Silahın Şakası Darbenin Tiyatrosu Olmaz
Güzel ülkem çok büyük bir kırılmanın eşiğinden geçti. Bir takım had bilmezler, insafsızlar darbe girişiminde bulunmaya çalıştı. Gerek emir komuta kademesindeki zincirin kopması, gerek halkın geleceğine sahip çıkma arzusu ve darbelerin bu ülkeye bir şey kazandırmayıp kaybettirdiği hususundaki bilinci ile daha ilk dakikalardan itibaren darbeye dik durması ve de her şeyden önemlisi Rabbimizin yardımı ile bu kırılma fazla zayiat verilmeden atlatıldı!
Darbe olmaya başladığı ilk andan itibaren saçmalıkları ve tezatları içinde barındırdığı(darbenin yapılacağı duyulmasına rağmen, emir komuta desteği alınmadan yapılması saçmalık, birbiri ile aynı düşünmeyen gruplarca yapılmış olması ise tezattır) için jakoben ve halktan kopuk bir kısım tarafından tiyatro denilerek küçümsenmiştir.
Bizim tarafımızdan olayın oluş ve sonuç şekli “Şüphesiz münafıklar Allah’a oyun etmeye kalkışıyorlar; hâlbuki Allah onların oyunlarını başlarına çevirmektedir. Onlar namaza kalktıkları zaman üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allah’ı da pek az hatıra getirirler.” NİSA S.142. Ayetin anlattığı gibidir!
Darbe ve terör kardeştir. Terör ve darbeden beslenen kim varsa haindir. Menfaat vermediği, yarar sağlamadığı ülkeleri geriye götürdüğü her vicdanlı aklın kabul ettiği bir şeydir. Terör ve darbe dış destek olmadan başarılı olmaz! Dış destekler ile gereğinden fazla irtibat içinde olarak terör ve darbe engellenemez!
Ben yazıyı yazdığım gün itibari ile bilgi açısından hala karanlık, bilgi kirliliği içinde ve çok bulanık bilgiler eşliğinde kanaatimce darbe yapmaya kalkanlar halkın darbesinden önce kendi içlerinde kumpasa ve darbeye uğramışlar!
O yüzden darbenin bir numarası belli olmuyor, o yüzden darbe yapılacağı bilindiği halde bastırılacağı zannı ile gerekli müdahale yapılmamış gözüküyor! Olay günü saat dörtte MİT Genelkurmaya bilgi veriyor, altıda bu hususta toplantı yapıldığı söyleniyor hatta 14 Temmuz itibari ile Rusya ve İsrail’den hareketlilik konusunda uyarı geldiği açıklanıyor!
Birileri kendince sızmayı zaten deşifre etmiş yargılama hazırlıklarına girmişti. Onları kışkırtarak ve köşeye sıkıştırarak onların yanında özellikle Suriye’ye girilmesi hususunda ayak diretenleri ve de diğer muhalifleri harcayacak darbeyi planlayıp saftiriklerin kucağında bırakmış gözüküyor! Oyunda piyon harcamak oyunun kuralıdır.
Türkiye’de bu kadar sıcak ve yabancı para varken para babaları bu işi riske atar mı hiç düşünememiş garipler. Oyuna gelip kandırılanlar işi tiyatro zannediyor!
“Akıl bir şeyin sonunu görebilmektir.” derdi muhterem Necmeddin Erbakan.
Menderes-Özal-Erdoğan üçlemesine Erbakan Hocayı eklemeye çalışanlara itiraz etmiştik.
Bu çizgi ılımlı İslam anlayışının ilk adımı olan globalleşme denen şebekeye toplumu adapte eden muhafazakar demokrat çizgiyi temsil etmekte idi. Cumhurbaşkanı bu çizgiye ekleyenler iyi araştırılmalıdır!!!
Muhafazakar demokrasi anlayışı FG yapılanmasının nevşü nema bulduğu yapıdır.
Menderes zamanında tohumu atılan, Özal döneminde gübrelenip herekleri çakılan ve 28 şubat darbesi esnasında ve sonrasında genleri ile oynanıp Erdoğan döneminde meyve vermeye başlayan yapı muhafazakar demokrasinin ürünüdür. Hak batıl ayırımı yapılmadan, bir elde kadeh bir elde kuran anlayışı bu yapıyı ve benzerlerini büyütmüştür.
Rabbim daha büyük fitne ve belalardan korusun. Olandan ibret almayı ders çıkarmayı nasip etsin. Bu kapsamda dikkat edilmesi gereken şeyler kanaatimce şunlardır.
Zor zamanlardan geçiyoruz, zor kararlar almak ve zoru başarmak ile günü kurtarmak ve acele kararlar almak farklı şeylerdir. Zorunluluklar birçok şeyi mubah kılar! Meşruiyet sınırları aşılmamalı ezbercilik ve aceleciliğe oldubittiye getirilmemeli. Yanlış kararların faturası bu millete ödetilmemeli. 2-3 yıl sonra tazminat verilecek kararlar alınmamalıdır!
Ehliyet ve liyakat olmadan sadece şakşakçılık ve kuru tarafgirlik ile işlerin özellikle de istihbarat ve bu bağlamda devlet işlerinin yürümediği görülmelidir.
Toptancı, kolaycı ve dar kadro kararlar bu zamanın kararları olmamalıdır. Devlet gücüne ve her türlü bilgiye rağmen kandırılanların olduğu bir toplumda başkalarının da kandırılmış olduğu görülmeli hukuki suça katılımı oranında cezalandırılmalıdır!
Napolyon” Bir tek düşmanla sık sık dövüş memelisin yoksa ona bütün savaş sanatını öğretirsin” diyor. Düşmanını dost edinenin bilinmeyen neyi kalmıştır ki! Sırları ortaya çıkan ve başkalarından medet umarak, başkalarının önüne koyduğu yol haritası ile hareket ederek kim hedefe ulaşabilir ki. O yüzden yol haritası, paradigma, söylem ve eylemler yenilenmeli, prosedür ve prosesler oluşturulmalı, adama göre doğrular değişmemelidir. Yoksa sıkıntılar bitmiyor, bitmez!
Provokasyona ve düşmanları çoğaltacak beyanlara gerek yok. BOP sürecinin model ülkesi olarak kaldığımız sürece daha çok paralel yapıların çıkacağı ortadadır. Sistematik kuşatma; sistemli çalışılarak, adam yetiştirerek aşılır. Eğri cetvelden doğru çıkmaz, haram ile doğru adam yetişmez. Hamaset bir yere kadar götürür. Dost dost diye nicesine sarılmanın anlamı yok!
SSCB halkın tankın üzerine çıkmasından sonra Rusya olmuştur! Mısırda darbe bastırıldı zannedildikten sonra asıl darbe olmuştur. Korkuya ve ümitsizliğe kapılmadığımız gibi gereksiz böbürlenmeye ve düşmanı küçük görme lüksüne de sahip değiliz. Dikkatli ve rikkatli olmak zorundayız.
En kötü seçilmiş iktidar, en iyi darbeden iyidir! En kötü darbe, en iyi savaştan iyidir! En kötü savaş en iyi iç savaştan iyidir!