Telakki ve Terakki

Telakki; görüş, karşılamak, almak, kabul etmek manasına gelir. Terakki ise gelişme, ilerleme ve yükselme manasına gelir. Terakki için telakki önemlidir!

Telakki anlayışımızda sıkıntı olduğu için bir türlü terakki gösteremiyor, önümüze konulan her türlü yeniliğe güzel ve faydalı bir şeymiş gibi saldırıyor, taklitçilikten öteye geçemiyoruz.

Telakki, bizim kim ve ne olduğumuz ile ilgilidir! İnsanoğlu için yüzyıllar boyu telakki anlayışlarını bir şekilde hep din olgusu belirlemiştir! Yüzyıllar boyunca yüzlerce devlet, kavim, düşünce akımları, toplum ortadan kalkmış ama din olgusu hep var olmuştur!

Her şeyden önce din telakkimizde Müslümana yakışmayacak görüşler barındırıyor o yüzden hak batıl mücadelesini doğru anlamayarak batıl ve güç yanında yer alıp günü kurtarmayı ahireti kurtarmak zannediyoruz. Oysa bizim asıl terakkimiz Hakka kul olabilmek ve kulluğun gereğini yapmaktır.

Din telakkisindeki çarpıklık en başta, dinin geleneksel hale getirilmesinden, dinin asıl emirleri yerine tavsiyeleri ile nefisleri tatmin etmekten ve din adamı vasfının beşik uleması boyutuna inmesinden kaynaklanmaktadır.

Din telakkisi sağlam olmayınca medeniyet telakkisi de sağlam olmamakta, üretmeden tüketmek, teknoloji ihraç etmek, oyun ve oynaşta vakit geçirmek terakki sayılmaya başlamaktadır.

Din telakkisi sağlam olmayınca, karakter telakkisi de sağlam olmamakta bu nedenle örnek şahsiyet ve toplum hayatı oluşmamaktadır. Şahsiyetli olmayan toplumdan da terakki çıkmamaktadır. Terakki ile teknolojiyi de karıştırmamak gerekir!

Din telakkisi oturmayınca toplum kıyafet ile kifayet ölçer hale gelir, statüyü onur haline getirir, kula kulluk ile Allah’a kul olunacağını sanabilir.

“Kendisine ikram edildiğinde memnun olan, edilmediği zaman şikâyet eden; altının, gümüşün, kadifenin ve pahalı elbiselerin kölesi olan kimse helak olmuştur.” Hadis-i Şerif, Buhari, Rikak:10

Din telakkisi bozuk olunca, ineğe, puta, paraya, makama, mitlere, güce tapmak ve geçici bu dünya hayatını asıl amaç zannetmek ve terakkiyi(!) bu batıl amaç için kullanmak insanlara geçici bir heves ve mutluluk verebilir.

Yüksek yüksek binalar, kasalara yığılmış paralar, önünde eğilen ve yalayıp övgüler düzen milyonlar terakki değil belki de “belhum edal” oluşa doğru bir gidiştir. Mutlu ve putlu azınlığın seremonileri belki de yıkılışın haykırışlarıdır!

Din telakkisi sağlam olunca terakki kaçınılmaz olur. Bu öyle bir telakkidir ki kula kulluğu reddeder, kendini dünyanın hakimi değil dünyada yaratılan nimetlerin kullar arasında adil paylaşımına vesile ve görevli addeder, dünyayı emanetçi gözü ile görüp en ücra noktasındaki insanından başlamak üzere, buzullardaki ayıya, nesli tükenmekte olan kaplana, türü yok olmakta olan ota karşı bile sorumluluğu olduğunu bilir.

Adem olduğunu bilen için alem bilir ki terakki kaçınılmazdır!