Aziz şehitlerimiz
Ne zaman elime bir gazete alsam ya da televizyon karşısına geçsem; bugün acaba kimler öldü, kaç şehit verdik diye sessizce bir beklentim olur. Geçen günlerde şehit edilen çocuklarımızı, nemli gözlerle televizyonda izledim. Duygusallığım o kadar yüreğimi sardı ki, o gün ne yapacağımın planını kuramadım. Yerimden kalktım. Kütüphanemden rastgele bir kitap alıp; kafamı dağıtmak istedim. Sayfalarını karıştırırken, gözüm bir öyküye takıldı. Sizlerle onu paylaşmak istiyorum.
“Yıl 22 Haziran 1993. Tendürek Dağlarında şehit edilen genç kardeşimiz Üsteğmen Cengiz Çıkrık ve onun cennet arkadaşları olan bütün şehitlerimizin aziz ruhları şad olsun. “
“Aynı köyde büyüyen iki asker, Tendürek Dağlarındaki mevzilerinde sohbet ediyorlarmış. Uzun boylu olanı, elindeki dürbünle çevresini tarayıp teröristlerin sığınabileceği yerleri kontrol ettikten sonra, arkadaşına yanaşmış:
—Şu rüyanı bir daha anlatsana? Demiş. Geçen akşam iyi dinlememiştim.
Diğer asker, bir gün önce gördüğü rüyayı en az on kere anlatmasına rağmen, hiç itiraz etmemiş ve:
—Rüyamda şehit olmuşum! Diye söze başlamış. Allah beni cennetine almış ve beş tane huri vermiş.
—Aklın fikrin hurilerde! Diye gülmüş diğeri. Üstelikte beş tane! Diye tekrarlamış.
Rüyayı gören asker, arkadaşının sözlerine aldırmamış ve daha önce anlattığı gibi, uzun uzun anlatmaya başlamış. Köylerindeki dereden de, berrak akan cennet ırmaklarını, onun kıyısında sohbet eden peygamberleri, aralarında aynı birlikten arkadaşlarının bulunduğu şehit gazilerini anlatırken gözleri dolmuş.
Yanındaki askerde aynı duygusallıkla, arkadaşına iyice sokulmuş. Yapacağı teklifin sıkıntısıyla kıvranırken birden:
—Şu rüyanı bana satsana! Demiş. Ne istersen veririm.
—Rüyada satılır mı? Diye gülmüş diğeri. Beş huriyi duyunca aklın uçtu herhalde. Hani bana takılıyordun.
Arkadaşı, onu duymamış gibi yapmış:
—Rüyana karşılık postallarımı veririm. Demiş. Seninkilerin, ayağına biraz dar geldiğini söyleyip duruyordun.
Rüya ile birlikte, postalların sahibi de değişmiş.
Ve ertesi gün çatışmada, Erzurum’un ücra bir köyündeki ailesine, rüyayı satın alan askerin şehit olduğu haberi ulaşmış. Yanı başlarına düşen bir roket atar mermisi, iki arkadaştan birine hiç dokunmazken, ötekini hasret duyduğu bir diyara uçurmuş.
Bu olayı anlatanlar derler ki; “Şehidin sağ, avucu daha sonra açılıp parmaklarıyla –beş- işareti yapmış…”
Kimi ailelerin yürekleri, üzerinden yıllar geçse de hala daha kavruluyor. Kimisine ise kor ateş, her geçen gün habersizce gelip düşüyor. Kendi mutluluğumuzu, mutsuz bir ülkede yaşayamıyoruz. Son iki ayda 47 şehit verdik. Bu yazım yayınlandıktan sonra, sayı kim bilir kaça çıkacak?. Hakkâri’nin Şemdinli ilçesinde şehit olan 12 evladımızın, hayattan bekledikleri ne ümitleri vardı. . Şehit ailelerine, ne söyleyebilirim ki? Sabrın bitkisi acı olsa da, meyvesi tatlıdır. Bu söz onlara moral osun!!!