Sosyal Yapımızın Durumu
Hastalıktır gelir geçer, Allah karaktere zeval vermesin diye bir söz vardır. Seçimlerde gelir geçer, Allah millete zeval vermesin.
Seçimler maalesef, kötüye gidişleri, kötüye yönelişleri pek düzeltmiyor! Seçimler geçti hala kimse tam manası ile ders çıkartmamış durumda. Asıl meseleler değil suni gündemler konuşuluyor, teknik argümanlar değişmez karine gibi sunuluyor. İktidar kanadı hala suçu kendinden çok vatandaşta aramakta, muhalefet partileri muhalefet olmayı kanıksamış iktidar olmamak için gayret sarf eder durumda.
Politikacıların ekonomiye, dış siyasete, iç siyasete dair yalan yanlış binlerce çözümleri var. Lakin toplumdaki kopukluğa ve yozlaşmaya çözümleri olmadığı gibi her biri yaşantıları ve tavırları ile bu bozulmaya öncülük ediyor! Siyasilerin kahir ekseriyetinin mal varlığı, adam kayırmacılığı dudak uçuklatmaya devam ediyor!
Medya takip merkezi Interpress’in ‘asayiş raporu’ araştırmasına göre 2015’in ilk 6 ayında yolsuzluk, hırsızlık ve uyuşturucu haberleri tavan yaptı. Gazetelerde 19 bin 857 adedi yolsuzluk ve 7 bin 614 adedi rüşvet haberleri olmak üzere toplam 27 bin 471 (günde ortalama 153) kanunsuz vaka hakkında haber yer aldı.
Araştırmaya göre; yazılı basında yayınlanan asayiş haberlerinde bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 15’lik bir artış olduğu belirlenirken, uyuşturucu ve yolsuzluk konularının ilk iki sırayı aldığı ortaya çıktı.
Bu konuda iktidar partisi sorumsuz değildir ama bu sonuç sadece onun buralara getirdiği bir sonuç değildir. Tüm siyasi ve sosyal yapıların bu olayda sorumluluğu vardır. Erbakan Hocamız “ Önce ahlak ve maneviyat” diyeli yaklaşık kırk beş sene oldu ve bu söz hala önceliğini ve güncelliğini koruyorsa daha çok işimiz var demektir. Bina yaparak yada sayılarla övünerek hastalıklar önlenemiyor.
Bu konuda çözüm ve düzeltme yapabilecek yapılar olmasına rağmen halkın teveccühünü çekememektedir çünkü Ebu Cehil kıtalar dolaşmaktadır, ağacı kesen baltanın sapı ağaçtandır! Bu kadar kötülük, nasıl iseniz öyle idare olunursunuz mu yoksa toplumlar yöneticilerinin dini üzerinedir mi sorularının sorulması gerektiren bir durumdur!
Bu konu ile ilgili yüzlerce şey söylenebilir. Benim açımdan üç önemli sebep vardır, sebepler şunlardır:
Birinci sebep; eğitim ve maarif sisteminin bozukluğudur! Eğitim sistemi, sürekli dış güçlerin etkisi ve dışarıya gidip gelen Jontürk kafasındaki kompleksli adamların elinde, mütemadiyen bozulmuş, bir türlü istenen netice alınamamıştır. Eğitim olmadığı gibi öğretim bile verilememiştir.
Eğitim ezberci ve hazırcı bir yapıya bürünmüş, hazırcılığa alışan nesiller üretmekten uzaklaşmış ve kıymet bilmez hale gelmişlerdir. Bu kıymet bilmeme öğretmenin bile kıymetinin bilinmemesi noktasına kadar gelmiştir.
Eğitimde hak ve hukuk gibi, din ve vatan sevgisi gibi konularda hazırcılığa feda edilmiştir. Bence, televizyonun zararları ve sanal dünyanın yalanları konusunda acilen bir ders konulmalıdır. İyiliklerin anlatılması kadar kötülükler ve onlardan uzaklaşma yolları da anlatılmalıdır.
İkinci sebep; İbn Haldun yüzyıllar öncesinden bu işin tespitini yapmış! “Zengin olmak veya servetini korumak için devlete yaltaklanmayanlar (yanaşmayanlar) servet sahibi olamazlar.” demiştir! Bence de sosyal yapıyı bitiren, milleti bu hale getiren önemli etken hala zenginleşenlerin devlet eli ile zenginleşmesidir.
Bu zenginleşme sürecinde üretmekten çok, devlet kaynaklarının sömürülmesi ve iktidarların kendilerine bağlı sermaye oluşturma adına sömürülmeye ses çıkartmaması sonucu gelir dağılımındaki adaletsizlik artmakta, ülkenin çoğunluğu açlık ve yokluk sınırında yaşarken, birileri sömürü ile elde ettikleri kazançlarına kazanç katmaktadır.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik milleti ilk önce karamsarlığa daha sonra eğitim ve ahlak seviyesine göre değişik çıkar yollar aramaya sevk etmektedir!
Üçüncü sebep. Adalet mekanizmasının kişilerin insafına bırakılmış olmasıdır! Her gelen iktidar hukuku değişmez norm ve karine görmek yerine bir kerecik oynamakla bir şey olmaz mantığı ile eleğe çevirmiş, kendi adamımı yerleştirmeyeceğimde başkasını mı yerleştireceğim terbiyesizliği de eklenince hukuk guguk haline gelmiştir.
Adaletin hakkaniyeti savunması kadar zamanında verilmesi de önemli iken en basit dosyalar bile aylarca sonuçlandırılamamaktadır.
Unutmayalım sosyal yapının bozulmasının sebebi insanlardır, devlet kimseyi bozamaz! Bizdeki hastalıklar devlette görülmeye başlar ya da devleti yönetenlerin hastalıkları topluma sirayet eder!