Hadi haddimizi bilelim
İçinde bulunduğumuz zaman itibari ile ekmek ve suyun haricinde insana en gerekli olan tutum kanımca “haddini bilmek”tir. Haddini bilmek birçok sorunun anahtarıdır.
Bugün toplumun hangi düzeyi ile karşı karşıya gelirseniz gelin bireylerde inanılmaz bir bilmişlik, aşırı bir güven, atarlı bir tutumla karşı karşıya kalırsınız.
Ve artık kimse haddini bilmiyor.
Yarın bugünün tarihi yazılırken haddini bilmeyen insanların tarihini yazılacaktır. Üretmeden tüketmek isteyen, öğrenmeden ve bilmeden durmaksızın ve sürekli fikir beyan etmek isteyen, beceri ve liyakat durumuna bakmadan en ücra! makam ve mevkilere göz diken inanılmaz bir çoğunluk var.
Artık 160 karakterlik bilgi kırıntısına ulaşan insanlar düzenli okuma yapanlardan çok daha fazla. Ve bu durum bir şey bildiğini sanan insanların sel gibi akmasına neden olmaktadır.
Öyle bakmayın siz kitap fuarlarının dolup taştığına. Bir ülkede kitap satışı bir ölçüttür, kitap fuarlarının dolup taşması bir değerdir ama ne kadar neyi ifade eder bilinmez.
Zira okumanın “ne”yi ve “niteliği çok önemlidir. Ayrıca okunan bir kitabın okuyucusuna ne derece nüfuz ettiği teori-eylem-davranış bağlamında daha önemlidir. Kanımca bir ülkede gerçekten kitap okunduğunu anlamanın tek ve geçerli bir yolu varsa o da sokaklarıdır derim.
Sokaklar bir ülkenin aynasıdır. Caddeler bir ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel seviyesinin en önemli göstergesidir.
Mahalle bazında açılan kitap fuarlarının ne önemi var sokaklar pislikten geçilemedikten sonra. Otobüslerle tıklım tıklım fuarlara insan taşımanın ne değeri var en basit bir sıra olma kültüründen yoksunsak.
Kaldırımlarımız çöplerden geçilmiyorsa, tüküren insanlar tükürmeyenlerden fazla ise ne anladık kitaplardan.
İnsanın haddini bilmesi bir kültür göstergesidir. Okumayla da doğrudan bağlantılıdır. Peki ya okuyup da haddini bilmeyenlere ne demeli?
Mevlana Hazretlerine sormuşlar; “O kadar okursun, o kadar yazarsın, ne bilirsin?” Mevlana şu cevabı vermiş; “Haddimi bilirim.”
Okumak öncelikle insana haddinin sınırlarını kazandırmalıdır. Düzenli bir okuma yapmayıp dört bir yandan sağnak halinde gelen 160 karakterlik tartışmalı bilgi kırıntıları ile iktifa edersek anlamsız bir ego yumağı haline geliriz ve bu yumak duracağı yeri bilmeyen bir yuvarlanışla haddi zorlar.
Bugün tatminsiz, mutsuz, sürekli itiraz halinde olan, saatlerce konuşup anlamlı bir tek cümle sarf etmeyen çoğunluğun en büyük sorunu haddini bilememesidir.
Eğer bir kampanya başlatılacaksa bence hep birlikte “haddimizi bilelim” kampanyası başlatılmalıdır. Haddini bilen bir toplumda kesinlikle kaos yaşanmaz, bilgi kirliliği olmaz, işler oldukça rayında yürür.
O zaman önce haddimizi bilelim. Sonrası kolay…