Deprem
Bayram öncesi ve bayram sonrası Van ilimizde vuku bulan deprem hepimizi derinden yaralamıştır. Ölen vatandaşlarımıza ALLAH’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar dileriz.
Deprem sonrası yaşanan olaylar ve sergilenen acziyetler hepimizi derinden üzmüş ve lafla peynir gemisi yürümeyeceği bir kez daha görülmüştür. Marmara depreminin devede kulak mesabesindeki bu depremde gerek enkaz kaldırma gerekse yardımların ulaştırılması ve dağıtılması husussunda sınıfta kalınmış olup verdiği raporlarla ve beyanlarla ikinci depremde insanlarımızın ölümüne sebep olanlar hala sıkılmadan koltuklarında oturmaktadırlar.
Ülkemiz deprem kuşağındadır ve buda yeni bir şey değildir. İlk deprem haritası 1932 yılında yapılmış ve yayınlanmıştır.1940’ lı yıllarda ülkenin master planlaması dönemin yöneticileri tarafından bize plan değil pilav lazım diyerek akamete uğratılmıştır. O gün bugündür pilav derdinde olanlar bu rezalete ortak olmuşlardır. İş bitiricilik meslek halini almıştır günümüzde! Oysa planlama bilgi, beceri, özveri ve sabır ister. İş bitiriciler ise bunu zaman kaybı olarak görür. Onlar için bardağın dolu tarafı önemlidir, onlar bardağın kirine içindekinin pisliğine bakmazlar nede olsa!
Planlama olmadığı için işin suçlusu da bulunamamaktadır! Belediyeler yapı denetimcilere yapı denetimciler müteahhitlere onlarda suçu mühendislere ya da ustalara atmaktadır. Hesap soracağız diye kükredim mi iş bitiveriyor nasıl olsa! Üniversiteler 2002 de burada şehirleşme olmasın diyor ama beyler kulaklarını tıkıyor. Dünyanın hiçbir yerinde olmadığı kadar kişi benim ülkemde müteahhit oluveriyor. Kabzımal, baytar, celep, kuyumcu, bilumum hırdavatçı şirket unvanına inşaat ibaresi koyunca yada iki çivi çakınca müteahhit oluveriyor bu ülkede. Depremden sonra hep aynı nakarat; Ah,vah, hesap soracağız,önlem alacağız…
Beyler siz vurdumduymazlığınızın, tekniğe ve bileme saygısızlığınızın hesabını verin bir kere. Bu ülkede üç kişi helikoptere binip yol güzergâhı belirliyor, görevlerinden biri deprem ve afet için bina yapmak olan kurum ve kuruluş ekmek üretir gibi bina üretiyor ve saflar da bunu kentsel dönüşüm zannediyor.
Allahtan duyarlı vatandaşlar varda yardımlar gidiyor, belediyeler varda bir şeyler yapılıyor. Ama asıl olması gerekenler hala çadır siparişleri vermekle ve deprem için toplanan vergilerle hastane yol yaptık demekle meşgul. Allahtan terör örgütü ve yandaşları bunlardan daha beceriksizde bu işin rantını yiyemiyor ve kardeşliğimize zarar veremiyorlar.
Olması muhtemel Marmara depreminde bu kadar bina yıkılacak diye senaryo hazırlayanlar, deprem hazırlığı için poşet siparişi verenler İstanbul’un depreme yönelik 5000lik planını hazırlayamamışlardır. Binaların sağlık karnesini bu güne kadar çıkarmamışlardır. Hala cephe düzenlemesi yaparak, kaldırım yenileyerek, işlevsiz yollar yaparak günü geçiştiriyorlar ve asıl görevlerinden hala kaçıyorlar.
Parası olanlara yeni bina yaparak ve bu binalarla kurtçuklar gibi müteahhitçikler oluşturanlar deprem kadar önemli olan şehir dokusunu bozduklarını göremiyorlar. En günceli İstanbul siluetini bozan Zeytinburnu’nda yapılan 16/9 binasıdır. Deprem 50- 60 yılda bir vuruyor insanımızı. Ama insan sağlığına, toplum sosyolojisine uymayan, dünyanın terk ettiği ve varoşlarına layık gördüğü bina yapma yöntemlerini kurtçuklarını besleme adına kurtuluşmuş gibi insanlara süsleyerek sunanlar depremden daha az zararsız değildir ve her gün zarar vermektedir. Milletimiz bunu bugün pek göremiyor. Janjanlı ve süslü sunumlar ile parası çok olanlar da alınca iş güzel sanılıyor. Bu yöntem kanser gibi acısı daha sonra ortaya çıkacaktır.
Her mahallede milyoner çıkartacağız diyenler o zamanlar şehri güzelleştiriyor diye herkesçe övülüyordu ama biz şimdi o yerlere ve o binalara varoş ya da çarpık kentleşme diyoruz. Şimdi milyarder çıkartma uğruna hiçbir plan ve vicdana uymayan ama yeni olduğu için güzel gelen yerlere, çocuklarımız bu adamlar ne kadar zevksiz ve dengesizmiş şehri berbat etmişler diyerek beddua edecektir.
Ben çaldım diyen bir müteahhitçiği bu güne getirenler, onu büyütenler ona nerede ne zaman nasıl çaldın diye sormayanlar ben size şimdiden beddua ediyorum. Bilmediği konuda konuşup insanlarımızı kandıranlar, yanıltanlar sizleri de Rabbime havale ediyorum.
Unutmayalım deprem yıkmıyor; düzensiz ve özensiz yapılan tekniğine uymayan binalar yıkılıyor. Tekniğine uygun sağlam bina yapsan da ovaya dere kenarına bina yaparsan zemin sıvılaşmasından dolayı o binayı da kaybedersin. Onun için işin temeli zemine ve topografyaya dayalı insani ölçekte kent planlaması yapmaktır. Verimli ovalara bizim kadar bina yapan var mıdır acaba, bir bakın dünyaya. Ve yine bakın dünyamıza bizim kadar müteahhidi olup ta depremden bu kadar muzdarip olan var mı ya da bu kadar çok kaldırım ve yol yapıp ta planlama özürlü bir ülke var mıdır?
Zilzal yani deprem suresinin son iki ayetinde Rabbimizin dediği gibi herkes zerre miktarınca iyilik ve kötülüğünün hesabını verecektir. Rabbim daha büyük afetlerden hepimizi muhafaza etsin ve rızasına uygun işler yapmayı nasip etsin.