30 Ağustos kutlamalarına “kulak” bahanesi…
Ne yazık ki bu iktidar döneminde, Millî Bayramlarımız önemsizleştirildi, kutlamalar türlü bahanelerle ya ertelendi, ya da tamamen kaldırıldı.
Bu yıl da, Çankaya’da yapılacak olan, (önceleri Genel Kurmay, bu resepsiyonun ev sahipliğini yapıyordu) 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları çerçevesinde gerçekleştirilmesi planlanan resepsiyon, iktidarın Cumhurbaşkanı’nın, “kulağındaki bir rahatsızlık” nedeniyle iptal edildi.
Geçtiğimiz yıl da Van’daki deprem bahane edilmişti.
Bu iktidarın mensupları, başta Atatürk olmak üzere, Cumhuriyet ve devrimlerine karşı olduklarını her fırsatta dile getirdiler. Cumhuriyetin en büyük üç kazanımını yerle bir ettiler;
Cumhuriyet’in bizzat kendisi, Eğitim, Laiklik.
90 yıllık Cumhuriyet dönemini saymıyorlar. Osmanlı’dan sonra, 80 yılı, “karanlık bir dönem” olarak kabul ediyorlar ve sadece kendi 10 yıllık dönemlerini Osmanlı’nın devamı olarak görüyorlar. Kısaca bu iktidara göre; Mustafa Kemal Atatürk diye bir kişi yok! İstiklâl Savaşı gerçekleşmemiş, Cumhuriyet dönemi yok hükmünde. Esasında onlara göre bu ülkede Türkler’ de yaşamıyor. Türk kimliği, üst kimlik değil, azınlık!
“Ne Mutlu Türküm Diyene!” özdeyişi onları rahatsız ediyor. Çok rahat ortaya çıkıp, “Türküm” değil “Türkiyeliyim” denmesi gerektiğini savunabiliyorlar. Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Atatürk’ün kurduğu meclis çatısı altında görev yapan vekiller olarak! Yeni Anayasa’da Türklük kavramını kaldıracaklar… Birleştirici değil, ayrımcı politikaları sayesinde, belki de iki kimlikli, iki resmi dili olan, dine dayalı, hatta ve hatta başkenti de İstanbul olan yeni bir düzene doğru son sürat gidiyor gibiyiz…
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 90.yıl dönümünde;
Komşularımızla aramız bozuk, Suriye ile neredeyse savaşa girmek üzereyiz. Kasım ayını, ABD Başkanı Obama’nın seçim sonuçlarını bekliyoruz…
Yıllarca şanla şerefle dağ bayır demeden, teröre karşı görev yapmış, madalyalı askerlerimiz, Genel Kurmay Başkanımız, ulusalcı yazarlar, gazeteciler, bilim adamları, avukatlar, parasız eğitim isteyen öğrenciler içeride. Ülkeyi bölmeye çalışanlar Meclis çatısı altında. Devlet kademelerinde F tipi cemaat örgütlenmesi iyiden iyiye açığa çıkmış. Üç ya da dört gazete dışında Türk basınının neredeyse tamamı yandaşlaştırıldı. Hiç kimse konuşamıyor.
Adamın biri çıkıp; “ Üzerine bastığınız bu toprakların adı ‘Kürdistan’dır’ “diyor ve de bu söylemlerini yıllardır sürdürüyor. Yine Meclis çatısı altında görev yapan PKK’ nın siyasi uzantısı vekiller, teröristlerle hem de ülke topraklarında kucaklaşıyor; Adının başında “Cumhuriyet” olan savcılarımızdan “tık” yok! Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bölücü terör örgütü yol kesip, kimlik kontrolü yapıyor; iktidar mensupları halka masal anlatmakla meşgul. İşin en üzücü yanı ise, Türk Milleti’nin neredeyse 2/3’ si uyumakta.
Ortam o kadar müsait hale getirildi ki; Cumhuriyetin tüm kazanımları yok edilmek üzere… Millî değerler satıldı. “Dindar, kindar ve imam nesil” yetiştiriliyor… Cumhuriyet’in bir kuruluşu olan Diyanet bile yandaşlaştı. Diyanet Başkanı, süslü kaftanı ve sarığı ile her gün basına siyasi mesajlar vermekle meşgul. Muhalefet partilerine gelince;
Atatürk’ün kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi gömlek değiştirdi. Eski gömleğini çıkardı, yeni bir gömlek giydi. Adını da Yeni CEHEPE koydu! Kürtçü vekilleri ile yenilik peşinde! Genel Başkanı ise, başbakana mektup yazmakla meşgul! Cevaben bir Name-i Hümayun gelir mi, göreceğiz..
Milliyetçi- Muhafazakâr MEHEPE ise yağmasa da gürlüyor. AKEPE’ nin başının sıkıştığı
durumlarda gürlemeyi bırakıp sayıyı tamamlıyor…
Ortam bu kadar müsait olunca da, 30 Ağustos Zafer Bayramı ha kutlanmış, ha kutlanmamış; kimin umurunda?! Bugün kulağı ağrıyanın yarın neresi ağrır bilemeyiz?!
Gündüzleri iş ararız, ya da vekillere davul zurna eşliğinde göbek atarız, geceleri de devlet ekranlarında sayıları onları bulan Osmanlı dizilerini izleriz. Bizim rahatımız yerinde olduktan sonra, her gün 3-5 Memed şehit olmuş ne gam! Bir yaşında, patlamada öldürülen, Almina Melisa bebeğin, “ benim suçum neydi?” dercesine bakan o iri masum gözlerini düşünmemeye çalışırız.
“Kelle” leri her gün toprağa gömer, yolumuza devam ederiz…
Taa ki Yunan Anadolu’yu işgal edene kadar!
Yunan’da Anadolu’yu işgal edemeyeceğine göre, bizi neyin uyandırması gerek?
30 Ağustos Zafer Bayramımızın 90. Yılı kutlu olsun!
Ne Mutlu Türküm Diyene!