Cumhuriyet ve Demokrasi Nedir

MOBİL REKLAM ALANI
12.09.2019
432
A+
A-

Arapça kökenli “cumhur=halk” kelimesi ile “iyet=ait” ekinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan cumhuriyet sözcüğü, “halka ait” anlamına gelmektedir.

Cumhuriyet, egemenliğin halka ait olduğu devlet biçimidir. Hükümet başkanının, kamu tüzel kişiliğini temsil eden bir heyet tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu oligarşi kavramının zıddıdır.

ARA REKLAM ALANI

Latince respublica, klasik kullanımda “Devlet” anlamındadır. Toplumun bütünü namına kamu otoritesini kullanan tüzel kişiliği ifade eder.

Avrupa siyasi düşüncesinde respublica Jean Bodin’den itibaren, egemenlik hakkını kullanan hükümdardan ayrı olarak “devletin soyut kişiliği” anlamında kullanılmış, 1640’lı yıllardan itibaren de popüler kullanımda “hükümdarsız devlet biçimini” ifade etmiştir.

Daha geniş anlamda ise; halkın veya halkın vekâletine sahip kişilerin katılımıyla, başta devlet başkanı olmak üzere, devletin başlıca temel organlarının belli aralıklarla yinelenen seçimlerle göreve getirildiği bir “yönetim biçimi” dir.

Ancak cumhuriyet adını verdiğimiz yönetim biçimi tek başına fazla bir anlam ifade etmez. Dünya’nın çeşitli ülkeleri birbirinden çok farklı cumhuriyet temelli yönetim biçimlerine sahiptir. Mesela, İran bir İslam cumhuriyetidir. Çin, sosyalist bir cumhuriyettir. ABD, federal bir cumhuriyettir.

Demokrasi Nedir?

Rejimlerin geleneksel tanımlarına baktığımızda, görürüz ki açıklamalar iktidardaki kişi sayısına göre yapılmaktadır. Buna göre monarşi tek kişinin, oligarşi birkaç kişinin, aristokrasi bir sınıfın yönetimi iken, demokrasi halkın yani çoğunluğun yönetimidir.

İnsanoğlu tarih boyunca çeşitli yönetim biçimlerini denemiş ve zamanımızda genel olarak yönetim biçimi demokrasiyi benimsemiştir.

Peki demokrasi ne demektir, genel hatları ile temel özellikleri nelerdir, onu mümkün kılan özellikler ve çeşitleri ile onları birbirlerinden ayırmamızı sağlayacak kriterler hangileridir?

Yunanca kökenli “demos=halk” kelimesi ile “kratos=yönetim-iktidar” kelimesinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan demos-kratos sözcüğü, “halkın yönetimi” anlamına gelmektedir. Daha geniş anlamda ise; halkın kendi kendisini yönetmenin ötesinde, bireysel hak ve özgürlükleri ön plana çıkaran, toplumu oluşturan bireylerin refahı ve huzurunun en iyi şekilde sağlanmasını amaçlayan, toplumsal adalet ve barış ilkesine dayalı bir yaşam biçimidir.

Ancak şu da bir gerçek ki demokrasinin etimolojik bu anlamı dışında üzerinde mutabık olunan her hangi başka bir anlamı da yoktur. Fransız hukukçu-siyaset bilimci Maurice Duverger’in de belirttiği gibi “kendi kendini idare eden hiç bir halk görülmemiş ve hiç bir zaman da görülmeyecektir ” bizim de buradan çıkartabileceğimiz sonuç demokrasinin kelime anlamına değinirken aslında tanımlamanın sadece bir slogan olarak kalmış olmasıdır.

Ancak bu yaygın ve temel tanımı ele alınarak kimi eklemeler yapılabilir demokrasinin kelime anlamına. Örneğin demokrasi yalnızca halk tarafından yönetim olarak tanımlanmakla kalmamalı, aynı zamanda Başkan Abraham Lincoln’un ünlü ifadesiyle halk için idare, yani halkın tercihleri doğrultusunda yapılan bir yönetim olarak tanımlanmalıdır.

Bu kadar tanımdan sonra ülkemizdeki uygulama ve anlayışa bakar isek halk ve halkın istediklerinden çok jakoben bir anlayışı benimsemiş teknokrasi yani bürokrat bir taifenin yönetimi üstlenmesi ve plütokrasi yani para babalarının üstü örtülü bir biçimde yönetime el koyup yön vermeleri söz konusudur. Bunu nereden çıkartıyorsun diyenlere demokrasinin en vazgeçilmez temel niteliklerinden biri yönetime katılımdır. Buda parlamenter sistem ve partiler ile mümkündür.

Parlamentonun değişik zamanlarda ihtilallar eli ile kurulmuş yapılarca küçümsendiği ve yok sayıldığı kamuoyunun malumudur. Yine partiler kanunundaki seçim ve seçilme yanlışları ve özellikle son zamanlarda parası olan siyaset yapar anlayışının yerleşmesi. Parti binaları önünde son model arabalardan geçilmemesi, paranın ve makamın adam yaptığı boş kellerin koltuk işgalleri bizi bu kanıya sevk etmektedir.
Demokrasinin bir diğer temel niteliği ise hürriyettir. Hürriyet azınlığın değil cumhurun hürriyetidir. Bu 51 geri zekâlının 49 akıllıyı oyları ile idare etmesi değil. Hukuki ve ahlaki olarak toplumun genelinin kabul ve aklın fikrin ve vicdanın uygun bulduğu şeylerdir.

