Biraz daha doktor lütfen
3 Nisan tarihli gazetemizde İlçemizde on altı bin kişiye bir doktor düştüğü yolunda bir haber çıktı. Haberin kaynağı resmi bir ağızdı. Esenler Sağlık Grup Başkanı Sayın Dr. Hayrettin Yıldız ilçedeki doktor sayısının azlığından dert yanarak ilçede on altı bin kişiye bir doktor düştüğünü belirerek, sağlık hizmetlerinde meydana gelen sızlanmaların genel olarak doktor sayısındaki yetersizlikten kaynaklandığını belirtmiş.
Taşra ilçelerinde ve illerinde görev yaparken de aynı sıkıntıları çekmekte idik. Oralarda da doktor ve ebe-hemşire-sağlık memuru gibi yardımcı sağlık personeli sayısının azlığından yakınır idik. Tabii sadece bundan değil öğretmen sayısının yetersizliğinden, polis sayısının yetersizliğinden vs. sızlanırdık.
Ve büyük şehirlerde yığılmaların olduğunu, torpilini bulanın , işini ayarlayabilenin büyük şehirlere gittiğini ve buralarda çalıştığını, bu nedenle de küçük ilçeler ile illerde yeterli personel bulunamadığını düşünürdük. Hatta bunu zaman zaman açıkça söylerdik de.
Ancak büyük şehirlerin bir çok yerleşim yerinde de aynı sıkıntının yaşandığını gördük-duyduk, duyuyoruz-görüyoruz.
Ülkemizde onlarca Tıp Fakültesi var iken ve bunlar her yıl yüzlerce doktor mezun ederken neden hala yurdumuzun bir çok yerinde, hatta büyük şehirlerimizin bir çok kesiminde, İstanbul gibi bir mega ilin beş yüz bin nüfuslu bir ilçesinde doktor sıkıntısı çekiliyor bunu anlamak mümkün değil.
Herhalde Tıp Fakültelerimizden mezun olan doktorlarımız doktorluğun dışında başka işlerle uğraşıyorlar. Örneğin ticaretle, örneğin müzik ile vs. Hani Ünlü Şair Cenap Şehabettin demiş ya, “Tıp Fakültesinden her şey çıkar, ara sıra da doktor çıkar”.Herhalde ara sıra doktor çıktığından ve bu ara sıra çıkanların sayısı da yeterli olmadığından olsa gerek bu kadar Tıp Fakültesinin varlığına ve bu kadar mezun vermesine rağmen İstanbul’un beş yüz bin nüfuslu ilçesinde on altı bin kişiye bir doktor düşüyor.
Bu on altı bin kişinin her gün yüzde biri doktora ihtiyaç duysa bir doktora düşen günlük hasta sayısı yüz altmış kişi olur. Bir doktorun da günde ancak on saat verimli çalışabileceğini düşünür isek saatte on altı kişiyi muayene etmesi ve bunun teşhisini koyup reçetesini yazması gerekmektedir.O halde bir hastaya düşen zaman sadece yaklaşık üç buçuk dört dakikadır. Bu kadar az zamanın bir hastayı veya hasta yakınını tatmin etmesi ve onları psikolojik olarak rahatlatması beklenebilir mi ? Bu sürenin içinde hastanın soyunması, giyinmesi, reçetesinin yazılması da dahil olduğuna göre doktorun hastayı muayene edip teşhis koymasına düşen zamanı varın siz hesaplayın. Bu durum sadece hastayı ve hasta yakının ı değil doktoru da tatmin etmeyecektir. Doktor da yaptığı işten hiç mi hiç zevk almayacaktır. Yaptığı iş ona da işkence gelecektir.
Bu durum ayrıca sık sık rastladığımız hasta ve hasta yakınları ile doktor ve diğer sağlık personeli arasında meydana gelen ve bazen istenmeyen seviyelere varan tartışmalara yol açmaktadır. Ama her iki tarafında haklı olduğu, hatta mutlak haklı olduğu noktalar bulunan tartışmalara.
Bu durumun nedeni ne doktorlar ne de hastalardır. Bu durumun nedeni herkesin, hatta Sağlık Bakanlarının bile sızlandığı fakat bir türlü düzeltilemeyen sağlık sistemimizdir.
Bu durumun en kısa sürede düzeleceği ümidi ve düzelmesi dileği ile.