ABD’nin algı makyajı

Algı operasyonu, yumuşak güç, beşinci kol faaliyeti, kamu diplomasisi gibi ifadeler kitleleri ikna etme ve belirli bir yöne sevk etme amacı taşır. Ve bu yöntem keşfedildiğinden beri silahtan daha tehlikeli bir araç olmuştur.

Algı operasyonları ile devletler, toplumlar iç karışıklıklara yol açacak toplumsal karılmalara çok rahat evrilmiş olmaktadır.

Her devlet kendi bünyesinde algı operasyonlarına başvurur ve kendi içinde vatandaşlarını birçok noktada ikna etmeye çalışır. Örneğin 2. Dünya savaşına girmek istemeyen Amerikalılar, Beyaz Saray talimatı Hollywood’a sipariş edilen filimler ile savaşa psikolojik olarak hazır hale getirilmişlerdir. Pearl Harbor saldırısı da artık savaşa girme sürecinin son adımıydı.

Bugün ülkemiz belki de tarihinin en kritik döneminden geçmektedir. Ve bütün çabalar algılarımızı alt üst etmek içindir. Düşman meydanlarda kazandığımızı kendi elimizle yok etmenin gayreti içindedir tıpkı geçmişte olduğu gibi.

Düşman tehlikeli ve büyüktür. Ancak yenilmeyecek kadar değil.

Dünyada hem katliamlar yapıp hem de medeniyet timsali olarak kendilerini pazarlayan ülkeler vardır. Ülkesinde ayağına taş değdiği için kıyamet koparan zavallılar vahşeti ve barbarlığı ile mülhem ülkelere koşa koşa gidip biat etmektedirler.

ABD…

ABD ülkesinde elli milyona yakın Kızılderili’yi katletmiş, bizler de bu katliamları yakışıklı kovboylar ve güzel partnerleri ile seyretmişiz. Amerikalıları masum, Kızılderilileri de vahşi olarak zihnimize kodlamışız.

Dünyada kısa zamanda milyonlarca cinayete imza atmış çok az devlet vardır. ABD bu tür cinayetlerin başını çekerken yürüttüğü beyin yıkama faaliyetleri ile neredeyse ak sütten çıkmış kaşık gibi kendini pazarlamaktadır.

ABD, 1898’de Meksika’yı işgal ederken aynı yıl Küba’ya da girdi ve hızlı bir şekilde vahşetlerini örterek devam etti.

Sonra…

1921 yılında Nikaragua’yı işgal etti ve 40 yıldan fazla sürecek katliamlara sebep oldu. 1945’te Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombası atarak 250 bin kişiyi vahşice öldürdü.

1950-53 yılları arasında yüzbinlerce Koreliyi ve 1954’te binlerce Guetamalalıyı öldürdü. 1956-59 yılları arasında Küba’da 60.000 kişiyi, Batista’nın birlikte yürüttüğü operasyonlarda katletti.

1965’te işbirlikçi Suharto, 1 milyon Endonezyalıyı katletti. Aynı yıl Dominik’e paraşütçüleri ile 10 bin Dominikliyi katletti.

1975’te Vietnam’da üç milyon ölü ve sakat bıraktı. 1970-75 yılları arasında Kamboçya ve Laos’ta 1 milyon insanı, 1973’te Şili’de CIA’nın düzenlediği darbe ile 30 bin kişi, Arjantin’de faşist generallerle yaptığı işbirliği sonucu 30 bin kişi katledildi.

1983’te Lübnan’a 14 bin Deniz Piyadesi ile müdahale edip binlerce Lübnanlıyı ve aynı yıl Grenada’yı işgal edip yüzlerce insanı katletti. 1989’da Panama’ya asker çıkarttı ve 5 bin Panamalıyı öldürdü.

Sonra Irak, Afganistan, Somali ve Suriye’de milyonlarca katliam, işkence ve tecavüzlere sebep olan ABD…

Sığır çobanları 1946-1975 yılları arasında amaçlarına ulaşmak için 215 kez askeri güce başvurmuştur.

Amerika bunca vahşetin, katliamın başrol oyuncusu olarak görev alıp da nasıl hala dünyaya insanlığın, özgürlüğün, demokrasinin en önemli şubesi olarak kendini satıyor?

Cevap algı operasyonları…

Algı yönetimi kavramını ortaya atan da ABD Savunma Bakanlığıdır. Haliyle tanımını da onlar yapmıştır. Algı yönetimi: “Kitlelerin duygu, düşünce, amaç, mantık, istihbarat sistemleri ve liderlerini etkileyerek seçili bilgilerin yayılması veya durdurulması; bunun sonucunda hedef davranış ve düşüncelerinin hedefleyenin istekleri doğrultusunda yönlendirilmesidir. Algı yönetimi gerçekler, yansıtma, yanıltma ve psikolojik operasyonların bir bütünüdür.”

Özellikle bugün 15 Temmuz alçak darbe girişimi öncesi ve sonrasında müthiş bir algı operasyonu yaşıyoruz. Yalan yanlış haberler, karalamalar, ihbarlar, itibar suikastları, bombalamalar, haberler, röportajlar ve daha sayamayacağımız birçok eylemle psikolojik süpürme ve yok etme çalışması içindir.

Hiç unutmamamız gereken prensip şudur: Savaşı kaybettiren merminin tükenmesi değil insanın psikolojik olarak tükenmesidir.

Onca vahşete rağmen ABD’nin hala utanmadan demokrasi dersi (!) verebilmesi algı gücünü çok iyi kullanmasından ileri gelmektedir.

Algılarımızla oynanmasına asla izin vermeyelim.