Anı Yaşayanın Anısı Olmaz
Her şeyi batırmakta marifetli olan batı, en çok ta insan ve insana ait ne varsa onu batırıp bitirmektedir!
Roma döneminde “carpe diem” ile başlayan ve İkinci dünya savaşı sonrasının buhranını atlatmak için kadim değerlere ve fıtri doğrulara yönelmek yerine bir kısım insanlarını uyutarak, uyuşturarak pasivize etmiş bunlara da “anı yaşa” adlı bir felsefe sunmuştur.
Zamanımızda stres denen illet ile baş etmek, NPL ve profesyonel yönetici danışmanlığı ile yeniden anlam bulan “anı yaşa” mottosu (slogan) ile ilk söylediğim arasında fark vardır!
Geçmiş için tasalanma, gelecek için kaygılanma, anı yaşa öğütleri ile hedonizme (zevk düşkünlüğü) hizmet eden anlayış ile anın farkında olmayı, zamanın ve vaktin kıymetini bilmeyi, günü yakalamayı tarif den “anı yaşamak” aynı şey değildir.
İtirazım batı kültürünün hedonizminden beslenen, tasasız ve kaygısız modern kölelerin sahte mutluluklarını kurtuluş sanıp bunu tüm insanlığa kurtuluş reçetesi olarak sunmalarıdır.
Avrupa da bohem ve bunların yeşil çocuklarından şu anda gettolarına taşınan bu anlayış sonucu nesiller harap olmuştur. Babası belli olmayan ve köpek beslerken çocuk doğurmayan sorumluluktan kaçan bu anlayış, batının hedonizme ve Pareto prensibinindi belirttiği gibi bir kısmı kurtardıktan sonra gerisini ıskartaya çıkartmakta bir beis görmemesinden kaynaklanmaktadır!
“Anı yaşa” ile birlikte sunulan “hızlı yaşa genç öl” mottosu tutarsa sıkıntı yok! Ama ömür uzar da eş dost akraba ararsan etrafında bir şey bulamazsın! Anı yaşayanların anısı olmadığı için sonları daha da bir buhran içinde geçmekte, hayat onlara daha zor gelmektedir. İnsan anıları ile yaşar ve rahat eder.
Müzik, moda ve reklam ile desteklenen bir nevi teselli arayışı olan “anı yaşamak”, bir teselli ver arabeskliğinde yavaş yavaş bizim toplumumuza da sirayet etmeye başlamış, varoş kültürü, popüler kültür gibi zıt argümanlar ile harman edilmiş topluma tam sirayet etmese de siyasetçiler de günü kurtarma veya dün dündür bugün bugündür olarak yansımıştır.
Toplumumuza tam sirayet etmese de girdiği ve hızlıca yayıldığı aşikârdır! Bunu anlamanın en iyi yolu alkol tüketimi, boşanma ve evlenme yaşının ilerlemesi, işsizlik oranında artış, kafa bulma ve psikolojik hapların kullanım sayılarından anlayabiliriz.
Ülkemizde ciddi boyutta kendini hissettirmemiş olmasına rağmen, özellikle siyasi ve ticari arenada “günü kurtarma” olarak iyice belirginleşmiş, hallederzicilik, hazırcılık, kalpazanlık, standartsızlık, gelişim olmadan sürekli değişim ve dönüşüm olarak kendini göstermektedir. Din, gelenek ve görenek şimdilik pek müsaade etmese de toplumsal yozlaşma ve batının hedonist yaklaşımı nefsin ve şeytanın hoşuna gitmektedir.
Bu yüzden köksüz politikalar, batıdan aşırma kanun ve yönetmelikler, hedefsiz nesiller, anısı ve mazisi olmayan, günü yaşayan ve lafla karın doyuran, kötü örneklerden kendine misal çıkartıp rahatlayan, gerçeklerden korkan ve gerçeklere kızan bir anlayış sirayet etmeye başlamıştır. Dünya hayatı oyun, dünya eğlence yeri sayılmaya başlanmıştır. “Biz gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları, oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.” DUHAN SURESİ 38. Ayet
İbnü’l vakit olanlar için her anın kıymeti vardır! ” Allah sizi çağıracağı gün, kendisine hamdederek çağrısına uyarsınız ve (dirilmeden önceki halinizde) çok az kaldığınızı sanırsınız.” İSRA SURESİ 52. Ayet