektedir. İşte bu durum bir Türkiye gerçeğidir.
Bugün ülkemiz böyle bir gerçekle yüz yüzeyken ve bir takım kişiler ani zenginleşirken,
beraberinde ezen, baskıcı bir güç haline geldikleri de bir gerçek.
Esenler’de de durum pek farklı değil. Manzara aynı, fotoğraf aynı. İlçemizde de amansız bir şekilde güçlünün yanında olma yarışı tam hızla devam ediyor. Bu yarış ki, siyasi çevreleri bile abluka altına almış durumda. Güçlünün yanında olarak oradan nasıl nemalanırımın peşinde. Bu olgu dün yokken bugün, halkın zihninde yerleşmiş bir durumda.
Zira şunu söylemekte yarar görüyorum. En tepede olan siyasi yapıyı nasıl şekillendiriyorsa, öyle sürüp gidiyor. Yani siyaset kurumunun kabul etmediği ve reddettiği bölgesel milliyetçilik böylece ön plan çıkmış oluyor.
Bölgesel Milliyetçiliğin siyaset kurumunun içini kemirdiğini belirledikten sonra bu hastalıktan kurtulmanın kaçınılmaz olduğu gerçeğini ifade ediyor sizleri Allaha emanet ediyorum, kalın sağlıcakla