Bilgiye dayanmayan tercihler tercih olmaktan çok öte talimat ve tehdit özelliği taşır! Bu cumhurun tarihinde örfünde geleneğinde dininde başörtüsü mevcut iken sadece boş sloganlar ile boş yaftalar ile başörtüsü özgürlüğünü kısıtlamak ne cumhuriyete nede demokrasiye sığmaktadır. Hürriyetsiz bir memlekette yaşamaktansa namusuyla ölmek iyidir der Ziya Hürşit.

Diğer bir niteliği ise çoğunluğun iktidarı ile birlikte azınlık haklarının korunmasıdır. Yani ben seçildim astığım astık kestiğim kestik ya da ben çok oy aldım ben her şeyi bilirim megalomanlığına kapılmadan farklılıklara müsamaha göstermekten öte değişik fikirlere açık olup fikri çatışmayı zenginlik görebilme erdemidir.

Başka ulusu ezen özgür olamaz der: Karl Marx bu ifadeye göre padişahlık olmasa Osmanlıdan daha özgürlükçü daha demokratik bir devlet günümüzde dahi bulunmamaktadır!
Demokrasinin bir diğer temel niteliği hukuk anlayışının evrensel ve temel insan hak ve özgürlüklerine uygun olması ve yasalarında bunlara uymasıdır.

Demokraside idare edenler, idare edilenlere karşı anayasa çerçevesinde sorumludur. Keyfi idare asla söz konusu olamaz. Kaynağını kanundan almayan hiç bir yetki kullanılamaz. Kendisine bu tür sınırlamalar yüklemeyen, kendi yöntemlerine ait “Kanun Hükümleri”ni takip etmeyen herhangi bir idare demokratik olarak düşünülmemelidir. Hukuk zalimi aklayıp mazlumu haklamamalıdır!

Bu yöntemler tek başına demokrasiyi açıklamaz, fakat onların varlığı demokrasinin devamlılığı için vazgeçilmezdir. İşin aslı, bunlar demokrasinin, varlığı için gerekli fakat yeterli olmayan koşullarıdır. Kısacası demokrasi denen şey içinde erdemli insan gerekir! Demokrasinin insana faydalı olabilmesi için onun da ilahi bir terbiyeye ihtiyacı vardır.

Bütün mesele Yüce Yaratıcının eşref i mahlûk dediği insanı insanları mutlu ve mesut edebilme becerisidir. İsimler ve şekillere takılmadan Ali Fuad Başgil’in dediği gibi “ başıma inen haksız bir yumruğun sahibi kim olursa olsun ehemmiyeti yoktur. Haksız yumruk ister bir hâkimiyet hakkına dayanan bir hükümdardan isterse arkasını millet manevi şahsına dayanan hükmü bir şahıs veya zümre yumruğu olsun bu müsavidir. Mutlakıyet, hükümranlığın şahsi veya kolektif olmasından değil, kuvvet dengesizliğinden hak ve hürriyetlerin teminatsızlığından doğar.”

En azından asgari müşterek olan aşağıda yazılanları yapabilir isek mutlu ve mesut yaşayabiliriz.

-Bütün insanlar doğuştan günahsızdır. Suç ve ceza mefhumları ergenlikten itibaren söz konusudur.

-İnsanlar Âdem’in çocukları olup eşit haklara sahip olarak doğarlar.

-Her doğan canlı yaşama ve özgürlük hakkına sahiptir.

-İnsanların canları, malları ve ırzları koruma altında olup kutsaldır.

-Adalet dünya hayatinin temelidir. Herkes adaletten pay alma hakkına sahiptir. (Nisa Suresi, 58)

-İnsanların meskenleri koruma altındadır. İzinsiz girmek yasaktır. (Nur Suresi, 27)

-Başkalarına zarar vermedikçe insanların neyle uğraştıklarıyla uğraşmak, casusluk yapmak yasaktır. (Hucurat Suresi, 12)

-Ferdi sorumluluk esastır. Kimse kimsenin yaptığından dolayı sorumlu tutulamaz. (En’am Suresi, 164)

-Herkes, istediği gibi düşünme ve düşündüğünü açıklama hakkına sahiptir. (Kur’an kendisine karşı çıkanlara her türlü yolu denemeleri için meydan okur)

– İnsanlar, inanç özgürlüğüne sahiptirler.

– Hiç kimsenin mali haksız yollarla gasp edilemez.

– Herkes kazanma hakkına sahiptir. Rantiyecilik yoktur.

– Herkes siyaset yapma hakkına sahiptir.

– Zulmün, işkencenin ve haksızlığın her çeşidi yasaklanmıştır. Zulüm yasak olduğu gibi, zulme karşı çıkmamak ta yasaktır.

-Her insan eğitim ve öğretim özgürlüğüne sahiptir. Öğrendiklerini başkalarına öğretme hakkına da sahiptir.

– Hakların korunması için şahitlik yapma ve isteme hakki vardır.

– Ailede ana-babaya itaat esastır.

– Devlet hizmetinde çalışan ya da özel islerde çalışanların devlet ya da işverenleri üzerinde günün koşullarında normla şartlarda geçinebilecekleri bir ücret alma hakları vardır.
Bayramlarımız bayram ola dilek ve temennisi ile…

MOBİL REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.